Unutulmaz Yeşilçam Diyalogları
Yeşilçam sinemasını bugün hala güzel kılan şey bence içerisinde barındırdığı samimiyettir. Gerçekleri olduğu gibi yansıtabilmesidir gerçekleri mükemmelleştirmeye çalışmamasıdır. Fark ediyor musunuz o günlerden bugünlere hiçbir çöpçünün, kapıcının, fabrika işçisinin, minibüsçünün aşkı, duyguları veya hayatı yansıtılmadı beyaz perdeye. Eski görüntülere baktığımızda eskinin sokakları, insanları, kıyafetleri, eşyaları hala yerli yerinde çünkü Yeşilçam mükemmelin peşinde olmadı ki Yeşilçam olağan akışın içerisinde hareket etti. Duyguların güzel kalmışlığını her aramaya çıktığımızda o olağan akışa gitme istediğimizde hep bundan kaynaklandı. Çünkü birileri hala o olağan akışın kokusunu özlüyor.
Kendimce en çok anlamlandırdığım yerleri derledim sizler için. O günlerin kokusunu özleyenlere…
1. Bizim Aile
Her ne kadar bu filmde Yaşar Usta’nın fabrikaya gidip patronla olan konuşmasını hatırlasak da ben başka bir yere dikkat çekmek istedim. Bir insanın çocuğuyla olan o ince anlamlı konuşmasına.
Ferit: Sizinle bir şey konuşabilir miyim?
Yaşar Usta: Tabii oğlum gel otur şöyle.
Ferit: Benim yüzümden işinizden olmuşsunuz.
Yaşar Usta: Ne münasebet oğlum.
Ferit: Saklamayın boşuna duydum. Bence bu işin tek hal yolu var.
Yaşar Usta: Neymiş o?
Ferit: O adamın zoru benimle Alevle. Bizim yüzümüzden böyle davranıyor. Biz bu evden ayrılırsak siz de Alev’in babasından kurtulursunuz.
Yaşar Usta: Bak delikanlı, beni baba yerine koymamış olabilirsin baba da demeyebilirsin ama içimdeki iyi niyeti anlamazsan ayıplarım seni. Evet, senin yüzünden başıma bir iş geldi ama farz et ki böyle olmadı da sen benim yüzümden bir zarar gördün. Ne yapardın o zaman, bizi evden kovmayı düşünür müydün?
Ferit: Elbette düşünmezdim.
Yaşar Usta: O halde beraberliğimizi bozmayı neden düşünüyorsun? Anlıyorum gençsin, yüreklisin ama izin ver de ben de babalık görevimi yerine getireyim. Hadi bakalım, bu lafları söylememiş ol seni de kardeşlerini de kendi evlatlarımdan zerre kadar ayırmadığımı iyi bil.
Ferit: Teşekkür ederim.
2. Sultan
– Ulan adam sandım sevdim seni. Ne istedin benden ne istedin duygularımdan. Benim istediğim çocuklarıma bir babaydı hizmetçilikte yapacaktım razıydım. Ama yanımda bir insan tutunacak bir dal aradım. Allah belanı versin. Meğer sen bir et parçası arkasından koşar dururmuşsun adi herif. Şahadet getir ulan vuracağım seni vuracağım
…
Değmez ulan! Sana kurşun sıkmak… Allah’ından bul..
3. Öyle Olsun
Ferit: Adınız soyadınız?
Ayşin: Adım Ayşin. Ya sizinki?
Ferit: Ferit. Ama şimdi…
Ayşin: Memnun oldum efendim.
Ferit: Soyadınızı sordum.
Ayşin: Soyadım huyu güzel. Sahiden de huyum çok güzeldir. Ne yaparsınız Allah öyle yaratmış.
Ferit: Sinemaya gidersiniz tabii.
Ayşin: Çoook. Hele aşk filmlerine bayılırım. Hele kızlan çocuk öpüşürlerken kendimden geçerim. Birisi beni öpüyormuş gibi olurum.
Ferit: Yani konsantre olursunuz.
Ayşin: Evet konserve olurum.
Ferit: Başka ne gibi meraklarınız var?
Ayşin: Ee roman okurum, aşk romanları tabii. Sonra müziğe de bayılırım.
Ferit: Kendiniz bir şey çalar mısınız?
Ayşin: Aaa tabii ayol. Plak çalarım, radyo çalarım. Taksitle televizyon aldık onu da çalıyorum. Çocukken de komşunun bahçesinden erik çalarmışım.
Ferit: Peki peki. Bildiğiniz lisanlar?
Ayşin: Türkçe, İngilizce. Hello childer how are you today speaking now good by
Ferit: Hayatta idealiniz var mı?
Ayşin: İdealim yok, televizyonun taksiti bitsin inşallah onu da alacağız.
4. Neşeli Günler
– Hayrola çocuklar, ayıp değil mi? Ne işiniz var gerdek odasında bakayım.
– Siz kavga etmiyor muydunuz?
– Ne kavgası sadece şaka yapıyorduk. Hadi çocuk ruhluyuz hadi deliyiz hadi inatçıyız ama enayi değiliz. Bunca sene sonra birbirimize kavuşmuşken bizi artık turşu suyu değil turşu küpü bile ayıramaz.
5. Şabanoğlu Şaban
– Sürün sürün daha sürün. Şimdi dur.
– Durdum.
– Şimdi yüz adım ilerle.
– Kumandanım ben elliden fazla sayamam ki.
– İki defa elli say
– Bak bu olabilir.
Bir, iki, üç… ikinci elli kırk yedi, ikinci elli kırk sekiz, ikinci elli kırk dokuz, ikinci elli elli. Kumandanım geldim.
6. Mavi Boncuk
– Beni bekliyorsan uyumamışsan sevinçten kapında donabilirim
– Kapıda naparsın naparsın?
– Donabilirim.
– Oğlum donabilirim değil ölebilirim.
– Belki ben donarak ölüyorum dimi emel hanım.
– Niye donuyorsun oğlum?
– Gece soğuk olmaz mı?
– Şarkıda donulur mu be
– Ben şarkıda donmuyorum ki kapıda donuyorum
7. SÜT KARDEŞLER
Şaban: Bihter Hanım
– Efendim
Şaban: Burada mısınız?
– Evet buradayım.
Şaban: Ben de buradayım.
-Buyrun.
Şaban: Buyurayım. Bulutlar…
– Ne bulutları Ramazan Bey.
Şaban: Hani böyle birbirine çarpar da şey olur ya canım
– Ne olur
Şaban: dur bakayım ne olurdu. Ne olurdu?
– Ne ne olurdu?
Şaban: hani böyle siyah bulutlar birbirine aniden vurur da foşur foşur böyle bir ses çıkar ya canım
– Şimşek
Şaban: Evet şimşek. Bihter Hanım sizi tebrik ederim. İşte bende size karşı böyle bir şimşek aşkı başlamış bulunuyor.
7. Gülen Gözler
Vecihi: Efendim ziyaretimin sebebine gelelim.
Yaşar Bey: Hiç gelmeyelim ben senin niye geldiğini biliyorum.
Vecihi: Sahi mi? Niye geldim bakim.
Yaşar Bey: Kızımı isteyeceksin gene.
Vecihi: Evet nerden bildiniz?
Yaşar Bey: Be adam bu kaçıncı isteyişin. Ben sana kız vermem.
Vecihi: Verirsiniz.
Yaşar Bey: Vermem
Vecihi: Verirsiniz.
Yaşar Bey: Vermeeeemm.
Vecihi: Verir si niz.
Yaşar Bey: Vermem yahu Allah Allah. Senin gibi deliye kız verilir mi?
Vecihi: Aman yaşar bey benim nerem deli?
Yaşar Bey: Sen değil misin boyna evimin üstünde uçakla dııırr dırrr diye dolaşan. Evimi tepemize yıkacaksın arkadaş.
Vecihi: Çok haklısınız efendim ben de sizin yerinizde olsam vermem.
Yaşar Bey: Peki öyleyse niye istiyorsun?
Vecihi: Neyi istiyorum efendim?
Yaşar Bey: Kızımı istemiyor musun?
Vecihi: Aman efendim siz verdikten sonra niye istemim. Öpeyim 🙂