Neden her şeyi iyi yapmak zorunda olasınız?
Neden her şeyi iyi yapmak zorunda olasınız? Size kim not veriyor? Winston Churchill’in mükemmeliyetçilik hakkındaki ünlü sözü, sürekli başarı için çabalamanın ne kadar paralize edici olduğunu gösteriyor:
“Mükemmellik dışında hiçbir şey işe yaramaz.” sözü, P A R A L İ Z olarak da okunabilir.
Mükemmeliyetçi en-iyisini-yap yaklaşımıyla kendinizi paralize edebilirsiniz. Belki gerçekten yapabileceğinizin en iyisini yapmak istediğiniz bazı alanlar olabilir, ama en iyiyi yapma zorunluluğu olan aktivitelerin ezici çoğunluğunda bu anlayış sizi engeller. Mükemmeliyetçiliğin sizi kenar çizgisinde tutup zevkli olabilecek aktivitelerden alıkoymasına izin vermeyin. “En iyiyi yap” yerine sadece “Yap”, çok daha sağlıklı bir düşünce tarzıdır.
Mükemmellik, paralize olmak demektir. Mükemmel standartlarınız varsa hiçbir yeniliği denemez ve pek bir şey yapamazsınız, çünkü “mükemmel”, insanoğluna uygun bir kavram değildir. Tanrı mükemmel olabilir, ama bir insan olarak sizin, davranışlarınıza ve kendinize böylesine akıl dışı standartlar koymanız gerekmez.
Çocuklarınız varsa, en iyiyi yapmaları gerektiğinde ısrar ederek paraliz ve kırgınlık tohumları ekmeyin. Bunun yerine, onlarla en sevdikleri konular hakkında konuşun ve bu alanlarda çaba göstermeleri için cesaretlendirin. Ama diğer aktivitelerde, yapmak başarmaktan çok daha önemlidir. Onlara, kenarda oturup “Yapamıyorum.” demek yerine sahaya girip voleybol oynamaları gerektiğini anlatın. Kaymak, şarkı söylemek, resim çizmek, dans etmek gibi konulara ilgi duyuyorlarsa onları teşvik edin. Sırf başaramama olasılıkları olduğu için bir işten sakınmamaları gerektiğini öğretin. Kimseye rekabetçi olması veya iyi iş yapması gerektiği öğretilmemelidir. Bunun yerine, bireyin önemli gördüğü aktiviteler konusunda ona özgüven, gurur ve keyif almak anlatılmalıdır.
Kendi değerini başarısızlıklarıyla eşitlemek gibi çirkin bir mesaj, çocuklara kolayca öğretilebilir. Bunun sonucunda çocuk, mükemmele ulaşamadığı aktivitelerden kaçınmaya başlar. Bundan daha tehlikelisi ise, kendini reddetmenin getirdiği öz güven eksikliği, onay arama ve suçluluk gibi tüm hatalı alan tavırlarını geliştirme olasılığıdır. Değerinizi ölçmek için başarı ve başarısızlıklarınızı kullanırsanız, değersizlik duygularına mahkûm olursunuz. Thomas Edison’u düşünün. Herhangi bir görevdeki başarısızlığını özgüvenini belirlemek için kullansaydı, başarısızlıkla sonuçlanan ilk denemesinden sonra pes eder, hiçbir işe yaramayan bir adam olduğunu ilan eder ve dünyayı aydınlatma çabalarına bir son verirdi. Başarısızlık ancak öğretici olursa çalışma ve araştırmayı körükleyebilir. Yeni buluşlara giden yolu gösterdiğinde ise başarı olarak bile değerlendirilebilir.
Kenneth Boulding’in dediği gibi:
Son günlerde bazı eski deyimleri değiştirmekle uğraşıyorum; bunlardan biri; “Hiçbir şey başarı kadar başarısız olamaz.”, çünkü ondan hiçbir şey öğrenemezsiniz. Başarı yalnızca ön yargılarınızı doğrular. Bir düşünün. Başarısız olmadan hiçbir şey öğrenemeyiz, ama yine de onu tek kabul edilebilir standart olarak kutsarız.
Başarısızlığın getirdiği tüm deneyimlerden kaçınırız. Ve başarısızlıktan korkmak; hem bilinmeyenden, hem de en iyiyi yapmadığınız için onaylanmamaktan korkmak demektir.
Hatalı Alanlarınız
Dr. Wayne W. Dyer
Profil Kitap
Türkçesi: T. Nizamettin Bilgiç
2014, 272 sayfa