Yeni çıkan kitaplar – Eylül 2014
Eylül ayında kitapçı raflarında yerini alan yeni kitaplardan derlediklerimiz.
100 Meşhur Aşk
Adem Suad
Tutku Yayınevi
336 sayfa
Konusu: “Kim başkasını severse kendisi de sevilecektir. Başkalarını kazandırmış olan kendisi de kazanmış olacaktır. Tüm insanlar kendileri arasında karşılıklı bir sevgi hissederlerse, güçlüler zayıfları avlayamazlar, sayıları çok olanlar daha az sayıdakileri, baskıları altına alamazlar. Zenginler yoksulları asla baskıları altına alamazlar, usta olanlar da beceriksizlerle alay edemezler. Sevgide tarafsızlık, kişisel sevgide yanılmayı önler; tarafsız sevgi kişisel sevginin de güvencesidir.” demektedir ünlü düşünür Mut-Ti.
Aşk böylesine önemlidir ve dünyayı değiştiren yegâne güçtür.
Tarih, unutulmaz vuslatların yanı sıra, kavuşamadıkları için sonu ölümle biten, taçtan tahttan vazgeçiren aşklara da tanıklık etmiştir. Aşk efsanelerinin kahramanları hâlen gönlümüzde dolaşmaktadır. Mitoloji; tanrı ve tanrıça aşklarının yanında, tanrı ve tanrıçaların, ölümlülerle olan aşklarıyla doludur.
100 Meşhur Aşk kitabımızda Adem ile Havva’dan Yusuf İle Züleyha’ya; Afrodit ile Çoban Anahis’ten Eros ve Psykhe’ye; Kanuni ile Havva’dan Enver Paşa ve Naciye Sultan’a; Simone de Beauvoir ve Jean Paul Sartre’den Marilyn Monroe ve Arthur Miller’e kadar dünyanın ilk gününden bu güne kadar yaşanmış en güzel aşkların hikayelerini bulacaksınız.
Hayata aşk ile bakmak ve aşk ile yaşamak için eşsiz bir rehber kitap…
Monogram Cinayetleri
Sophie Hannah
Altın Kitaplar
Konusu: Daha sonra, gecenin ilerleyen saatlerinde Poirot, lüks Bloxham Otel’de üç kişinin cinayete kurban gittiklerini öğrenir. Üç maktulün de ağızlarında üzerinde aynı monogramın bulunduğu birer kol düğmesi bulunmuştur. Acaba bu cinayetlerin korkudan deliye dönmüş kadınla bir ilgisi var mıdır? Poirot bu garip bulmacanın parçalarını bir araya getirmeye çalışırken, katil başka bir otel odasında dördüncü cinayetini işlemeye hazırlanmaktadır.
Uluslararası büyük bir üne sahip olan yazar Sophie Hannah’nın Agatha Christie Vakfı’nın onayıyla kaleme aldığı Monogram Cinayetleri’nde, ancak Belçikalı ünlü dedektif Hercule Poirot’nun çözebileceği şeytani bir planla karşılaşacaksınız.
“Sophie Hannah’nın büyükannemin eserlerine duyduğu büyük hayranlık öylesine güçlü ki, kurguladığı bu eseri okuyunca, yeni bir Christie’nin doğması gerektiğine karar verdik.” -MATHEW PRICHARD, Agatha Christie’nin torunu
“Bu harika bir ziyafet: Gerilimlerle dolu, şeytansı muzipliklerle sarmalanmış ve Hercule Poirot ile tatlandırılmış harika bir romanı.
Bir köşeye kurulup tadını çıkardım.”
-TANA FRENCH, New York Times çok satan The Secret Place adlı eserin yazarı-
Aldatmak
Paulo Coelho
Can Yayınları
Konusu: … yaşadığım sokak, sokak lambaları, şu an içinde bulunduğum ev, salondaki mobilyalar, bir gün hepsi ortadan kaybolacak… tıpkı bedenim gibi. Ama bir şey var ki kâinatın ruhunda iz bırakacak: sevgim. Linda ayrıcalıklı bir yaşama sahip olduğunun bilincinde. Yine de her sabah yeni bir güne açtığı gözlerini hemen kapayası geliyor. Arkadaşları ilaç kullanmasını öneriyor. Oysa Linda’nın istediği hissizleşmek değil, yaşadığını hissetmek…
Çünkü yaşamak sevmektir. Paulo Coelho Aldatmak’ta diğer kitaplarından farklı olarak kışkırtıcı, tene dokunan ve tutku dolu bir hikâyeyle çıkıyor okurun karşısına. Her şeyin mümkünmüş gibi sunulduğu bir dünyada, imkânsız aşkın izini sürüyor. Ruhun kuytularında kaybolmaya çekinmeden… Ne de olsa bazen kim olduğumuzu bulmamız için kendimizi kaybetmemiz gerekir.
Baba (The Godfather)
Jon Lewis
Alfa Yayıncılık
140 sayfa
Konusu: Francis Ford Coppola’nın yönettiği Baba (1972) filmi, Hollywood’daki film anlayışını kökünden değiştirdi. Sinema gişelerinin önünde uzun kuyrukların oluşmasına sebep olan bu film, sanatsal anlatım ile ticari başarıyı bir araya getiren ilk filmlerden biriydi. Serisi çekilen, gerçek hayattaki gangsterleri derinden etkileyen, birçok konuda aşılamaz bir film olan Baba, Jon Lewis’in yaptığı gibi derinden incelenmeyi hak ediyor.
Hollywood’un en önemli klasiklerinden biri olan Baba filmini yeniden düşünmek, kamera arkasında olan biteni öğrenmek, test çekimleri hikayeleri, kurgu süresi, Coppola ile Paramount yöneticileri arasındaki gerilim ve filmde gözden kaçan ayrıntıları öğrenmek için Lewis’in kitabı kaçırılmaz bir fırsat sunuyor. Kitabı okuduktan sonra Baba filmini başka bir perspektiften yeniden seyretmek isteyeceksiniz.
Burada Ayrılıyoruz
Jonathan Tropper
April Yayıncılık
384 sayfa
Konusu: Ben Judd Foxman. Elinde otuz dört mumlu pasta, yatak odasının kapısında dikilmiş şu adam, benim. Yatağımızda bir başkasıyla sevişen kadın, eşim Jen. Anlaşılan o ki, sürpriz yapmak için kötü bir zamanlama.
İnsana böyle anlarda ne yapması gerektiği öğretilmiyor. Bu arada söyledim mi bilmiyorum; bugün babam öldü.
Jonathan Tropper’dan aşka, aileye, arkadaşlığa, bizi bir arada tutan bağlara dair şamatası bol, dokunaklı bir roman: Burada Ayrılıyoruz.
“Karmakarışık, acıklı, komik, hüzünlü ve en nihayetinde o kadar gerçek ki.”
-Bookpage-
Çırılçıplak
(Blackstone Serisi 1. Kitap)
Raine Miller
Yabancı Yayınları
Konusu: Çırılçıplak bir tutku. Gizlenen gerçekler. Unutmayacağınız bir aşk.
Londra Üniversitesi’nde sanat eğitimi alan Amerikalı bir öğrenci ve yarı zamanlı bir fotomodel olan Brynne Bennet, yaşadığı trajediye rağmen hayatını yeniden bir düzene sokmuştu. Ta ki başarılı işadamı Ethan Blackstone, Brynne’in çıplak fotoğrafını satın alana kadar…
Ethan, Brynne’i yatağında istiyordu ve onu orada tutmak için ne gerekiyorsa yapmaya hazırdı. Onun dominant karakteri, Brynne’i hem çekiyor hem de korkutuyordu. Ancak bu ilişkide sırlar söz konusuydu. Hem de oldukça büyük sırlar… Ethan’ın ona duyduğu tutku, Brynne’i kurtarmaya yetecek miydi; yoksa aralarındaki sırlar ikisini de yok mu edecekti?
Daniel’in Kitabı
E.L.Doctorow
Yapı Kredi Yayınları
Konusu: Kadınlar tuvaletinde bileğini kesmiş bir kızı bulan polis, neden onu en yakındaki hastaneye götürmez de, tımarhaneye götürür? Bu muammanın yanı sıra, Daniel’ın doktora tezinde irdelediği diğer konulardan bazıları: Eylemlerde kullanılan siyah-beyaz fotoğraftan bir poster, kafadan kontak büyükanne ve bodrumdaki irikıyım zenci, Robeson Konseri, Isaacon Vakfı, vatana ihanet suçunun kapsamı, Disneyland.
1967 yazının başlangıcı. Paul ve Rochelle Isaacson, Amerika’nın atom bombası sırlarını Sovyetler Birliği’ne taşımaktan yarhılanıp idam edileli yıllar olmuş. Daniel Isaacson, anne babasını elektrikli sandalyeye götüren bu davayı irdeliyor. Çalışmasını, Colombia Üniversitesi’ne doktora tezi olarak sunacak. Paul ve Rochelle’in suçsuz olduklarını yazabilirse, Worcester Devlet Hastanesi’nde bilekleri sargılı yatan kız kardeşinin iyileşeceğini düşünüyor.
‘Ailedeki herkes, olayların efsanevi ağırlığının, sonuçtaki gerçekten çok daha az olduğunu kavramıştır. Kardeşim ve ben, hiçbir zaman kesinlikle incitici olmayız, bu kurtarıcı bir erdem; çünkü onarılmaz biçimde incitmek hakkı, kan bağının getirdiği bir haktır.’
Daniel’ın Kitabı, masumiyetin muazzam aldanışını işliyor. Roman, gündelik yaşamın ve acı tecrübelerin sunduğu gerçeklikle şekilleniyor. Bugün (1967) ve 1940-50’ler arasında hızla ilerleyen anlatım, E.L. Doctorow’un sanatına hayran bırakıyor. İlk yayımlandığı 1971 yılından beri bir başyapıt kabul edilen Daniel’ın Kitabı, yazılmış en iyi politik romanlardan biri.
Alıç Ağacı ile Sohbetler
Hikmet Birand
İş Bankası Kültür Yayınları
360 sayfa
Konusu: Neredeyse yarım yüzyıl önce Ankara’da, Dikmen sırtlarında yalnız bir alıç ağacıyla bilge ruhlu bir üniversite hocası sohbet etmeye başlar. Önce birbirlerini tanır, sonra dereden tepeden konuşurlar. Daha çok da alıç ağacı anlatır. Atalarından, geçmişinden, Anadolu’nun her yerine dağılmış akrabalarından bahseder. Tüm bu sohbeti, o anların tanığı Prof. Dr. Hikmet Birand Alıç Ağacı ile Sohbetler adıyla kitaplaştırmıştır. Alıç ağacının sohbeti noktalarken söylediklerini kulak ardı etmek olanaksızdır:
“Sohbetlerimizi dinlemiş olanlar, Anadolu’yu gezerken bakıp geçtikleri, görmeden geçtikleri manzaraları artık başka bir gözle gözetleyecekler; gördükleri her otun, her çalı ve tek ağacın, taşın toprağın anlattıklarına kulak verecekler ve onlara karşı davranışlarına herhalde bir çekidüzen vereceklerdir.”
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları olarak Prof. Dr. Hikmet Birand’ın Alıç Ağacı ile Sohbetler kitabını, Prof. Dr. Tuna Ekim’in sunuş yazısı ve Yrd. Doç. Dr. Mutlu Kart Gür’ün katkılarıyla bir kez daha okurlarla buluşturuyoruz.
Yalancının Ampulü
Ataol Behramoğlu
Kırmızı Kedi
Konusu: “Yalancılar, kendilerini olduğundan daha büyük, daha önemli göstermeye çalışan kişilerdir. Bunun için yüksekten atar; bakışlarıyla, seslerinin tonuyla, seçtikleri sözcüklerle, davranış biçimleriyle insanlar üzerinde egemenlik kurmaya çalışırlar.
Sahteciliklerinin ölçüsüne göre, bunda başarılı da olurlar.Fakat yeri gelip de çıkarlarına öylesi uygun olduğunda, bu kez de tam tersine, kurdun kuzu postuna bürünmüşü oluverirler…
Kendilerini acındırmak için seslerinin tonunu yumuşatır, boyunlarını büker, bir zavallılık görüntüsü alırlar… Bunlar gerçekten çok tehlikeli, uzak durulması gereken kimselerdir. Giderek yalanlarına başkalarını olduğu gibi kendilerini de inandırmayı başarır, büyüklük hastalığına tutulmuş akıl hastaları gibi kendi paranoyalarının tutsağı olurlar. Dünyanın her yerinde akıl hastaneleri bu gibilerle dolup taşar…
İnsanlık için asıl tehlike, dışarıdaki paranoyaklardır…”
Huysuz Büyüyor… Bari
Vivet Kanetti (E. Emine)
Everest Yayınları
270 sayfa
Konusu: O tatlı ama huysuz küçük kız, “olağan”daki absürdü gören, onu da ironiyle deşen bir genç kız şimdi. Hayat, ilişkiler, 80’ler, siyaset ve sanattan yansıyanlar, yine Huysuz’un diliyle, serinin bu ikinci romanında.
Vivet Kanetti, elinden tutup 17’sine getirdiği Huysuz’la birlikte 80’lerde o evden bu eve, şu masadan bu masaya dolanıp Türkiye’yi dinlememizi sağlıyor.
Balıkçı koca bizim çevredeki kadınların ortak fantezisiydi, neredeyse babaannemin bile. Filiz belli aralıklarla sayıklardı: “Ah şöyle dağ ile deniz arasına sıkışmış bir İtalyan köyüne çekilsem, ne dediğini anlamayacağım bir balıkçı bulsam, sadece sevişerek anlaşsak, oradaki yoksul aile çocuklarına beden eğitimi dersleri versem, şarkılar söyletsem, kızlara dikiş nakış öğretsem…” Balıkçı koca bulma hevesine annemle birlikte gördükleri ve nedense hiç unutamadıkları bir İtalyan filminde kapılmışlardı, sonra da anlata anlata, ağızdan kulağa, filmi görmüş görmemiş herkeste bir balıkçı merakını tetiklemişlerdi, küçük çevremizde…
Yaralı
(Bazı Yaralar Sardıkça Kanar)
Kahraman Tazeoğlu
Destek Yayınları
320 sayfa
Konusu: Artık hatırlanmaya değecek kadar bile kalmadın. Seni unutmak hakkım! Unutkan biri değilimdir ama sen bende hatırlanacak hiçbir şey bırakmadın. Benim unutulmuşum olmak bile güzeldir, bil. Aşk mı? Aramızda kaldı; içimizde değil… Yanlış aşkta doğru aranmaz. Ama yine de oku istiyorum. Cümlelerimde gizlenmiş duygudan ne anladığını benim nasıl yazdığım değil, senin nasıl okuduğun belirler.
“Kör müydü gözlerin, nasıl göremedin” diye sordular senden sonra. Kör değildim. Ve hayatımda en çok iki kere parlamıştı gözlerim. Birincisi seni ilk gördüğüm, ikincisi giderken ardından baktığım gün. İlkinde aşkın ışığından, ikincisinde gözyaşlarımdan… O iki anın arasındaysa hep kapalıydı gözlerim. Aşkına inandığımdan.
Kör değildim, sadece güvenmiştim!
Not: Bugün seni düşünmeden yaşayabilmeyi başardığım ilk gün. Hadi topla seni benden. Kalbim seni uğurluyor. Al bu yara sende kalsın. Artık beni acıtmıyor.
Özgür Ölüler
Nevzat Güngör
Ayrıntı Yayınları
512 sayfa
Konusu: Nevzat Güngör, yirmi yılı aşan zorlu tutsaklığını kelimelerin ve kurgunun gücüyle tersine çevirmiş, onu saran griliği kalemiyle yenmiş bir yazar. “Dışarıdaki” çoğu insanın tersine, Güngör’ün edebiyat yoluyla kurduğu öteki dünyalar, onu hem kendi hikâyesiyle yüzleştiriyor hem de politik insana dair her şeyi tereddüt etmeden tersyüz etmemize yol açıyor.
Nevzat Güngör’ün üçlemesinin ilk romanı olan Özgür Ölüler, kimi zaman fantastik dünyaların, kimi zaman da distopyanın kıyılarından ter, öfke, umut ve düş kırıklığı içinde koşan bir hikâye ile akıyor. Baskı ve haksızlığın hüküm sürdüğü, ayakların ve başların öfkeyle birbirine bilendiği bu evren, yaşadığımız dünya gibi isyana ve umuda kapılarını aralıyor. Yenilenlerin belki de son kalkışması olan Özgür Ölüler anlatısı ile bir özgürlük yürüyüşünün nasıl kum taneleri gibi elimizden kayıp gidebileceğine de tanıklık ediyoruz. “Bedenlerin değil, ruhların tutsaklığı üzerine yükselen sistemin kökeni Kutsal Kitap’tı.
Hayvanlar kadar değeri olmayan İsimsizler bile bütün varlıklarıyla boyun eğiyor, yaşadıkları acıları sonuna kadar hak ettiklerine inanıyorlardı. Hatta büyük çoğunluğu daha fazla acı çekmek için karşılarına çıkan her fırsatı değerlendirmekten geri kalmıyordu. Ruhları öyle bir çöldü ki, doğdukları günden öldükleri güne kadar tek bir yağmur damlası bile düşmüyordu.”
Tesirsiz Parçalar
Ali Lidar
Müptela Yayınları
240 sayfa
Konusu: “Beni affetme… Anlama da… Hayatımın özeti, düzeltilemeyecek kadar vahim bir anlatım bozukluğu… Beni daha fazla konuşturma… Ben susayım, sen ağla… Gusül abdesti alabileceğim kadar gözyaşı biriktir benim için… Sonra beraberce çayıma siyanür karıştıralım. Önce göm beni, sonra anla…”
Çocukluğa, büyümeye, Beşiktaş’a, bayramlık ayakkabılara, içinden oyuncak çıkan yumurtalara, coğrafi uzaklıklara, bakmak için ölünen gözlere bakamaya, âşık olmaya ve olamamaya; bazen Deep Purple’a, bazen Ferdi Tayfur’a, bazen Salinger’a, bazen Oğuz Atay’a; anneye, babaya, kardeşe, sevgiliye, insana; kısacası hayata dair tesirli bir bakış açısı…
Yanı başımızdaki insanların trajedilerine bir sigara içimi süresince üzülüp sonra unuttuğumuz bir dünyada Ali Lidar, yazdıklarıyla donmuş insanlığımıza ateşle yaklaşıyor.
Hasat
Tess Gerritsen
Doğan Kitap
312 sayfa
Konusu: Dizlerini karnına çekip, kollarını kendine dolayarak oturdu. Tuhaf bir titreme sarmıştı vücudunu, uğraşsa da engel olamıyordu. Soğuktan değil, ruhunun ta derinliklerinden gelen sarsılmalarla dişleri takırdıyordu. Gözlerini kapattığında o gece gördükleri canlandı zihninde. Nadiya bir ışık bulutunun üstünde adeta yüzerek güverteyi geçti. Helikopter, kapısı açık onu bekledi. Nadiya eğildi, uzanarak pilota bir şey verdi.Bir kutu.Yakov iyice büzüştü ama titremeleri durmadı. İnleyerek başparmağını ağzına götürdü ve emmeye başladı.
Abby DiMatteo geleceği parlak, başarılı bir hekimdir. Boston Bayside Hastanesi’nin organ nakli ekibine kabul edilince dünyalar onun olur. Ülkenin en seçkin cerrahlarıyla birlikte çalışacaktır artık. Ancak bu mutluluğu, kalp nakli bekleyen on yedi yaşındaki hastası için uygun bir kalp bulunduğu halde, organın başka bir hastaya, hem de nakil listesinde adı daha alt sıralarda olan varlıklı bir kadına tahsis edilmesiyle bozulur. Ortada ciddi bir adaletsizlik vardır ve Abby bu adaletsizliğin üzerine gitmeye kararlıdır. Ancak şahit olduğu bu olay, buzdağının sadece görünen kısmıdır. Genç kadın daha da derinlere daldıkça akıl almaz gerçeklerle karşılaşacak, en yakınındaki insanlar bile onun için büyük bir tehlike kaynağı haline gelecektir.
Hasat soluğunuzu kesecek.
-USA Today-
Gerilimin ve korkunun en uç noktalarında dolaşacaksınız.
-Chicago Tribune-