Operadaki Hayalet
En sevdiğim müzikal olan Operadaki Hayaleti yıllar önce Collins Classics baskısı ile okumuştum. Bir de türkçe olarak okumaya karar vererek İthaki baskısı ile alıp okudum. Müzikalinden oldukça farklı olan kitap en az müzikali kadar etkileyici. Yazar Gaston Leroux eseri gerçeklerden esinlenerek yazdığını şu sözleri ile belirtiyor: “Ben onu tanıdım, gerçekti ama bir hayalet gibi yaşıyordu.” Paristeki opera binasında gerçekleşen tuhaf olaylardan Operanın Hayaleti sorumlu tutulmaktadır. Hayaleti gördüğünü söyleyen kişilerde yok değildir ancak hepsi Operanın Hayaletini farklı şekilde betimlemektedir.
Olayların başkahramanlarından Christine Daaé ise babasının ölümünden sonra vasisi ile yaşamaya başlayan bir dansçı. Küçüklüğünden beri babasının da etkisi ile müziğe aşık olarak yetişmiş. Babası müzik meleğinin onu koruduğunu, her zaman onun yanında olacağını söyler küçük Christine’e. Bir gün duyduğu ona şarkı söylemeyi öğreteceğini, kendisini geliştirmesini sağlayacağını söyleyen esrarengiz sesi müzik meleğine yorar bu yüzden Christine. İlk sahne alışını da müzik meleği ayarlar diyebiliriz. O ilk performansı ile büyük beğeni toplayan Christine verdiği derslerden dolayı müzik meleğine büyük minnet duyar. Ancak müzik meleğine başkaları çoktan farklı bir isim vermiştir. Operanın Hayaleti…
Christine’e çocukluklarından beri aşık olan Raoul ise Chagny vikontudur ve bu statüsü yüzünden evlilikleri imkansız görülmektedir. Ancak Christine’in tek hayranı kendisi değildir. Christine’in Müzik Meleği, korkulan Operanın Hayaleti, kendini tanıttığı isim ile Eric de Christine’e gönlünü kaptırmıştır.
Bu aşk üçgeni, Opera Hayaletinin yöneticiler ile olan ilişkileri ve opera binasında gerçekleşen esrarengiz olayların hepsini bu etkileyici eserde bulabilirsiniz. Kitabı okuduktan sonra müzikali ya da 2004 yapımı filmleştirilmiş versiyonunu Gerard Butler ve Emmy Rossum’un oyunculukları ile izlemenizi tavsiye ederim. Zira Andrew Lloyd Weber imzası taşıyan müzikler bir harika.
Ünlü ‘Operadaki Hayalet’ şarkısından türkçeleştirilmiş bir kısım ile yorumuma son veriyorum:
‘Uykularımda bana şarkılar söyledi, rüyalarıma geldi
O ses, beni çağıran ve adımı söyleyen
yoksa yine bi rüya mı, şimdi bulduğum şey
Operadaki hayalet, orada
zihnimin içinde.’
Tanıtım Bülteninden:
Gözyaşlarının tek bir damlasını bile kaçırmamak için çıkardım maskemi… ve kaçmadı benden! Ölmedi de! Hayattaydı, başımda benimle birlikte ağlamaktaydı. Beraber ağladık! Şu dünyanın sunabileceği tüm mutluluğu tattım ben!
Operadaki Hayalet
Gaston Leroux
İthaki Yayınları
296 sayfa, 2015