Sırların Gizeminde ve Ağırlığında: Onun Sırrı
Bir sırrı nereye kadar saklayabilirsiniz!
Bol ödüllü yazar Michael Robotham’dan bir gerilim romanı. Ama bu kitapta kanlı bıçaklı parçalanmış vücutlar yok, duygusal sözlerin, yaşanan trajik olayların, saklanan sırların birbir açığa çıkmasıyla psikolojik olarak geriliyorsunuz.
Yazar kitabını iki karakter kullanarak eş zamanlı olarak anlatmış. Birbirine paralel olarak ilerleyen bu iki kadının hikâyesi insanı öyle bir içine çekiyor ki iki kadından hangisine hak verip üzüleceğinizi bilemiyorsunuz.
Megan, mutlu olmak için tüm imkânlara sahip biri. Elit bir bölgede, futbol sunucusu yakışıklı kocasıyla, yakında doğacak olan bebeği ve iki çocuğuyla uzaktan bakanların imreneceği bir hayatı var.
Agatha, süpermarket çalışanı,çok uzakta bir donanmada çalışan ve hamileliğinden haberi olmayan sevgilisini umutsuzca bekleyen bekâr bir anne adayı, insanların fark etmediği silik bir tip. Agatha’nın en büyük arzusu Megan gibi bir çocuğu olması ve mutlu bir yuva kurmak.
Bir gün bu iki kadının yolları Agatha’nın çalıştığı markette kesişir ve tanışırlar. Tek ortak noktaları hamilelikleri ve birbirine yakın olan doğum tarihleri. Agatha artık Megan’ın güvenini kazandığını düşünmektedir, bebeği için ne kadar üzülse de diğer iki çocuğunun onu mutlu etmeye yeteceğini kendince biliyordur.
Agatha’ın düşüncelerin aksine Megan’ın hiç de öyle güzel bir hayatı yoktu. Kendine bile itiraf edemediği ve içini durmadan kemiren sırrı ile uykuları kaçmıştı. İnsan duygu değişimlerinde hatalara daha açık olabiliyor, sonunu düşünmeden yapılan hatalar geleceği kökten değiştirecek biçimde etkileyebiliyor. Megan da bunun farkındaydı, ama artık her şey için çok geçti. Ya sırrını korumaya çalışmak için yeni kılıflar bulacak ya da uzaktan mükemmel görünen hayatı bir son bulacaktı.
Agatha’nın sırları ise daha derinden çocukluğundan geliyordu. İkinci plana atılan bir çocuk oluşu, kardeşinin gözleri önünde geçirdiği kaza sonucu ona yüklenilen suç, daha 13 yaşındayken yaşadığı cinsel taciz, evden uzaklaştırılması, sırları ile birlikte çocukları için dizdiği taşlar ve mutlu bir aile için kurduğu plan içinanlattıklarını okurken benim gözümde kitabın mağduru oydu.
“Şans, cesurların yanındadır, derler. Peki ya çaresizlerin?”
Erkek bir yazardan kadınları, özellikle annelik duygularını böylesine içten yazmasına hayran kaldım. Gerilim bölümdeki heyecanı okurken tüyleriniz diken diken olmasından, vücudunuzun istemiz bir şekilde verdiği tepkilerden bile etkileniyorsunuz. Hepimizin uzaktan görünen mutlu hayatına ek, dağın görünmeyen iç taraflarındaki hayal kırıklıkları ile hayata tutunmaya çalışan bu kadınlar bizden biri. Kitabı okurken bir anne olarak daha fazla etkilenmiş olabilirim; ama yazar gerçekten de okuyucuya duyguları nasıl geçireceğini iyi biliyor. Kitaptaki her karakter değişiminde ortaya bir geçmiş, bu geçmişten gelen bir sır, bu sırrın hayatlarını nasıl etkilediklerine dair yaşamı sürdürme çabası vardı.
Okurken bir taraftan da kendinizi sorgularken buluyorsunuz. Ben olsam ne yapardım, böyle bir hata yapar mıydım, yapacaklarımı ya da yaptıklarımı bir sır olarak saklamak için neleri göze alırdım, söylediğim yalanların ortaya çıkmaması için ne kadar arkasında durabilirdim?
Psikolojik tahlillerin, olaylara farklı bakış açıların, mükemmel olmayan hayatların sırlarla mükemmelleştirme çabasının, insanî duygularımızın hayatımıza nasıl yön verdiğinin ve insanın kendini koruma içgüdüsü ile bitmeyecek sırlarının romanıydı.
“Bugün bizim değil belki ama yarın her zaman vardır.”
Onun Sırrı
Michael Robotham
Hep Kitap
Türkçesi: Mehmet Gürsel
545 Sayfa, 2017
0.5
5
4.5