Pavese’in Günlüğü
Bir yazarın günlüğünü niçin okuruz? Kitaplarını aydınlattığı için mi? Yazarı kendi ağzından dinleriz; yapıtlarında taktığı benlik maskelerinin ardındaki ‘ben’le tanışırız. Pavese’in romanlarının çoğu birinci tekil şahısla anlatılmıştır. Yine de Kayıp Zamanın İzinde’yi anlatan Marcel ne kadar Proust, Dava ve Şato’yu anlatan K. ne kadar Kafka ise, Pavese’in romanlarındaki ‘ben’ de o kadar Pavese’dir. Bize yetmez bu!
Pavese’i tanımak
Kırsal alanlar ve yıllar sonra doğduğu topraklara dönmekten birçok eserinde bahseden Pavese (1908-1950), İtalya’nın Turin şehrinin bir köyünde doğmuştur. Köyde büyümek Pavese’in yazın hayatını doğrudan etkilemiştir. Torino Üniversite’sinde İngiliz Edebiyatı bölümüne kayıt olan Pavese, o dönemde Moby Dick’in yazarı Herman Melville (Sonraları en sevdiği romanı İngilizce aslından cevirerek İtalyancaya kendisi kazandıracaktır.), Hemingway, Faulkner gibi yazarları okuyup etkilenmiştir.
Sol yayınlarıyla tanınacak olan Eiunaudi Yayınevinde çalışması nedeniyle tutuklanan ve hayatının bir dönemini Roma’da hapishanede geçiren Pavese, ilk romanını burada yazmaya başlar. Hapisten çıktığında Torino’ya dönen ancak sevdiği kadın T’nin evlenmiş olduğunu öğrenen Pavese, büyük bir bunalıma girer. Bu günlerde günlüğüne şu notu düşmüştür. “Hapse girmek bir şey değil, oradan dışarı çıkmak asıl korkunç olan”(25 Aralık 1937)
Pavese “kadın düşmanı” olarak anılmasına neden olacak ifadelerini ve düşüncelerini bu dönemde günlüğüne ve romanlarına yansıtmaya başlamıştır.
1941 yılında Euinaudi Yayınları tarafından yayımlanan ilk romanı Paesi Tuoi (Senin Köylerin) İtalyan yeni-gerçekçiliğin öncüleri arasında sayılmaktadır. En politik romanı olan Tepedeki Ev ise, “Savaş bir gün biterse kendimize şunu sormalıyız: Peki ya ölüleri ne yapacağız? Neden öldüler?” sorusunu sorar.
En güçlü metinlerinden biri kabul edilen “Leuko ile Söyleşiler” 1947’de yayımlanmıştır. Pavese bu denemelerinde yaşam, ölüm, aşk gibi insanın varoluşunun temel sorunlarını mitoloji kahramanlarını karşı karşıya getirerek, onların diyologları aracılığı ile anlatır.
“Yalnız Kadınlar Arasında” romanı (1950) ile İtalya’nın en önemli edebiyat ödüllerinden Strega Ödülü’ne layık görülmüştür.
Pavese’in romanlarının biçemi düz, kuru ve duygusuzdur. Konu çoğu zaman vahşet de olsa, romanlarındaki soğukkanlılık dikkat çekicidir. Bunun nedeni asıl konunun vahşet dolu bir olaydan çok (Yalnız Kadınlar Arasında’daki intihar, Tepedeki Ev’deki savaş) anlatıcının dikkatli öznelliğinde yatıyor olmasıdır. Bir Pavese kahramanının tipik çabası, akıcılığa erebilmektir, tipik sorunuysa iletişim kopukluğudur. Vicdanın içine düştüğü bunalımlar ve bu bunalımlara karşı direnme anlatılır.
Kişilerin birbirlerinden kopuk ilişkilerini bir ölçüde ödünlemek istercesine Pavese, onları bulundukları yer ile derin bir ilişki içine sokar. (Torino’nun kent görüntüsü ya da doğup çocukluğunu geçirdiği Piemonte bölgesi)
Calvino, Pavese’in “Ay ve Şenlik Ateşleri” üzerine yazdığı yazısında şunları söyler: “Pavese’in romanları gizli bir tema çevresinde, söylemek istediği asıl şey olan ve ancak susarak söyleyebildiği söylenmemiş bir şey çevresinde döner.”
Günlükler
Pavese 27 Ağustos 1950’de, Torino tren garının karşısındaki Carlo Felice Meydanı’na bakan Roma Oteli’nin bir odasında bütün özel kâğıtlarını yok edip, uyku hapı alarak intihar eder.
Yatağının başucunda baş sayfası açık bir şekilde duran “Leuko ile Söyleşiler” kitabı bulunur ve açık olan sayfada şu not yazılıdır: “Herkesi bağışlıyorum ve herkesten sadece bağışlanmayı diliyorum. Tamam mı? Çok fazla dedikodu yapmayın.”
Pavese’nin günlükleri 1952 yılında yayınlanmıştır. İtalyan yayımcısının notuna göre; Pavese’nin günlüğü, yazarın ölümünden sonra, üzerinde kırmızı ve mavi kurşun kalemle ‘1935-50, Ce. Pavese’nin Yaşama Uğraşı’ yazılı, rengi solmuş yeşil bir dosyanın içindeki kağıtlar arasında bulunmuştur. Günlükteki notlar 6 Ekim 1935 tarihinde başlayıp intiharının dokuz gün öncesinde, 18 Ağustos 1950 tarihinde sona ermektedir.
Günlüklerde şu düşünce dikkate değerdir: “Edebiyat, yaşamın saldırılarına karşı bir savunmadır.” Pavese çektiği acıları sanata dönüştürmüştür. Günlüklerde Pavese’in üzerinde durduğu iki temel konu vardır: Biri intihar teması, diğeri aşk hayatındaki başarısızlıktır. Bu iki tema aslında birbirine sıkı sıkıya bağlıdır : “Kadınları düşünmemek mümkündür, tıpkı ölümü düşünmemek gibi.”
Pavese çeşitli zamanlarda günlüğüne intihar ile ilgili notlar düşmüştür:
“Yalnızlık acı çekmektir; sevişmek acı çekmek, malını mülkünü çoğaltmak ya da yığınlara karışmak acı çekmek; bütün bunlara son verir ölüm.” (19 Ocak 1938)
“Kendini öldürme konusunda haklı bir gerekçesi olmayan kimse yoktur.” (23 Mart 1938)
“Bir insan kendini kurtaramıyorsa onu hiç kimse kurtaramaz.” (1 Kasım 1939)
“1948-1949′daki mutluluğumun hesabı görüldü. Bu soylu mutluluğun gerisinde şu vardı: Güçsüzlüğüm ve hiçbir şeye bağlanmayışım. Şimdi, kendime göre, girdabın içine girdim; güçsüzlüğümü seyrediyor, onu iliklerimde hissediyorum, beni ezen siyasal sorumluluğu yüklenemiyorum. Bunun tek çözümü var: intihar.” (27 Mayıs 1950)
Tezer Özlü’nün Pavese’le Yolculuğu
Pavese, kendinden sonra gelen yazarları oldukça etkilemiştir. Bizde de Tezer Özlü’nün, Türk edebiyatının gamlı prensesi, “Yaşamın Ucuna Yolculuk” kitabında çıktığı yolculuğa eşlik eder Pavese. İki yazar yaşamın anlamını beraber ararlar adeta. Tezer Özlü, Pavese’in doğduğu köye gider, yaşadığı kentin sokaklarında gezip dostlarını ve ailesini ziyaret eder. Pavese’i daha iyi tanımak, onu anlamak için… Hatta Pavese’in intihar ettiği Roma otelinde onun kaldığı odada konaklar bir gece. Kitap boyunca Pavese’in izini sürer gamlı prenses. Pavese’den müthiş alıntılar vardır kitapta:
“Öykü ve şiir yaratmak için doğmuş olanlar, aşık olmakla yetinmezler, çünkü aşkın sanatsal bir yapıtı oluşturacak entelektüel örgüsü yoktur.”
Kaynakça
Yaşama Uğraşı – Günlükler 1935-1950
Cesare Pavese
Can Yayınları
Türkçesi: Cevat Çapan
416 Sayfa, 2016
Sanatçı: Örnek Bir Çilekeş
Susan Sontag
Metis Yayınları
Türkçesi: Müge G.Sökmen, Yurdanur Salman
145 Sayfa, 2013
Klasikleri Niçin Okumalı?
Italo Calvino
Yapı Kredi Yayınları
Türkçesi: Kemal Atakay
292 Sayfa, 2008
Yaşamın Ucuna Yolculuk
Tezer Özlü
Yapı Kredi Yayınları
4.5
5
4
Her yönüyle Pavese yi çok güzel anlatmışsın, ilgimi çekti okumaya başlayayım…
BEN DE
Teşekkürler, keyifli okumalar…
3.5
Tepedeki Ev kitabını uzun yıllar önce okumuştum ama yazar hakkında bu kadar derin bilgiye sahip değildim. Dikkatimi çeken ise en iyi sanatçıların, bilim adamlarının (birkaçı dışında) çok genç yaşta ölmeleri. Pavese de 42 yaşında ölmüş. Diğer kitaplarını da bulup okuyacağım, teşekkürler.
Ben teşekkür ederim. Keyifli okumalar.
3
1.5
Aşk kadın ve savaş bir başlangıcın sonu, başladığın yolda bitmeyeceğini bilerek yol almak bu üçgenin içinde bir döngü kurmaktır. Toprağın suya muhtaç olduğu gibi muhtaç olmak ama herşey de olduğu gibi fazlasının zarar vermesi kaçınılmaz sanırım. İnsan umutla başlar hüzünle bitirir yaşamı sanırım bazen istediğin o kadar büyür ki seni boğar küçük şeylerle mutlu olmak lazım hayatta ve asla bağlanmamak lazım.
0.5
Her yönüyle Paves üzerine güzel bir yazı olmuş.
Teşekkürler, keyifli okumalar…