Varış Çizgisi – Paola Zannoner
I just wanna feel!
Aşkı hissetmek, yaşadığını hissetmek…
Bağıran ses sadece hissetmek istiyordu, Leo da öyle, içinden sadece hissetmek istediğini bağırıyordu. I just wanna feel real love…
Leo, daha önce belgesellerde gördüğü şeyleri ilk defa inceleyen, başka bir gezegenden gelen biri gibi hissetmişti… Artık Leo da iki kere yaşayan bir gençti ve bu onun sıfırdan başlamak zorunda olduğu ikinci hayatıydı…
Viola, “ Yüzüm huzurlu değil, herkesin hizaya girmesi ve gülümsemesi gereken sistemle uyuşmuyor” diyen şarkıyı bilir misin diye sordu. Leo, başını olumsuzca salladı.
Leo, liseye devam eden okulun popüler öğrencilerinden biri. En büyük hayali iyi bir takımda futbolcu olmak. Bu aynı zamanda babasının da hayali… Bir kaza bu hayali yerle bir eder.
Viola , okulun en başarılı öğrencilerinden biri. Aynı zamanda engelli koşu atletizm sporcusu. En büyük hayali özgürce yaşayabileceği bir şehirde olmak… Viola’nın anne babası boşanmış. Anne bu yüzden yıllardır depresyonda ve kızı ona annelik etmekte…
Leo ve Viola, aynı sınıfta olmalarına rağmen birlerini çok da tanımamaktadır. Leo kazadan sonra derslerine yardıma gelen Viola’yla arkadaş olur…
Leo, kendini Viola’ya anlatırken bir sürgün olduğunu söyler… Bunu daha önce kendi gibi bedensel engelli bir arkadaşı söylemiştir ona ve Leo’da bunu benimsemiştir.
“Sürgünler, kendilerine ait olmayan bir yerdeki yaşama uyum sağlarlar, başka bir dil ve başka jestler öğrenirler. Yavaş yavaş yaşadıkları yerdeki insanlar gibi giyinir ve hareket ederler, ama akılları hep dönüş anında, sonunda eve dönecekleri zamandadır” demişti arkadaşı ona.
Leo’yu hayata bağlayan iki kişi vardır. Biri Viola diğeri ise Futbol antrenörü Manlio. Bu ikisi Leo’ya yeni amaçlar kazandırmak için uğraşırlar. Zorlu engelleri aşarlar bu üçlü… Leo, sonunda kendine inanan ve bedenini kullanmayı öğrenen bir basketbolcudur artık…
Viola’nın odasının duvarını süsleyen Monteigne’ye ait bir söz ikisinin de yaşam hedefi olmuştur “Biz bizde değiliz, hep başka bir yerdeyiz, amacımız geleceğe doğru ilerlemek.”
Birlikte hayal kurarlar. ‘ Yaşadıkları bu yerden farklı, daha büyük, uçsuz bucaksız bir yerde, yabancı bir şehirde yaşadıklarını hayal etmişlerdi. İnsanların kim olduklarına dikkat etmediği, herkesin kendi evinde gibi hissettiği, rahat bir şehirde…’
“İnşaat iskeleleri, rampalar ve kablolar olmamalı.. Kaldırımsız bir yer olmalı, kaldırımlardan nefret ediyorum. İnsanlar geçmem için duvara yapışmak zorunda kalıyorlar, sanki zırhlı bir araç geçiyormuş gibi. O zaman bana bakıyorlar mecburen, beni görmezden gelemezler tabii. Herkesin gözleri tekerlekli sandalyeme çevriliyor sanki. Kimse beni görmüyor, herkes sandalyeyi görüyor. Bu tehditkar, kaldırımın tamamını kaplayan kocaman nesneyi görüyorlar…” dedi Leo.
Ya aşk! Bir daha asla kız arkadaşı olmayacağını veya aşık olmayacağını düşünen Leo’ya kalbini sonuna kadar açan Viola. Leo, onun arkadaşlığının içine sakladığı aşkı görebilecek miydi?
Viola, bir keresinde ona “mucizelere inanmaz mısın?” diye sormuştu… Kimbilir belki bir mucizeydi ikisinin de yaşadıkları..
‘Nefesler ve kuvvetle atan kalpler eğer o anda hoparlöre bağlanabilseydi, Leo bir tek vuruşun duyulacağına, bir tek muazzam uyumun hissedileceğine emindi’ o ilk basketini attığı, ilk maçında.
Kitabın yazarı İtalyan Paola Zannoner, ödül alan bu kitabında hem gençler için hem yetişkinler için alınması gereken birçok hayat deneyimini de sunuyor bize… Kitabın bölümlerini bir yarış etapları gibi yazan yazar aslında hayatımızın da yarışlara benzediği vurgusunu yapmaktadır. Antremanlar, engeller ve varış çizgisi… Belki de o yüzden bizden “ hedef belliyse, varış çizgisi çok uzakta” değildir dememizi istiyordur.
Varış Çizgisi
Paola Zannoner
Altın Kitaplar
152 sayfa, 2013
Dilek Özcan
Kitap Cafe
https://www.instagram.com/dilekin_guncesi/
Abla çok yardımcı oldun çok teşekkür ederim bu kitabın sınavına girecektim de sağ ol