Önce Söz Vardı…
Dilinin zorluğu ile olduğu kadar kelimelerinin güzelliği ile tanıdığımız bir yazar olan José Saramago’nun İsa’nın hayatını anlattığı ve sonrasında kilise tarafından aforoz edilip ülkesinden kaçmak zorunda kaldığı kitabı ‘İsa’ya Göre Incil’, İsa’yı hem tanrının oğlu hem de insan olarak sunuyor okuyucuya.
İsa’nın doğumu öncesinde Meryem ve Yusuf’un evlerinde başlıyoruz İsa peygamberin öyküsüne. Olaylar o dönemin hükümdarının gördüğü bir rüyada Beytüllahim’de doğan bir çocuğun onun tahtını alacak olması oluyor ve o bölgede doğan tüm çocukların öldürülmesini emrediyor. İsa’nın babası Yusuf bu haberi duyuyor ancak tüm çocukları kurtarmak yerine sadece kendi oğlu İsa’yı kurtarıyor. Bunun günahı ise İsa’ya kalıyor ve kitap boyunca bundan duyduğu üzüntüyü de görüyoruz. Çocukluğu ve gençliği ile İsa’yı daha yakından tanırken; tanrı’nın oğlu yerine bizim gibi yanlışlar yapan, acı çeken, isyan eden, evden kaçan bir insan görüyoruz. İlerleyen sayfalarda çoban kılığında gelen şeytan ile yaşadığı yılları, Tanrı ile konuşmalarını, mucizelerini, omuzlarındaki ağır yükü
okuduğumuz kitapta ayrıca Mecdelli Meryem ile olan ilişkileri ve birçok filme konu olmuş kutsal kase ile ilgili de bilgi alıyoruz.
Bildiğimiz şekilde havarilerden Yahuda’nın ihaneti ve İsa’nın çarmıha gerilişi ile son buluyor kitap. İncil’de ki tarihi sırayı takip eden ‘İsa’ya Göre İncil’ Saramago’nun cesaretini gösteriyor. Hristiyanlıkta tabu olarak kabul görmüş böyle bir konuyu derinlemesine yazmayı tanımlayan en iyi kelime ‘cesaret’ bence.
Kabul görmüş 4 incilde -Luka, Matta, Yuhanna ve Markos- Isa’nın mucizeleri uzun uzun anlatılmış olsa da Hıristiyan inancı gereği insandan çok tanrının oğlu olarak gösterilen İsa peygamberin insan yönü ile tanıştığımız kitabı biraz tarihi biraz kurgu okumak isteyen tüm okuyuculara tavsiye ederim. Üzerine derin derin düşünülüp konuşulabilecek bir eser ‘İsa’ya Göre İncil’. Ancak yazarın okunması zor dili ve imlasını göz önünde bulundurmanızı da tavsiye ederim.
Alıntılar:
“Hepimiz aynı hamurdan yoğrulmuşuz; et, kemik, kan, deri ve ilik, gözyaşı ve terden ibaretiz, yine de bazılarımız korkak oluyor, bazılarımız kahraman, bazılarımız sakin oluyor, bazılarımız saldırgan.”
“Benim sunduğum iyilik senin sunduğun kötülük olmadan var olamaz, eğer sen bitersen, ben de biterim, şeytan şeytan olmadıkça, Tanrı da Tanrı olamaz.”
“Düşünce gölge gibidir, kendi başına iyi yahut kötü değildir, iyi mi kötü mü olduğunu yapıp ettiklerin belirler.”
“Çünkü iyiyle kötü kendi başlarına var olamazlar, iyi kötünün, kötü de iyinin yokluğudur.”
“İnsanoğlu her şeye, doğru ya da yanlış bir açıklama bulmaya hevesli olduğundan, gerçeklerden yola çıkıp sonra adım adım gerçeklerden uzaklaşacak, masallar ve efsaneler uyduracak, sonunda hayallere teslim olacak.”
“Dünden, bugünden, yarından konuşmak hep aynı hayale başka isimler uydurmaktır.”
“Zaman karış karış ölçüsü alınabilecek bir sicim değildir, dalgalanan katmanlı bir yüzeydir ve ancak anılar aracılığıyla içine girilebilir.”
Tanıtım Bülteninden:
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi José Saramago, tartışmalara yol açan romanı İsa’ya Göre İncil’de İsa’nın yaşamını ve Hıristiyanlığın hikâyesini kutsal kitaplardaki kronolojiye sadık kalarak, ancak farklı bir bakış açısıyla anlatıyor. Anne rahmine düşmesinden başlayarak bir çocuk, bir genç olarak zayıflıklarını, öfkelerini, heyecanlarını, kararsızlıklarını ve Mecdelli Meryem’le olan aşk ilişkisini romanına yansıtırken İsa’yı, Tanrı’nın oğlu ve bir peygamberden ziyade insan olarak gösteriyor. İsa’nın ve Tanrı’nın üzerindeki kutsallık örtüsünü kaldırıyor ve böylelikle soru sormanın, sorgulamanın önünü açıyor. Din ve inanç adına yapılan şiddet dolu eylemlerle karanlık bir mesel; şaşırtıcı zenginlikleriyle ve derinlikleriyle dünyevi bir İncil olan bu roman, Saramago’nun ülkesini terk etmesine yol açmıştı.
“Orijinal, vahşi ve çok güzel bir kitap.” -John Butt, Times Literary Supplement-
“Yazarın en iyi kitabı… Saramago’nun romanı, insanlığın ıstırabına karşı yoğun bir şefkatle dolu, olağanüstü, dokunaklı, inanışlara ters düşen bir anlatı.” -James Wood, New Republic –
“Vahşi bir zekâyla, yumuşak bir tutkuyla ve şiirsellikle aydınlatılmış.” -Los Angeles ,Times Book Review-
5