Yazlıkta oturan insanlar gibiyiz. Hepimiz iğreti yaşamlar yaşıyoruz.

Tarihte yaşanmış olayları kurgulayarak roman halinde okuyucusuna sunması ile bilinen gazeteci-yazar Kürşat Başar ile tanışmamız ‘Başucumda Müzik’ ile gerçekleşmişti. Ardından günlerce kendime gelemediğim, üzerinden yıllar geçmesine rağmen aklıma geldikçe hala düşüncelere daldığım bir kitap olmuştu ‘Başucumda Müzik’. En sevdiğim kitaplardan saydığım kitabın yazarından bambaşka bir tatta bir kitap okudum bu kez.

Deneme tarzında yazdığı yazılarının toplanması ile oluşan ‘İğreti Yaşamlar’ dört bölümden oluşuyor. İlk üç bölümde siyaset ön planda iken son bölüm daha çok anı tarzında yazıları içeriyor. Bir çok farklı konuya değinilen kitapta ironi, atıf ve iğnelemeler çok büyük bir yer tutuyor. Anlatılan konular arasında ülkemizin inişli çıkışlı tarihi, devlet büyükleri ve büyüklükleri, dine bakış açıları, halk olarak edebiyata bakış açımız ve insan ilişkileri bulunuyor ‘İğreti Yaşamlar’da. Bunlardan bahsederken ise mizah hiç eksik olmadan trajik olaylara dahi gözümüzdeki yaşa ek olarak yüzümüzde gülümseme bakmamızı sağlıyor. Okurken şaşkınlık, acı, mutluluk gibi bir çok duyguyu bir anda yaşatmayı başarıyor Kürşat Başar. 

Deneme okumak her zaman zor gelmiştir bana. Ancak Başar’ın kaleminden okurken zorlanmayı bırakın bir anda ilerleyip gitti kitap. Dilinin akıcılığı ve kolaylığı okuyucu kitlesini genişletir nitelikte. Okurken en çok şaşırdığım nokta ise basım yılı oldu. ‘Neden?’ derseniz; anlatılan olaylar ve bakış açıları günümüze çok yakın. Bu sebeple güncel bir kitap okuduğumu düşünmüştüm ancak basım yılına baktığımda 1997 tarihi ile karşılaştım. Günümüzden 21 yıl önce…

Herkese okumasını tavsiye edebileceğim akıcı, bilgilendirici ve durumumuzu daha net anlamamızı sağlayacak bir kitap ‘İğreti Yaşamlar’.

 

Alıntılar:

“Toplumsal yaşamın kurallarını da belirleyen, yalnızca inanç ve ibadet alanında kalmayıp miras hukukundan, sokaktaki davranışlarınıza dek her konuda kanunları olan bir din sistemiyle, inancı yaşamın yalnızca manevi alanında kalmaya zorlayan bir akıl sisteminin uzlaşması kolay mı?”
“….. kimlerden olduğunuz, kimlerden yana olduğunuz, kimlerin adamı olduğunuz, kim olduğunuzdan, becerinizden, zekanızdan, çalışkanlığınızdan daha önemli. İşinizi en iyi şekilde yapsanız bile birilerinden olmanız gerekiyor.”
“Okulda öğreniriz ki, kendimiz gibi değil, onların istediği gibi görünürsek durumu kurtaracağız. Böylece yalan söyler, öyle görünür sonra istediğimizi yaparız. Gerek düşüncelerini söyleyenler ukala, terbiyesiz, küstah, uyumsuz, bazen de enayidir. Yaptırımlar öyle güçlüdür ki, ortama uyum sağlamamak gerçekten de enayilik gibi görünür.”
“Bizim için edebiyatın kısa tarifi şöyledir: Birtakım işsiz güçsüz acayip adamlar, herkes sokaklarda gezip dolaşırken evlerine kapanıp kitap yazarlar. Bir kısmı daha acayip insanlar da yine millet gezip eğlenirken evlerine kapanıp bunların yazdığı saçmalıkları okur.”
“Her zaman, kendimi daralmış bir çemberin içinde hissettiğim günlerde bile iyi yazarlar, güzel kitaplar gökyüzünde uçuşan renkli uçurtmalar gibi ferahlık veriyor.”
“Size inanmak isteyen, inanan insanları uzun zaman kandırabilirsiniz.”

 

Tanıtım Bülteninden:

Edebiyatçı kimliğiyle tanına Kürşat Başar, aynı zamanda 80’li yılların başından bu yana gazetecilik yapıyor. İğreti Yaşamlar onun deneme tadındaki yazılarından seçmeleri bir araya getiriyor. İroniyle duygusallığın, hayalle gerçeğin, tarihle bugünün birbirine bağlandığı yazılar.. Dünyaya tek bir noktadan değil, farklı durma noktalarından, bakış açılarından yaklaşıyor. Kimi zaman şaşırtan, kimi zaman güldüren, kimi zaman içinizi acıtan bir dünya yaratıyor.

One thought on “Yazlıkta oturan insanlar gibiyiz. Hepimiz iğreti yaşamlar yaşıyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir