Tarık Tufan ile Hayal Meyal

1973 yılında İstanbul’da doğdu. Kabataş Erkek Lisesi ve İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünü bitirdi. Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Enstitüsü Sosyoloji Bölümünde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayınlanmakta ve bazı televizyon kanallarında edebiyat-sohbet türünde programlar sunmaktadır. Uzak İhtimal ve Yozgat Blues filmlerinin senaristlerindendir.

Tarık Tufan’ın okuduğum ilk kitabı oldu “Hayal Meyal” adlı eseri. Bu eserinden başka iki kitabını daha okuyacağım: “Bir adam Girdi Şehre Koşarak” ile “Şanzalize Düğün Salonu”. Tufan’ın dikkat çekici yanı olayın atmosferine okurları çekebilmesidir. Dili sade ve inceliklidir; fakat bazı yerlerde ince işçiliğini kullanmakta pürüzlerin olduğunu düşünüyorum. Üslup, kas kasılmaları benzeri tutulmalar yaşıyor.

Hayal MeyalKısa bir roman olduğundan karakterlerin derin psikolojik analizini yapmadım. Günlük hayatta karşılaştığımız anne, baba, kardeş, sevgili karakterleri eserdeki karakterler ile empati kurmamıza imkan veriyor. Kurguda, isimsiz kahramanımızın korku duyduğu, ikilinin arasında soğuk duvarların örülmüş olduğu “Baba” karakteri zayıf kalmıştır. Son bölümde öğrendiğimiz üzere ana karakterin psikolojik sorunları olduğundan babanın oğluyla – isimsiz karakterimiz hiçlik durumu ve varoluşsal problemin sancısını da çekmektedir- birebir ilişkilerini mercek altında tutması gerekliydi.

İkinci tespitim ise genç edebiyatçıların sık sık kullandıkları acındırma yahut “Acı hazzı” sorunudur. Eserin altıncı bölümünde İlknur’un uğradığı cinsel taciz anlatılmış. Tabi ki cinsel taciz, tecavüz, kan davaları, töre cinayetleri konu edinilecektir. Benim kafamdaki soru işareti genç kuşak edebiyatçıların kısır kurgusallığı sorunudur. Acı çeken, mağdur olan, itilip kakılan kadınların illa edebi eserlerde cinsel tacize uğramış olması ve kadın karakterlere acıma hissi duymamızın zorunlu olması istendiği fikri klişeleşmiştir.
Edebi eserlerde cinsel taciz, şiddet, linç kültürü, varoluş, ayrımcılık, mahalle baskısı gibi konularda karakterleri acıklı hallerde çizmek yazarları tembelliğe itiyor. Bu sorunların/konuların psikolojik, sosyolojik, politik, dini boyutu vardır. Bu boyutları ile roman kurmacasını kendi gerçekliği içerisinde değerlendirip yazmak çok büyük bir emeğin ürünü olacaktır.

İsimsiz karakterimizin saatçi ile olan diyaloğu üzerinde de durmam gerekiyor. Saatçi kurguda “zaman” ve “tanrı” simgelerini sembolize etmektedir. Çoğu yazar “zamanı” saati ve saatçileri alegorik tarzda eserlerinde yer verirler. Burada beğendiğim mevzu saatçinin mistik ve tasavvufi olgunluğunun olmasıydı. İnanan ve inanmak isteyen arasında verdiği örnekler ve kelam yumuşak bir dokuya sahipti.

Hayal Meyal
Tarık Tufan
Profil kitap
2017 12. Baskı
126 sayfa

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir