The Help – Yardımcı

   1960’lı yılların Amerika’sını beyazların açısından değil de siyahilerin açısından izleyebileceğiniz unutulmaz bir filmden bahsetmek istiyorum. Üstelik bu siyahilerin bakış açısı özellikle hizmetçilerin gözünden yansıtılmış ve usta oyuncularla birleştirilerek beyaz perdeye yansıtılmıştır.

   Dilimize ‘Duyguların Rengi’ olarak geçen filmimizin başrollerinde Emma Stone (Skeeter Phelan), Vıola Davıs ( Aibileen Clark), Octavıa Spencer (Minny Jakson) rollerinde karşımıza çıkmaktadır. 2011 yılında gösterime giren filmimiz birçok açıdan başarıyı yakalamıştır ve kendisinden uzun süre bahsettirmiştir.

   1960’lı yılların Mississippi eyaletinde geçen filmde Skeeter iyi bir eğitim alarak mezun olmuştur ve Mississippi’deki diğer arkadaşları gibi alelade bir evlilik yapmak ve partiler düzenlemek peşinde değildir. Bir yazar olmak isteyen Skeeter, yerel bir gazetede iş sahibi olur. Ev işlerinde püf noktalarının yazıldığı bu minik köşede yakın arkadaşının siyahi hizmetçisi Aibileen Clark’tan (Viola Davis) yardım ister ve böylece kendisini hem hayatındaki tutkularında hem de siyahilerin hayatında bulur. Bir kitap yazmaya başlar. Ona bu ilhamı veren hizmetçi Aibileen ve arkadaşı Minny’nin (Octavia Spencer) anlattığı yaşamdan çok etkilenir ve bu siyahi hizmetçilerin yaşadığı insanlık dışı muameleyi ortadan kaldırarak onların seslerini duyurmak ister.

İlk olarak Aibileen’in desteğini alan Skeeter daha sonra birçok siyahi hizmetçinin de desteğini alarak başlar onların gözünden hikâyelerini anlatmaya. Bu hikâyelerin birçoğu elbette aşağılayıcı birçok yaşanmışlığı içerisinde barındırır. Siyahilerin tabak ve çatallarının ayrı olması, ödenmeyen ücretler, onlar adına bağışlar düzenlenirken ev içerisinde siyahilerin bir eşya olarak görülmesi, duygularının bir renginin olmadığının varsayılması hatta duygularının olmadığına inanmaları gibi birçok gerçeklik vardır yaşamlarında.

Ve en sonunda ise tuvaletlerini dahi beyazlarla aynı yerde gidermemeleriyle ilgili bir kararla yaşama başlarlar. Bunun için büyük bir incelik yapılır ve siyahi hizmetçilerin tuvalet ihtiyaçlarını başka bir bölümde gidermeleri gerektiği emri çıkar. Beyazların eşyalarına dokunmalarına dahi tahammül edemedikleri siyahilerin evde en çok beyazların çocuklarına bakmak ve onların yetiştirilmesini sağlamak için o evde bulunmaları ise bu filmin belki de en can alıcı noktasını oluşturmaktadır.

Beyaz kadınlar ise kendi içlerinde, duygusallıklarında ve asaletlerinde partiler düzenlerken, toplumsal açıdan gerçekleşen insan hakları hiçe sayılmakta siyahiler öldürülmekte, tutuklanmakta ve işlerinden kovulmaktadır. Aibileen ve Minny bu açıdan eşsiz bir karakter eşsiz bir dost. Sketeer’a anlattıkları ve yaşadıkları şeyler içinizi hem çok ısıtacak hem de çok üzecek türden. Bu filmin sonunda ne mi oldu? Skeeter kendisiyle gurur duydu Minny ona teşekkür etmek isteyen Celia tarafından güzel bir yemeğe oturdu ve Aibileen oğlu için hayata gülümseyebildi. Ve bizlerde onların bu hikâyelerine eşlik ederek ırkçılığın aslında zamanı olmadığını ve dönemlerle sınırlı kalmadığını maalesef bir kez daha gördük. Hem iyimser niyetlerle hem de üzülerek söyleyebilirim ki bu film her daim insanlık için bir tecrübe olacak.

Tuğba Ayar

"Okumak iptiladır, müptelalara selam olsun."

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir