Söyleşi M. Tayfun ÖztürK

MEHMET TAYFUN ÖZTÜRK: “ Bütün şehitler bizim abimiz, ablamız, kardeşimiz. Aileleri, ailemizdir.“

6341 Adalet / Mehmet Tayfun Öztürk

Kimdir Mehmet Tayfun Öztürk? Biraz sizi tanıyabilir miyiz?

23.10.1981 Ankara doğumluyum. Kısaca yolun yarısını geçeli iki yıldan fazla oldu. Ben de gençliğimde her erkek gibi biraz futbol ile biraz uzak doğu sporları ile uğraştım. İhale uzmanıyım ve danışmanlık yapıyorum. Doğa yürüyüşü yapmayı, seyahat etmeyi, futbol oynamayı severim. Fırsat buldukça kara kalem resim yaparım. 13 yaşında bir oğlum var.

“Göğsünü siper edip vatanı ve milleti için canını feda eden kahraman Şehitlerimize…” şeklinde bir ithaf metni okudum. “6341 Adalet” sizin ilk eseriniz. Böyle ulvi bir niyetle bir kitapyazma fikri sizde nasıl oluştu?

Toprağından mı suyundan mı bilinmez, asırlardır, bu topraklarda yaşayan insanlarımızın acıları hiç dinmedi. Cumhuriyetten önce başlayan savaşlar ile sonrasındaki darbeler ve terör belası, maalesef ülkemiz insanlarının refahtan uzak kalmasına sebep oldu.

Terörle iç içe olup, yıllardır şahit olmamıza rağmen anne ve/veya babaları şehit olmuş çocukların, kayıplarından sonra nasıl bir psikoloji içerisinde oldukları ve hayatlarını nasıl devam ettirdiklerine dair toplum olarak bilgi sahibi değiliz ve göz önünde olmadıkları müddetçe pek de ilgimizi çektiği söylenemez. Yakın geçmişte söylenen bir tabir vardı; 45 saniyelik hatırlanmak ya dakahraman olmak. Maalesef içinde bulunduğumuz durum bundan ibaret ve halen böyle.

Yakınlarını kurban vermiş ailelerin, hayalet uzuv sendromu gibi bitmek tükenmek bilmeyen acıları nedeniyle yeni bir hayat kurmaları pek mümkün görünmemekte, kurulsa bile çok sağlıklı olmadığı kanaatindeyim. Onların acılarını bitirmek, sonlandırmak tabi ki mümkün değil. Ancak ailelerin acılarının üstüne bir de yalnızlık duygusuna kapılmamaları için sadece maddi olarak değil manevi olarak da devletin yanlarında olduğunun gösterilmesi ve bunu da sürekli olarak psikolojik destek verilerek yapılabileceği kanaatindeyim.

Bunları kendimce anlatabilmem için yazmam gerekiyordu.

Kitabın adını merak edenler için, neden “6341 Adalet” ?

6341 ve Adalet uyumlu olmasa da bir araya getirdik. Evet, çok merak ediliyor. Neden 6341 Adalet olduğuna cevap vermeyeceğim çünkü bu merakı okuyarak gidermelerini istiyorum. J Zira açıklarsam konuyuözetlemem gerekecek ve birçok okurun istemediği şeyi, içerik hakkında bilgi “spoiler” vermiş olacağım. Aflarına sığınıyorum.

Kitabı okuduğumda gerilim, dram,biraz psikoloji, tarih, macera gibi ana başlık içeren türlerin muazzam bir uyumla sizin kaleminizde bir şekilde birleştiğini gördüm. Siz kitabınızı hangi roman türüne daha uygun buluyorsunuz?

Dram ve aksiyon türlerine daha uygun olduğunu düşünüyorum.

Ana karakterler Şehit edilmiş bir askerin, yine mesleği asker olan oğlu ve asker kızı. Samimiyetle sormak istiyorum ki her ne kadar “Okuyacağınız hikâye kurgudur ve hiçbir kişi, kurum veya kuruluş ile ilgisi yoktur.” yazılsa da otobiyografik yanlarının olup olmadığını merak ediyorum?

2002 yılında bir arkadaşım şehit oldu. Sadece duygusal yönden bir etkisi olabilir.Onun dışında zaten bütün şehitler bizim abimiz, ablamız, kardeşimiz. Aileleri, ailemiz. Bu yönden bakarsak, otobiyografik olarak değerlendirebiliriz.

Öfke ve kin… Ana karakteriniz olan Tuğrul, 11 yaşında Şehit olan babasının ardından çocukluğunu hiçbir gün yaşayamamış. Bir Şehit çocuğu olan karakteriniz Tuğrul gibi, teröre kurban verdiğimiz vatan evlatlarının ardında kalan ailelerinin içlerinde besledikleri en temel duygu öfke ve kin midir sizce?

Psikolojiyle alakalı bir konu olduğu ve bilgi sahibi olmadığım için birebir cevap vermem mümkün değil ancak hangi duygunun baskın olacağının kişiye göre değişeceğini düşünüyorum.

Öfke ve kinin kısa vadede baskın olduğunu ancak en temel duygunun hasretlik olduğu kanaatindeyim. Aileler ile yapılan röportajlara bakarsak, büyük bir çoğunluğun dile getirdiği ilk şey özlemdir. Hasretlik giderilemediği için de öfke ve kinin bir ömür devam ettiği düşüncesindeyim.

Kaderine boyun eğmeyen iki evlat… Sorguluyor, ant içiyor. Zaten romanın macera kısmı da burada başlıyor.Ne yapacağını net bir şekilde bilmek, zekice yapılan planlar, başını belaya sokmadan çekinmemek ve ölümü hiçe saymak… Bütün bunların ardında hedefe ulaşmak… Siz, romanınızda bu kadar görselliği yazarken, teknik terimleri ince ince işlerken, mesleği askerlik olan uzmanlardan destek aldınız mı? Yoksa kendi askerlik bilgi birikimlerinizle mi hikâyeyi geliştirdiniz?

Ben askerliğimi GATA’da yaptım. Öyle yazıldığı ya da bilinen/olması gerektiği gibi bir askerliğim olmadı. Konuyla ilgili birkaç uzman ile temas kurmak istedim ancak mümkün olmadı. Araştırarak ve okuyarak edindiğim bilgiler sayesinde yazmaya çalıştım.

6341 Adalet

Yazma sürecinizi merak ediyorum. Hikâyeniz nasıl ve nerede ortaya çıktı? Ve ne oldu da ben artık yazmalıyım dediniz?

11 yıl önce, bir sabah uyandım ve ben de yazmalıyım dedim. J Hatırladığım bu. Arkadaşlarımla paylaştım. Temalar üzerine tartışmalar yaptık. 5 yıl boyunca 4 farklı konuda yazmaya çalıştım ancak hikâyeleri çeşitli sebeplerle tamamlamak mümkün olmadı.

6 yıl önce araştırmalarına ve yaklaşık 1 yıl sonra yazmaya başladığım 6341 Adalet’inyazımını bitirmem 5 yıl sürdü. Kitap halinden çok daha fazlasının silindiğini/çöpe atıldığını tahmin etmişsinizdir. Nihayetinde çok hassas bir konu.

6341 Adalet’i diğerleri gibi bitirememekten korktuğum zamanlar oldu ancak çok özel olduğunu düşündüğüm bu hikâyeyi bitirmek için çok uğraştım. Çok şükür, muvaffak oldum.

Çok kitap okuyan bir yazar mısınız? Sevdiğiniz, okumaktan keyif aldığınız yazarlar kimlerdir? En son hangi kitapları okudunuz? Edebi evreninizi besleyen yazarlar ve kitaplar hakkında konuşalım isterim…

Her gün mutlaka okurum. Son yıllarda aynı anda iki kitap okumak alışkanlık haline geldi. Biri basılı diğeri e-kitap olmak üzere devam ettiğim muhakkak iki kitap var.

Eskiden daha çok araştırma vb. türleri okurdum. İlk filminden sonra J.R.R.Tolkien’iokudum ve daha sonra bir arkadaşım sayesinde Dan Brown’un kitapları ile tanıştım. Bunları Joseph Finder, BrianMcClellan, Ursula K.Le Guin, Josh Malerman, Adem Faver vb. yazarlar takip etti. Artık roman okuyorum. J

Şimdi e-kitap olarak Ursula K.Le Guin’inYerdeniz Serisinin üçüncü kitabı En Uzak Sahil’i, basılı olarak da Jose Saramago’nunKörlük’ü okuyorum.

Yazılarınızda betimleme yapmayı çok mu seviyorsunuz? Ben kitabı okurken, ( 1 günde okudum ) aksiyon filmi izler gibi görselimde tüm olan biteni izledim…

Okuduğum her kitabın beni içine almasını, her sahneyi yaşamayı ve olaylara karakterlerin gözüyle bakmayı isterim. Bunları yaşatan kitabın yazarı amacına ulaşmış ve kendi hayal dünyasını okurlarına açmayı başarmıştır diye düşünüyorum. Ben de bunu amaçlayarak yazdım. Başarabildiysem ne mutlu bana. Yazdığımız bir makale değilse, betimleme olmadan okurun kitabın (Roman) içine çekilmesi zor.

Son olarak bana aklınıza gelen, “okumalısınız” dediğiniz 3 kitap – yazar bilgisi paylaşabilir misiniz ?

John Verdon’un sadece Şeytanı Uyandırma kitabını okudum ve çok beğendim. Elimdekileri bitirebilirsem, bütün kitaplarını okuyacağım. Polisiye severler ve henüz okumayanlar için John Verdon tavsiye ederim.

Fantastik ve savaş severler için BrianMcClellan’ın barut büyücüsü üçlemesini tavsiye ederim. Farklı bir tadı var.

Gerilim aksiyon için Joseph Finder tavsiye ederim. Paranoya en bilindik romanı, okuduğum diğer romanlarını da beğendim ama henüz Yitik ve Moskova Kulübünü okumadım.

3 dediniz ama bir de çok eski olmasına rağmen yeni okuduğum John Williams‘ınStoner romanını söylemeden geçemeyeceğim. Bunu “jüri özel” olarak değerlendirebiliriz.

Teşekkür ederim.

*Aziz Şehitlerimizin isimlerini ihtiyaç sahibi okullarda Yaşayan Şehit Kütüphaneleri kurucusu olarak yaşatmaya çalışan, her daim Şehitlerimizin ailesi ile iletişimde olan, kendimi hep o şehidin kardeşi, ablası gibi hisseden bir insan olarak, böyle bir eseri bizlerle buluşturduğunuz için size minnettarım… Yazı yazmak bir yetenek, sizin gibi farkındalık yaratılacak çok konuya temas edip, kaleminin gücü ile sessizlerin sesli çığlığı olan kıymetli yazarlarımız var. Ve çoğu çok başarılı… Dilerim herkes 1 eser bile olsa toplumumuzun kanayan yaralarını sizin gibi enfes bir kurguyla kaleme alır.

Teşekkürler.

Şenay Erdem

2 oğluma anne olmanın yanı sıra, 13 yıldır yoğun bankacılık mesleğime devam ediyorum. İş ve aile hayatım devam ederken bir yandan da kurucusu olduğum @yasayansehitkutuphaneleri Gönüllü Topluluğuyla birlikte Aziz Şehitlerimizin isimlerini Türkiye’nin her köşesinde, ihtiyaç sahibi okullarda kütüphaneler kurarak yaşatıyoruz. Kendimi bildim bileli fantastik dünyamın en güzel dostları olan kitaplarım ise hep benimle... @senayinkitaplari sayfamda ise yazarlarla söyleşi yaparak, yazar/kitap tanıtımları yapmaktan büyük keyif alıyorum.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir