Masal Terapi – Değerli Taş

Masal Terapi
Judith Malika Liberman

Rastgele bir sayfa açtım ve okudum. Şimdi de masalı sizlerle paylaşacağım. Bugünkü masalımız biraz kısa. Okuyup bitirince bir an tamamlanmamış bir anlatı olduğunu düşünebilirsiniz kendinize iki, üç saniye zaman verin ve masalın size gösterdiği yolu izleyin 🙂 Şimdiden keyifli okumalar…

“Değerli Taş

Ling, küçük yaşlardan beri hep mücevherci olmak istiyormuş. Ne zaman bir mücevher dükkanına girse incelikli işlemeler başını döndürüyor, taşların parlaklığı onu büyülüyor, renkler kendinden geçiriyormuş. Kendisini bir masada oturmuş, müşterilerinin getirdiği taşları bir uzman gibi incelerken ve bilgili bir şekilde taşlara değer biçerken hayal edebiliyormuş. “Bu taş” diyecekmiş, “Bir kuruş bile etmez. Kesimi güzel ama taşın çakıldan farkı yok!” Taşı getiren kişinin hayal kırıklığına uğramış suratını bile adeta görür gibiymiş. Birilerinin değerli taşlarına çakıl taşı demek ha! Ama kimse onunla tartışmaya cesaret bile edemeyecekmiş; herkes ününü öyle çok duymuş olacakmış ki ikinci bir görüş almaya gerek duymayacaklarmış.

Böylece bir ustaya çıraklık etme zamanı geldiğinde hiç tereddüt etmeden babasına onu şehirdeki en iyi mücevherciye, söz konusu taşlar olduğunda bütün bölgede sözü kanun sayılan yaşlı bir adam olan Yu Usta’ya götürmesini söylemiş. Yu Usta yeni çırağına şöyle bakmış.

“Duyduğuma göre taşları öğrenmek istiyorsun” demiş.

“Evet, taşlarla ilgili her şeyi öğrenmek istiyorum. Onları senin kadar iyi tanımak istiyorum.”

“Tamam öyleyse. Al sana bir yeşim parçası. Onu bir yıl avucunda tut ve sonra beni görmeye gel.”

Ling biraz şaşırmış. Birkaç ay geçmeden artık tezgahın arkasında duracağını ve bütün taşları tanıyor olacağını düşünüyormuş. Sadece bir yeşim mi? Bütün bir yıl. Ve ona verilen görev taşı şekillendirmek bile değilmiş; sadece avucunda tutmakmış. Hiç de beklediği gibi heyecanlı değilmiş verilen iş ama bunun bir sınama olabileceğini düşünmüş. Bu yüzden hayal kırıklığını gizleyip ustanın emirlerine uymaya karar vermiş ve taşı bir yıl boyunca avucunda sımsıkı tutmuş, parmaklarıyla hissetmiş ve uyurken bile elinden bırakmamış.

Bir yıl sonra Yu Usta’nın karşısına çıkmış ve taşı geri vermiş.

“Şimdi ne yapayım?”

Usta ona sadece başka bir taş vermiş ve bunu da bir yıl boyunca avucunda tutmasını söylemiş.

Ling daha fazla dayanamamış.

“Ne zamana kadar vaktimi çakıl taşları tutarak harcayacağım, ne zaman sanatını gerçekten öğretmeye başlayacaksın?” diye sormuş.

Konuşurken bir yandan parmaklarıyla avucundaki yeni taşı hissediyormuş ve kendiliğinden fark etmiş: “Hımm, bu yeşim değil.” ”

Mesaj: Bir şeyi düşünsel olarak anlamakla bedeninin gerçekten onu bilmesi, onun bir parçan olmasına izin vermen arasında fark vardır. İçselleştirerek öğrenmek, bütün varlığıyla öğrenmektir. Hayatına nasıl daha fazla derinlik katabileceğini hiç düşündün mü?

Doğan Novus
288 sayfa

Gamze Taşın
Kitap Cafe
https://www.instagram.com/aylak_kiz/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir