Saklı Kitap – Sibel Eraslan
Tüm sistem üzerinize çöker, inandığını değerler uğruna yine de inatla mücadeleye devam edersiniz ama gün olur sizi bir tek “aşk” yıkar.
Aşk, hayatın içinde bilinmeze yol açan ama bilindiğine dair hakkında fütursuzca sözler edilen kelime. Aşk, sahip olunduğunda vazgeçilmek zorunda kalınan.
Bu kitap T’nin hikayesi. T gibi binlerce kızın. Aşkını, işini, ailesini, sağlığını, gençliğini ve doğduğu toprakları T. Damgası sebebiyle kaybedenlerin.
28.02.1997 Milli Güvenlik Kurulunca alınan ve etkilerini günümüze kadar sürdüren kararlar.
Türban, ‘tülbent’in Fransa’ya gidip oradan dilimize ‘türban’ olarak dönen, kadınların başlarını örtmede kullandıkları kumaş parçası. İslamiyet’te farz olan örtünme gereği birçok kadın bu örtüyü kullanmaktadır.
İşte bu örtü 28 Şubat’ta alınan kararlar gereği yasaklanmış olup kamu kuruluşları ve üniversitelerde takılmasına izin verilmemiştir. Birçok kadın ve genç kız, başörtüsünü çıkarmadığı için işinden çıkarılmış veya üniversiteden atılmıştır. Geri kalanlar ise ‘peruk’ takarak veya başını açarak geçici çözümlerle hayatlarını sürdürmeye çalışmışlardır.
Kitabımızda başörtüsü sebebiyle adına T. denen ve bu yüzden fişlenen genç bir kızın “ikna odasında” kendisi gibi olan arkadaşlarının isimlerini vermemek için verdiği mücadeleyi görüyoruz. Tek suçları T. olmak. Yani türbanlı.
T. kendini ve arkadaşlarını Ashab’ı Kehf’e benzetir. Ondan arkadaşlarının isimlerini yazmasını isterler. Yazar! Yemliha, Mekselina, Mislina, Mernuş, Debernuş, Şâzenuş, Kefeştatiyyuş…
Peki kimdi bu kızlar… Anlatırken onlara biz de o isimlerle seslenelim olur mu?
“Bak, görüyor musun? Kepçenin hemen beş ev uzağında, işte şurada Kutup yıldızıdurur, hemen şurada bak, gördün mü? Kutup yıldızı, yani ‘Polaris’ veya ‘Sitare-i Kutb’, tüm yürüyüşçülerin gözbebeğidir. Benimde . Kimbilir şu anda aynı yıldıza kaç kişi daha bakıyor, yolunu bulmak isteyen kaç seyyah, kaç gemi, kaç kervan…” diyen Astronomi öğrencisi Yemliha. Peki ne oldu ona? T. onu, en son nerede gördü?
“ Bazen gözünden yaş gelir insanın, mikroskoptaki kar tanesinin güzelliği karşısında hayran olursunuz… Biliyor musunuz çocuklar, hiçbir kar tanesi diğerinin aynısı değildir, tıpkı parmak izleriiz gibidir onlar… Su pireleri, karahindibaların tohumları, kum taneleri… Hiçbiri diğerinin kopyası değildir.. Düşünebiliyor musunuz? Her birini özenle yaratmış Rabbimiz… O, çok büyük jest sahibi, sanatkarların En Yüce’sidir çocuklar…” diyordu biyolog Mekselina. T., onu, en son nerede gördü?
Önce Fizik, sonra hukuk derken oradan oraya sürüklenen Mekselina “ Yasak beni burada da bulursa, Van’a kadar yolu var, haritadaki tüm üniversiteleri sırayla denerim Allah’ın izniyle, o da biterse Çin’e bile giderim, şu ilim dediklerini bulmak için” diyordu gülerek… Ya o neredeydi şimdi?
“Ruhlar dosyalara sığmaz” diyen Mernuş, “ Biz Müslüman’ız madem, sözümüz güzel olmalı, tıpkı özümüz gibi” diyerek yol gösteren hatun, T. ile en son nerede hasbihal ettiniz?
“Işık suda kırılır. Ağlayan göz, su perdesinin ardından görür dünyayı ve ışık… Işık göden girip kalbe yerleşendir. Mesafesi, kat ettiği yolu vardır ışığın… Kalpse ışığı nice engelden sonra misafir eder. Işığı severse de değiştirir kendince, sevmezse de değiştirir. Yani suç, ışığın güzel olmasında değildir, onu asıl güzel kılan gönüldür. Tabii bir de gönlün asıl sahibi vardır… Asıl bağlanmayı Allah’a hasredersek dünyevi bağlılıklarımız daha az kırar bizi” diyerek T.’nin kalbindeki ilk aşkı sezip ona öğüt veren Debernuş, sen hangi gönüldesin?
En çok memleketini ve öğretmenliği seven, tek hayali anaokulu açmak olan Şâzenuş, sen hayallerine kavuştun mu? T. ile en son nerede kucaklaştınız?
Ya başörtülü olmadığı halde sadece kızlara kollarını açtığı için kara listeye alınan Kefeştatiyyuş. Sen neredesin şimdi?
Eee hani, Kıtmir nerede değil mi? Bunca arkadaşına sadık olan Kıtmir değil de nedir?
T. yani Kıtmir, o sistemle mücadele ederken, aşkını, nişanlısını T. olduğu için kaybeder. Ne gariptir ki hep de yaralı aşkların hikâyesini barındırır Şehr-i Ankara. Sanki Tüm sevenler ayrılmak için Ankara’da buluşur. Kimbilir kaç aşkın hüsranına şahitlik etti bu şehrin sokakları. Ah Kıtmir, sen bir daha Ankara’ya geldin mi? Kurumuş mudur sen gelene kadar aşk için döktüğün yaşların?
Her satırında Aşk’ı anlatan Kıtmir, her şeye yenilmedin de bir tek aşka mı yenildin…
Saklı Kitap
Sibel Eraslan
Timaş Yayınları
192 sayfa, 2016
Dilek Özcan
Kitap Cafe
https://www.instagram.com/dilekin_guncesi/