Ortaçağ Ne Değildir?
Umberto ECO Ortaçağ adlı tarih kitabına 395 (Theodosius’un ölümü ve imparatorluk birliğinin sonu) ile başlar ve kitabın en sonunda 1489(De Prez papalık şapelinin hizmetine girer) tarihi ile biten kavramsal haritalarla bitirir. Bu süreçte Ortaçağa dair tüm konuları tarih, felsefe, bilim ve teknik, görsel sanatlar, edebiyat ve tiyatro, müzik gibi konularla sınıflandırır ve her birine ayrı bir başlık açarak detaylandırır. Ancak bu konuları işlerken size Ortaçağ’ın hiç de hepimiz de oluşturulduğu gibi basit bir şekilde “karanlık çağ” olarak geçiştirilemeyeceğini gösterir. İşte giriş kısmında bahsettiği gibi Ortaçağ ne değildir?
1. Ortaçağ bir yüzyıl değildir.
Ortaçağ 1016 yıllık bir sürece tekabül etmektedir ve aslında tarihsel sürecine baktığımızda birikimleriyle hiç de azımsanmayacak ve karanlık çağ olarak geçiştirilemeyecek bir dönemdir.
2. Ortaçağ sadece Avrupa uygarlığına özgü bir dönem değildir.
Aynı yüzyıl içerisinde çok büyük bir Arap uygarlığının gelişimi ve Avrupa’da canlı bir Yahudi kültürünün gelişiminden de bahsedebiliriz.
3. Ortaçağ yüzyılları karanlık çağlar değildir.
Eco 1000 yılından önceki yılların oldukça karanlık olduğundan ve yokluk, açlık yılları olduğundan şüphe etmez. Ancak 1000 yılından sonra gerçekleşen teknik yenilikleri “ilk endüstri devrimi” olarak adlandırır.
4. Ortaçağın hayata bakışı sadece iç karartıcı bir bakış değildi.
Burada Umbert Eco şu açıklamayı yapmaktadır
“Ortaçağ insanlarının karanlık mekanlarda, ormanlarda, şato salonlarında, sadece şömine ışığıyla aydınlanan küçük odalarda yaşadığına şüphe yoktur. Ancak bir uygarlık hakkında hüküm verirken sadece ne olduğuna değil, ne şekilde temsil edildiğine de bakılmalıdır.”
Burada aslında Ortaçağ döneminde insanların ışığa karşı bakışının mistik bir değer olarak incelenmesi gerektiğinden bahsetmekte ve güzellik anlayışının şıkla ve renkle ilişkisini göstermek istemektedir.
5. Ortaçağ Disneyland’daki gibi kuleli şatoların çağı değildir.
6. Ortaçağ antikçağın bilimini reddetmedi.
7. Ortaçağ kimsenin kendi köyünün dışına çıkmayı cesaret edemediği bir dönem değildi.
Eco bu dönemde özellikle Marco Polo gibi düşünürlerin seyahatlerinden, denizcilerden ve kutsal yerlere yapılan hac ziyaretlerinden bahsetmektedir.
8. Ortaçağ sadece mistiklerin ve katılık yanlılarının dönemi değildi.
9. Ortaçağ daima kadın düşmanı değildi.
Kadın düşmanlığına dair nefretin hatta kendilerini bile hadım ettiren Kilise Babalarının söylemleri Ortaçağa ait bu algının temelini oluşturmaktadır. Ancak Ortaçağ bir bakıma kadının yüceltildiği de bir dönemdir. Dante’nin Beatrice’yi ilahileştirmesini de buna örnek gösterilebilir.
10. Ortaçağ insanların yakıldığı ateşlerle aydınlanan tek çağ olmamıştır.
11. Ortaçağ sadece ortodoksluğun egemen olduğu bir dönem olmamıştır.
Umberto Eco aslında Ortaçağ ne değildir kısmında bahsettiği dönemsel açıklamalar Ortaçağa farklı bir bakış açısıyla bakmamızı sağlıyor. Oldukça uzun bir araştırma kitabı olan Ortaçağ daha sonra Ortaçağdan bize kalanlar, Ortaçağ hangi açılardan zamanımızdan farklıydı gibi muhteşem analizleriyle başlangıçtan itibaren kendisini okutturan ve kitaplığınızın başköşesini hak eden bir kitap.