Yazarların Bilinmeyen Dünyasından İlginç Detaylar!
Araştırmacı yazar ve doktor olan John J. Ross, birçok yazarın kişisel geçmişini belgelere dayanarak araştırmış ve onlar hakkında bilinmeyenleri açığa çıkarmıştır. Yazdığı kitap, yayımlandığı günden bu yana dikkatleri üzerine çekip eleştirilerin odağı olsa da konuyla ilgili olarak en gerçekçi ve bilimsel inceleme olduğu da kabul görmektedir.
Kitabın içeriğinde yazarların biyografisine dayalı olarak kişisel bilgiler barındırırken; bölümlerin girişlerini kurgu hikayeler şeklinde yapmıştır. Her bölümde yazarların hastalıklarına ilişkin olarak bilimsel verilerle bahsedilen rahatsızlıkların detayları okuyucuya anlatılmaktadır. Ayrıca yazarların yaşadığı dönemin toplumsal ve tıbbi özellikleri, görülen hastalıkların tedavi şekilleri gibi belgesel içerikli bir anlatım içeriği de mevcuttur Yazar, adı geçen yazarların eserlerini de analiz ederek onlar hakkında farklı bulguları gözler önüne sermiştir.
Kitapta hakkında inceleme yapılan ilk yazar Shakespeare:

Sheakspeare hakkında yazılan bölümde dikkat çeken ana detay, yazarın cinselliğe olan düşkünlüğüdür. Ancak bunun fantezi boyutunda ya da eyleme dönüşen bir olgu olduğu konusunda çelişkilerden bahsedilmektedir. Bunun yanı sıra eserlerinde sıklıkla frengi hastalığından söz ettiği ve bu sebeple de frengi olduğu üzerinde durulmaktadır. Konuyla ilgili olarak D.H. Lawrence, Burgess gibi yazarların onun hakkındaki analizleri, eserlerinde geçen detaylar, karısıyla ilgili söylemleri, bulunduğu dönemin toplumsal özellikleri (evlilik dışı ilişki, zührevi hastalıkların yaygınlığı vb.) olası kanıtlar olarak sunulmuştur. Yazarın frengi ve olası esansiyel tremor hastalıkları sebebiyle ellerinde ve vücudunda olan titremeler yüzünden eserlerinin yazımında destek almış olabileceği; bu durumun da onun hakkında “bazı eserlerinin ona ait olmadığı” yönünde eleştirilere neden olduğundan söz edilmektedir. (Konuyla ilgili Sabahattin Ali’nin Markopaşa ve Ötekiler eserine bakabilirsiniz.)
“Miyop bir medeniyet hastalığıdır. Okuma yazma bilmeyen toplumda nadir görünür” diyor Dr. Ross.

Buna sevinmeli mi, üzülmeli miyiz bilmem; ancak incelemesinde yer alan ikinci yazar John Milton’un çocukluğundan itibaren yaşadığı en büyük sıkıntının miyopluk olduğunu dile getirmektedir. Milton, ilginç kişiliği ve düşünce yapısıyla hem yazın dünyasında hem toplumda hem de siyasette çok eleştiri almış. Çokeşliliği savunması onunla ilgili en dikkat çeken detay olarak göze çarpıyor. Sonrasında ise asperger olduğu bu sebeple de takıntıları, diğer insanlarla iletişim kurma zorluğunun anlaşılmadığını belirtmektedir. Milton’un en ünlü eseri olan Kayıp Cennet’i görme yetisini kaybettikten sonra yazdığı anlatıyor. Körlüğüne sebepse başta glokom olmak üzere, beyin tümörü veya başka hastalık olduğundan söz etmekte. Yazarla ilgili farklı detaylar da mevcut ki şaşırtan biri, gerçekten.
“Jonathan Swift, zor ve esrarlı bir adamdı.” diyen yazar onun hakkında gözlerinize inanamayacağınız kadar uç noktalarda sıfatlarla yakıştırmalarda bulunmaktadır.

Güliver’in Seyahatleri adlı kitabın yazarı olan Swift’in vertigo ve buna bağlı sağırlık yaşadığından anlatan doktor, yazarın özel yaşamının çalkantılı ve tuhaf olduğunu, hatta gizlice evlilik yaptığı halde karısıyla cinselliği yaşamadıklarını ifade etmekte. Yazarın temizlik üzerine olan obsessif kompulsif bozukluğundan hayatının her yönünün ve cinsel yaşamının bile etkilenmiş olabileceğinden ve düzen takıntısı, yürürken adımlarını saymak gibi başka kompulsif davranışlarından söz etmektedir. Swift’in, kişilik özelliği olarak asla yalan ve ikiyüzlülüğe tahammül edemediğini, aklından geçeni ortamda kim olursa olsun söylediğinden bahsetmektedir.
Çok ilginç kişiliği olan yazarla ilgili bilgileri okurken şaşırmak bir yana, kimi zaman merhamet duygunuz öne geçebilir. Hele de en büyük korkusunun başına gelmesi, gerçekten üzücü.
Jane Eyre, Uğultulu Tepeler kitaplarıyla tanınan Bronte kardeşlerin hakkında söylenen iddiaları okuyunca dehşete düşebilirsiniz ki yazar bile şaşkınlığını dile getirip işin doğrusunu anlatmayı kendine görev bilmiş.

Küçük yaşta annesiz kalan Brontelar iyi bir eğitim almaları için babaları tarafından yatılı okula gönderilmiş ve burada tüberküloza yakalanan küçük kardeşleri sebebiyle eve dönmüşlerdir. Yazarın dikkat çektiği husus, Charlotte ile Emily arasındaki karakter ve yaşantı farklılıklarıdır. İki kardeşin birbirlerini önemsemelerine karşın gizli de bir rekabetleri olduğudur. Emily’nin ilginç kişilik özelliği gereği onun asperger olabileceğini belirtmektedir ki yazar, kardeşlerin genelinde duygu durum bozukluğu olduğundan ve bunun onların yazma güçlerini arttırdığından söz eder. Bunun Uğultulu Tepeler’e de yansıdığını ifade ediyor. Emily ve Charlotte da diğer kardeşleri gibi hayatlarını tüberkülozdan kaybetmiştir.

Daha çok kısa hikâyeleriyle tanınan ve Kızıl Damga eseriyle ünlenen Nathaniel Hawthorne için sosyal fobisi olduğunu, bu sebeple dokunulmaktan hoşlanmadığı ve başkalarıyla konuşurken zorlandığına dikkat çeken Ross, onun yazarak kendini aştığı ve bambaşka bir insana dönüştüğünü ifade etmektedir. Ölümüne sebep mide kanseri gösterilse de Ross’a göre akciğerindeki pıhtı nedeniyle aniden hayatını kaybetmiştir.
Moby Dick’in ünlü yazarı Herman Melville ailesinden kalan mirasları arasında bipolar da vardır.

Yani duygu durum bozukluğu. Maddi sıkıntılar nedeniyle hayatında yaşanan değişikliklerden birinde aldığı kararla gemi yolculuğuna çıkmış ve bu seyahatlerde öykücülüğünü geliştirmiştir. Moby Dick, ruhsal durumunun yansımalarını taşısa da belirtilerin keskin olarak Mardi’de görüldüğünden söz etmektedir, Ross. Melville ile ilgili olarak ilginç bir detaya dikkat çekiyor, yazar: eserlerinde kadınların az olduğuna.
Melville, bipolar bozukluğunun yanı sıra genç yaşta fotofobi (ışığa duyarlılık), şiddetli göz, sırt ve göğüs ağrıları da çekmiştir ki ancak ölümünden sonra yapılan otopsi bulgularından anlaşılan tanısı ankilozan spondilittir (iltihaplı romatizma).
William Butler Yeats, 1923 yılında Nobel alan şair ve oyun yazarıdır.

Onun sağlığı konusunda Ross, döneme ilişkin araştırmasında gizemli bir hastalıktan söz edildiğini ifade eder. Zaman içerisinde bu hastalığın Brusella olduğu tespit edilmiş. Yeats, yazmak için okulunu bırakıp doyumsuz bir okuyucu olmuş. Bir dönem medyumlukla ilgilenen yazar çevresinin etkisiyle ruhani konulardan uzaklaşıp yazma işine geri dönmüş. Onun yaşantısını etkileyen ise ilerleyen yaşının ve geçirdiği hastalıkların etkisiyle cinsel gücünü kaybetmesidir ki ameliyat olarak eski günlerine geri dönmeye çalışmış. Ölüm sebebi ise kalp yetmezliğidir.
Annesinin ölüm döşeği başında dua etmek yerine piyano çalarak şarkı söyleyen, bir anlık hevesle Paris’e tıp okumaya gidip bırakan, genelev müdavimi, eklem romatizması sebebiyle hayatı kısıtlanan, glokom sebebiyle görme yetisini kaybeden erotizm tutkunu bir yazar: James Joyce

Şaşırdınız mı? Hani şu ünlü eser Ulysses’in yazarı. İlginç, inişli çıkışlı hayatı ve kızına düşkün bir baba olduğunu belirten Ross, yazarın ölüm sebebi olarak karın zarı iltihabını işaret eder.
Son yazar ise hepimizin sevdiği, asi ve güçlü kalemiyle kendine hayran bırakan George Orwell’dır.

Eric Blair adıyla dünyaya geldi, babası afyon satıcısı olan kirli işler adamıydı, sekiz yaşında gittiği yatılı okulda çok zorluk yaşamasına rağmen en prestijli İngiliz devlet okuluna burs kazandı; ancak sağlığı bebekliğinden itibaren kötüydü diyen Ross, yazarın en büyük tutkusunun okumak olduğunu da dile getirmektedir. İlginç olan ise yaşantısının belli bir döneminde polislik yapmasıdır. Ona ilham veren yazarlarsa Jack London, H.G. Wells, Shaw, Samuel Butler’dir. George Orwell olarak yazdığı ilk kitabı Paris ve Londra’da Beş Parasız’dır.
Kitapta on yazara ilişkin çok uzun detaylar, ilginç tespitler ve belgeli gerçekler bulunmaktadır. Tıbbi bilgilerin olduğu kısımlar, meraklı olmayan için uzun gelebilir. Ancak bu on yazarı yakından tanımak istiyorsanız iyi bir başvuru kaynağı.
Shakespeare’in Titremesi Orwell’in Öksürüğü
John J. Ross
Yapı Kredi Yayınları
Türkçesi: Merve Sevtap Ilgın
278 Sayfa, 2015
5
4