Piraye’de Nazım Olmak

“Hep anlattınız, hep yazdınız, iftira ettiniz, kendinizce yargıladınız ama bana hiç sormadınız. Nazım’dan, eşinden, dostundan beni dinlediniz. Ben de Nazım olmak ne demek hiç anlamadınız. Şimdi sıra bende. Sessiz çığlıklarımın yankıları yüreklerinizi titretecek. Susmak yok artık. Haykırıyorum.

Seni hudutsuzca seviyorum Nazım…” diyor Piraye.

Nazan Arısoy’un kitabı Piraye’de Nazım Olmak. Bu sefer karşımızda kalemi Nazım kadar güçlü biri daha var, Piraye.

Piraye’nin Nazım’a yazdığı mektupları ve fotoğrafları yer alıyor kitabımızda. Yazarımız mektupların ardı sıra kendi yorumuna yer veriyor bazen de hayatları hakkında bilgi verici notlar ekliyor. Nazım’a bir de Piraye gözüyle bakıyoruz bu sefer. Nazım’ın karıcığım dediği ve çokça saygı duyduğu kadını Piraye’sine. Gerçekten de bir kadının hudutsuzca sevgisine, hayranlığına, saygısına şahit oluyorsunuz. Nazım’ın kadınlarını Münevver’i, Vera’yı bir de Piraye’den dinliyorsunuz. Hatta kızıyorsunuz Nazım’a ama Piraye bile kızmazken sadece Piraye’nin derdine ortak oluyorsunuz. Diyor ki Piraye:

Dünya üzerinde birkaç kalp ile doğması gereken ender insanlardan birisin sen adam. Sana bir kalp yetmez, yetmiyor bilirim. Bunca aşka aşıkken, tek bir kalbe onca insan sığmıyor.

Hal böyle olunca Nazım’a kızma hakkını da bulamıyorsunuz kendinizde. Piraye iki çocuğu varken tanışır Nazım ile ve o zaman yaşamının başladığını söyler. Hayatına girdiği kadınların hepsinde bir farklılık yarattığını ve aslında hayatına aldığı tüm kadınların da çok özel insanlar olduğunu biliyordur Piraye. Bu yüzden Nazım’a kızmaları bile hak verici nitelikte olmuştur hep. Ama çok da kırgındır aynı zamanda, bir mektubunda şöyle söylüyor Nazım’a

Senin en çirkin olduğunu düşündüğüm tek bir görüntü var gözümün önünde, o da Münevver’in gözlerindeki yüzün.

… Sen Piraye’den şiirler yazıp, Münevver’de bu dünyaya imza atmışsın meğer.

Piraye'de Nazım OlmakEvet kırgındır Piraye çünkü Nazım Münevver’den bir bebek beklemektedir.  Ne tuhaf adamdır ki Nazım, Münevver’den olan oğluna Piraye’nin oğlunun ismini verir: Memet.

Tabi bir yarası daha vardır Piraye’nin Vera. Vera’ da tıpkı kendi ve Münevver gibi evli ve bir çocuk annesi. Piraye Nazım’ın kadınları için kendi de dahi gönüllü esir olarak bahseder bu yüzden kadınlarına da kızmaz Nazım’ın çünkü Nazım hepsini hudutsuzca sevmiş ve hudutsuzca sevilmiştir. O kadar güzeldir ki Nazım tüm bu keşmekeşin ardındaki eksikliği hep kendinde aramış Piraye tam olarak yetemediğini düşünmüş Nazım’a. Ama daha sonra Nazım’ın aşka âşık olan bir adam olmasıyla yavaş yavaş Nazım’dan değil de kendinden vazgeçmiş Piraye çünkü vazgeçemediği tek kişisi olmuş deniz gözlü Nazım’ı.

Tüm yaşamına tüm düşüncelerine saygı duymuş koca bir çınar gibi Piraye, sözünün erinde bir kadın “delikanlım” diye severmiş Nazım Piraye’yi çünkü delikanlı olmak cinsiyete değil meziyete dayalı bir durumdu. En çok canını yakan ise Piraye’nin Nazım’ın yokluğu olmuş çünkü bir başka kadının ya da kadınların yanında olsa da bu dünyada bir Nazım’ın olduğu ve onun nefes aldığını bilmek yaşamasına yeterdi Piraye’nin. Ama Nazım öldüğünde asıl o zaman yaralanır Piraye.

Yaşamlarına, acılarına bir de Piraye gözünden bakın çünkü Piraye olmadan Nazım da eksik kalacak. Nazım güzelse sebebi biraz da Piraye değil mi?

Piraye’de Nazım Olmak
Nazan Arısoy
Gece Kitaplığı
195 sayfa, 2017

Tuğba Ayar

"Okumak iptiladır, müptelalara selam olsun."

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir