Piruze – Şam’da Bir Türk Gelin

Sinan Akyüz’ün Piruze’yi gözyaşları içinde yazdığını biliyor muydunuz?

Piruze’nin gerçek hikayesini dinledikçe adeta canından can kopmuş yazarın. Röportajlarından da anlaşılıyor ki hikayenin travmasını hala üzerinden atamamış. Piruze’nin devamı olan ‘’Piruze ve Oğulları’’nı da helallik almak niyetiyle yazmış.

Piruze’nin gözüyle aslında bize Doğu ve Batı yaşantısının farklılıklarını gün yüzüne çıkartmak istemiş. Piruze’nin dışındaki bazı yan karakterleri de bizlere mesajlar verebilsin gayesiyle oluşturmuş. Hatta ilginçtir ki yazar eserini kaleme almadan önce Kur’an-ı Kerim’i, İncil’i, Tevrat’ı okumuş. İnsanlara farklı gözle bakmadan önce onları anlamaya çalışmayı amaçlamış. Ama değişmeyen gerçekleri de göz ardı edememiş. Ortadoğu’da geçerli olan şeriat kurallarından Piruze de bir nebze nasibini almış.

Hikâyenin konusundan kısaca bahsetmek gerekirse diplomat kızı Piruze’nin Arap bir gence âşık olmasıyla başlıyor masalsı hayat. Prenses gibi geçen aylardan sonra hamile kalan Piruze, Yakışıklı prensinin meyvesini taşımakla büyük gurur duymaktadır. Piruze ile gurur duyan kayınpederi onu hediyelerle kıymetlendirir. Piruze’nin eşi Wassim, doğumdan sonra hemen eve bir yardımcı alır ki prensesi yorulmasın sadece bebeğiyle ilgilensin.

Sevim teyzesi var Piruze’nin, anne babasından sonra en yakını. O da Şamlı biriyle evlenmiş. Piruze, ardındaki gerçeği bilmeden onda kendini görüyordur. Sevim teyzesi gizliden gizliye mesaj verircesine hayatının hiç de kolay olmayacağını söylemeye çalışsa da o dikkate almaz.

Piruzeİkinci çocuğuna hamile kalmasıyla da hayatının baharı şenlenir. Prensesliği zirvede yaşadığı günlerde, Piruze’nin kocası artık işlerini daha fazla bahane eder olur. Garibim Piruze aşk sarhoşluğuyla gözlerine mil çekilmişçesine göremez gerçekleri. Bir bilse aşkın yaşanması en zor şey olduğunu.

Nihayetinde kocasının gönlündeki yerinin giderek doldurulduğunu fark ediyor. Herkes gibi değil ki o, hemen itiraz ediyor. Yumruğunu masaya vuruyor güya; ama bilmediği bir şey işte o anlarda gün yüzüne çıkıyor. Kocası genlerinin şiddete eğilimini gün yüzüne çıkarıyor. Kaçmak istiyor Piruze. Ne yazık ki çok uzağa gidemiyor; gitmeye ne gücü yetiyor ne de cesareti. Hele ki bir anne için çocukları söz konusuysa kaçmak o kadar da kolay göze alınamıyor. Candan önce canan geliyor, işte o canan da insanın elini ayağını birbirine bağlayıp cesaretinin önünü kesiveriyor.
Piruze çocuklarıyla kaçmak için havaalanında uçağını beklerken, kocası onu yakalıyor. Kaçıyor Piruze, yediği dayakların müsebbibi olan adamdan kaçıyor. Kaçıyor Piruze, aşkın gözünü kör ettiği Şam’dan kaçarken, çocuklarını bırakmak zorunda kalıyor. Bir söz bırakıyor geride hatıra niyetine. ‘’Geleceğim. Geleceğim ve bir gün yine beraber olacağız çocuklarım. Annenizi unutmayın.’’

Eseri bitirdikten sonra aklımda oluşan tek soru:
“Peki, Piruze şimdi ne yapıyor?”
Piruze, yaşadıklarının etkisiyle olsa gerek, kitaplar yayınlandıktan sonra iç huzurunu bozmamak adına “Piruze ve Oğulları” kitabını okumamış.

PİRUZE-Şam’da Bir Türk Gelin
Sinan Akyüz
Alfa Yayınları
464 sayfa,2011

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir