Yeni çıkan kitaplar – Kasım 2015
Yeni çıkan kitaplar Kasım 2015
[row] [span3]
“O” Gün / Can Dündar
[/span3]
[span9]
Türkiye’nin tarihinde öyle kritik günler, öyle dönüm noktaları vardır ki, o günler başka türlü yaşansa biz farklı bir ülkede yaşıyor olurduk.
Bazen bir seçim, bir suikast, bir kaza ya da felaket hepimizin hafızasına kazınmış, kimi zaman şans, bazen dirayet, çoğu zaman cesaretle aşılmıştır.
“O” Gün belgeseli, tarihimizdeki on unutulmaz günün 24 saatlik öykülerini anlatıyor. Sadece ülkenin gidişatını değil, tarihin akışını ve bizim kaderimizi de değiştiren “on gün”ün:
TAN BASKINI / 4 Aralık 1945 Salı
BEYAZ İHTİLAL / 14 Mayıs 1950 Pazar
UTANÇ GECESİ / 6 Eylül 1955 Salı
MENDERES’İN UÇAK KAZASI / 17 Şubat 1959 Salı
JOHNSON MEKTUBU / 5 Haziran 1964 Cuma
KATLİAM / 16 Mart 1978 Perşembe
TARİHÎ ÖPÜŞME / 6 Kasım 1983 Pazar
KÖRFEZ’DE SAVAŞ / 17 Ocak 1991 Perşembe
SİVAS CEHENNEMİ / 2 Temmuz 1993 Cuma
DEPREM GECESİ / 17 Ağustos 1999 Salı
[/span9] [/row]
[row] [span3]
M Treni / Patti Smith
[/span3]
[span9]
“Oğlan büyüdü, baba öldü, kız benden uzun, kötü bir rüyadan dolayı ağlıyor. Lütfen sonsuza dek kalın, diyorum tanıdığım şeylere. Gitmeyin. Büyümeyin.”
Çoluk Çocuk ile bizi fena halde hazırlıksız yakalayan Patti Smith, “hayatımın yol haritası” olarak tanımladığı M Treni’nde zihninin derinliklerine doğru bir tren yolculuğuna çıkıyor.
Patti Smith anılarını, hayal dünyasını, bir bardak koyu kahveden ya da bir Murakami satırından aldığı hazzı bir araya toplayıp kelimelerle tutturuyor. “Kaybedip bir daha bulamadıkları”nın yerini yine kelimelerle dolduruyor. “O gamsız balona, dünyaya inanıyorum” diyen koca ruhlu bir sanatçının hayata yazdığı bir aşk notu M Treni.
Harika şarkı sözleri yazmak bir şey, M Treni gibi bir kitap yazmak ise bam-başka bir şey. Bundan sonra yapacaklarını saymazsak M Treni, Patti Smith’in yarattığı en iyi şey.
-The Nation-
Patti Smith bizim için yaşıyor, yazıyor ve söylüyor.
-Washington Post-
Okuduğum en sıra dışı, en nefes kesici kitap.
-Maria Popova, Brain Pickings-
[/span9] [/row]
[row] [span3]
Tespih Ağacının Gölgesinde / Harper Lee
[/span3]
[span9]
Harper Lee ‘den 55 yıl sonra unutulmaz bir roman daha…
Amerikan edebiyatının başyapıtlarından biri olan, Pulitzer ödüllü Bülbülü Öldürmek’in unutulmaz karakteri Jean-Louise “Scout” Finch, 20 yıl sonra New York’tan çocukluğunun geçtiği kasabaya, babası Atticus Finch’in yanına, eve dönüyor. Çocukluğunda eşitlik, doğruluk ve adalet kavramlarıyla kişiliğinin yapı taşlarını oluşturan babası Atticus’un hayal kırıklığı yaratan değişimi, artık 26 yaşında genç bir kadın olan Scout’u derinden etkiliyor.
Harper Lee’nin bilge kaleminden çıkan ve daha yayınlanmadan son yılların en büyük edebiyat olayı haline gelen Tespih Ağacının Gölgesinde, bir tarihsel dönemi güçlü ve gerçekçi çağrışımlarla aktarmakla birlikte, güncelliğiyle de bir eserin kendi devrini aşabileceğinin en nadide kanıtlarından biri…
[/span9] [/row]
[row] [span3]
Kehribar Zamanında Aşk / Bige Güven Kızılay
[/span3]
[span9]
“Münevver titreyen elini yavaşça o’nun eline bırakıverdi. Elini sımsıkı kavradı eli. Sıkı ama nazikçe… Öyle nazik bir tutuş ki, sanki yavru bir kuşu avucuna alırcasına… İncitmemeye özen gösterir gibi… Üstelik bu ayaz kış gününde, nasıl olabiliyorsa sıcacıktı elleri. Yumuşak, güven verici… Başını kaldırdı, baktı Münevver. Gözgöze geldiler. Kehribar rengi gözleri vardı!..”
Aşk biraz kehribara benzer aslında… Bir ağacın özsuyu gibi insanın doğasında vardır… Reçine diye yüzüne bakmadığımız o şey, yıllar boyunca binbir mevsimi yaşar, en sert rüzgârlarda savrulur, en vahşi yağmur taneleriyle dövülür, en sıcak güneşle ısınır, en soğuk karla kaplanır… Sonunda ise şahane bir renkte çok değerli bir taşa dönüşür. Adına o zaman kehribar derler… Aşkın kehribar hali herkese nasip olmaz. Çünkü sabır gerektirir. Emek gerektirir. Hoşgörü gerektirir. Vefa gerektirir. Reçineyi mücevher yapan zorlu süreçte ellerinizi sımsıkı kenetleyip durabiliyorsanız eğer, boynunuza kehribardan kolyenizi ışık ışık bir nişan gibi takarsınız. Kehribar aşkın ta kendisidir..
[/span9] [/row]
[row] [span3]
Kedilerin, Martıların ve Delilerin Zamanı / Işıl Özgentürk
[/span3]
[span9]
“Moskova’yı, Leningrad’ı, Kırgızistan’ın başkenti Alma Ata’yı, hep o aşkla birlikte dolaştım, karşı koymaktan vazgeçtim, benimle birlikte otel odalarına, dağ başlarına, Sovyet kooperatiflerinin mükellef sofralarına, Nazım Hikmet’in cenazesini kaldırdıkları geniş avluya, Moskova’nın Arbat Sokağı’ndaki sanatçıların tuvallerine girmesine izin verdim. O uzun yolculuktan döndüğümde, ‘Hadi bana anlat,’ dedi. ‘Neler yaşadın?’ Galiba bu aşkın bu kadar uzun sürmesinin sırrı buydu, benim hiç durmadan hikâyeler anlatmam. Şimdi onu hep bir sevişme sonrası dinginliğinde, benim hikâyelerimi dinlerken anımsadığıma göre, öyle olmalı.”
Işıl Özgentürk çok yönlü bir yazar. Film senaryoları, çocuk kitapları, oyunları, öykü ve anı kitapları, köşeyazıları ve gazeteciliği ile adını geniş kitlelere duyurdu. Bu kitaptaki öyküler son çalışmaları. İçtenlikli ve etkileyici diliyle, hayatın içinden alınma konularıyla, acıtan gerçekçiliğiyle, kâh şiirsel kâh masalsı anlatımıyla belleklerde iz bırakacak bu öyküler Işıl Özgentürk’ün açtığı farklı dünyaları tanımak isteyenler için.
[/span9] [/row]
[row] [span3]
Normal Olmak Varken Neden Mutlu Olasın / Jeanette Winterson
[/span3]
[span9]
Jeanette Winterson’ın gücünü samimiyetten ve dürüstlükten alan otobiyografik eserlerinden bir yenisi daha Türkçede.
Doğar doğmaz evlatlık verildiği aşırı muhafazakar ailede, onda derin yaralar bırakmış sevgisiz bir annenin gölgesinde geçen çetin çocukluğundan bugüne uzanan, kendini yaratma hikâyesini anlatıyor Winterson. Deliliğin sınırlarında gezen, genç yaşta gizli gizli okuduğu kitaplardan kurduğu köprülerle dışarıdaki dünyayı keşfeden ve özgürleşen bir kadının itiraflarla dolu, cesur, bir o kadar da şiirsel bir iyileşme hikâyesi bu. Tek amacı sevgi ve mutluluğu keşfetmek olan bir hayatın sansürsüz bir biçimde anlatıldığı, mahrem öğelerle bezeli bu eserde Winterson, bir yandan büyümenin sancılarıyla mücadele ederken, diğer yandan kökleriyle hesaplaşıyor. Can yakıcı hayat hikâyesini, içinden taşan duyguların tüm çıplaklığıyla aktarırken mizahı elden bırakmayarak; gerektiğinde hayatın hainliklerine “nanik” yapmayı da ihmal etmiyor.
[/span9] [/row]
[row] [span3]
Tılsım / Sir Walter Scott
[/span3]
[span9]
Tılsım Aslan Yürekli Richard ve Sultan Selahaddin” Türkçede
Sir Walter Scott’un kaleme aldığı “Tılsım, Aslan Yürekli Richard ve Sultan Selahaddin, Haçlı Hikayeleri” adlı kitap Burcu Yalçınkaya’nın çevirisikle Avesta Yayınları arasında çıktı.
Sir Walter Scott’un Haçlı hikayelerinin ikinci kitabı olarak 1825 tarihinde kaleme aldığı “Tılsım”, Batı kültüründeki en popüler Doğulu Müslüman figür olan onikinci yüzyıl İslam orduları komutanı Sultan Selahaddin-i Eyyûbî ve ve Haçlı orduları komutanı İngiliz Kralı Aslan Yürekli Richard’ı konu ediniyor. Kral Richard ölümcül ve tedavisi zor bir hastalığa yakalanır. Selahaddin doktor kılığında sarayına gider, onu iyileştirir, böylece aralarındaki anlaşmazlığı “ya saygıdeğer bir anlaşmayla ya da silahlarımızla açık bir savaşla sonlandıracağız. Efendisi tarafından perişan edilmiş bir kölenin ölümünü yaşamanız ne mevkiinize ne de cesaretinize yakışır ne de cesur bir düşmanın böyle bir hastalık nedeniyle silahımızdan kaçması bizim şanımıza uygundur.”
“Üzüntü, yağmurdan önceki ve sonraki zamana benzer. Yağmurdan sonra çiçekler ve meyveler, hurmalar, güller ve narlar açar.”
[/span9] [/row]
[row] [span3]
Düşlerimin Prensi / Buse Gümüş
[/span3]
[span9]
“Gerçekleşmeyeceğini bile bile kurulan düşler, insanın canını acıtmaktan başka bir işe yaramıyor.” Aşkın hiç uğramadığına ve uğramayacağına emin olduğum bir durakta beklerken, hiç ummadığım bir anda düştüm aşkın içine. Hem de hiç olmayacak bir insanla; Mert Demiroğlu’yla… Üstelik bu öyle bir düşüştü ki, sadece üç saniye sürmüştü; ne olduğunu bile anlayamamıştım. Aşkın zor olduğunu biliyordum ama söz konusu Mert ise sadece zor değil, imkânsızdı benim için aşk. O, insanların düşündüğünden daha fazlasıydı. Düşünceli, nazik ve sevecendi. Onun masmavi gözlerinin derinliklerine düştüğümde, tutunduğum yine oydu. Yine de imkânsızdı işte. Mert ve ben sadece arkadaş olabilirdik, benim kalbim her ne kadar daha fazlasını istese de… Ancak hayatın benim için daha farklı planları olduğunu bilmiyordum; benim masalım henüz yazılmamıştı. Hepsinde olduğu gibi bu masalın da bir prensese ve bir prense ihtiyacı vardı. Benim masalım da Düşlerimin Prensi’ni bulduğumda başlayacaktı.
[/span9] [/row]
[row] [span3]
Memleketi Ben Kurtaracağım! / Gülse Birsel
[/span3]
[span9]
… Ülkenin hali yüzünden kaybettiğiniz kahkahanızı geri verebilirim belki. Ümidim o. Bu kitapta, hem ülkeyi yönetmeye talip olduğum bazı siyasi yazılar, hem de politikayla hiiiç ilgisi olmayan makaleler bulacaksınız.
Misal ilk bölümde otobiyografimi kaleme aldım. Henüz genç bir kız olduğum için 7 yazıda bitti. Gülecek bir şey yok, daha bir espri yapmadım!
Kitapta ayrıca, diyetten antidepresanlara, astrolojiden sosyal medyayı nasıl kullanmanız gerektiğine, pek çok anekdot ve tavsiyem var. O bölüme bir kişisel gelişim kitabı muamelesi yapabilirsiniz. Yazıları dikkatle okuyup, benim yaptıklarımı asla yapmazsanız, kişisel olarak gelişeceğinize inanıyorum. Ama çok da fazla gelişmeyin. Madonna vücut geliştireyim dedi, kolları ne oldu gördünüz…
Yani ismine aldanıp sadece siyaset okumak için kitabı alan ve şu an iade etmeye karar verenler, paranızı geri vermeyeceğiz! Yedim bile ben o parayı! Simitle üçgen peynir aldım, yedim. Paranızı değil, ama ülkenin hali yüzünden kaybettiğiniz kahkahanızı geri verebilirim belki. Ümidim o.
Milletçe ortak üst kimliğimizin bir huni olabileceği, kafayı sıyırdığımız şu dönemde, bir iddiam var: Kapaktaki cankurtaran üniformalı temsili fotoğrafımın da anlattığı gibi, memleketi ben kurtarabilirim! En azından denerim. Durumumuz daha iyi olur mu, bilmiyorum. Ama daha kötü olamaz diye düşünüyorum! En azından acık güleriz be? Ha?
[/span9] [/row]
[row] [span3]
Aşk Döngüleri / Linda Carroll
[/span3]
[span9]
Kalıcı Aşkın Beş Temel Evresi Çiftler terapisi alanında otuz yıllık bir deneyimi olan Linda Carroll, Aşk Döngüleri adlı bu yapıtında aşk ilişkilerini beş ayrı evreye ayırıyor: Kaynaşma; Kuşku ve Yadsıma; Düş Kırıklığı; Karar; Tüm Kalple Sevme. Carroll bu evreler arasında güvenle yol alarak kalıcı sevgiye ulaşma konusunda bize rehberlik ediyor. Bu kitap aynı zamanda okurlarına, kendi ilişkilerinde hangi aşamada olduklarını anlamalarına yardımcı olacak ve ilişkilerinin en zor zamanlarında bile mutluluklarını ve bağlılıklarını sürdürebilmesi için nasıl bir yol izlemeleri gerektiğini gösterecektir. “Mükemmel bir kitap… Âşık olmayı ve âşık kalmayı isteyen herkesin bu kitabı okuması zorunlu tutulmalı.”
-Arielle Ford, Aşkın Çekim Kanunu kitabının yazarı-
[/span9] [/row]
[row] [span3]
Ruh Cambazı / İnge Löhnig
[/span3]
[span9]
Her saniyesi yıllarca sürmüş gibi gelecek. Çaresizlik içinde haykırıp çırpınırken… Kendi ruhunun zincirleriyle öleceksin!
Saygın bir aileye mensup emekli bir doktor, beklenmedik bir şekilde şehir dışındaki evinde ölü bulunur. Sıcak, susuzluk ve açlık sonucunda korkunç bir şekilde can veren doktorun canına kast edebilecek düşmanların sayısı da azımsanmayacak kadar fazladır. Diğer yandan, doktorun ölümünü büyük bir skandala sebebiyet verecek akıl almaz olaylar izler. Tek bir ölüm, saklı kalmış ürkütücü sırları ortaya çıkarırken Komiser Dühnfort da tanıklık ettiği gerçekler karşısında büyük bir sınav verecektir…
“Usta elinden çıkmış bu akıl almaz hikâye, çelik gibi sinirlere sahip olanların bile dişlerini sıkacağı bir gerilimle buluşuyor…”
-Süddeutsche Zeitung-
“Ruh Cambazı’nı okurken, sayfalar ilerledikçe sıradan bir romanla karşı karşıya olmadığınızı anlıyorsunuz. Tarifsiz bir deneyim!”
-Nele Neuhaus-
“Bazen yaşananları unutmak asla mümkün olmaz! Inge Löhnig derin düşüncelere kapılacağınız, ikilemlerle dolu bir esere imza atmış. Yeni maceralarını sabırsızlıkla bekliyorum.”
-Carola Nümann-
[/span9] [/row]