Lancelot

Kitabın arka kapağında, baş karakterin avukat olduğunu ve kendisini akıl hastanesine kapatılmış bulduğunda düşünmeye ve onu oraya getiren yolculuğu hatırlamaya başladığını okuduğumda, tam da bu noktada okuduklarımdan etkilenip kitabı hiç düşünmeden aldım ve okumaya başladım . Ancak benim için zorlu bir deneyim olduğunu ama yine de yarım bırakmayarak sonunu getirdiğimi söyleyebilirim.

Kitapla ilgili yaptığım araştırmalarda Amerikalıların kitabı çok sevdiğini ve yazarın National Book Award ‘ da dahil olmak üzere birçok ödül almış olduğunu, kitabın ironi ve mizahi bir dille yazıldığını ve çok beğenildiğini ama konusu itibari ile de iç karartıcı olduğu görüşlerine rastladım.

Ancak maalesef benim için böyle bir deneyim olmadı. Gerek kitabın 1960’larda yazılmış olması nedeniyle gerek yazım şekli ve çeviri nedeniyle aynı hislerde değilim. Şöyle ki, dipnotları çok yetersiz bulduğum gibi, örneğin metinde geçen Amerikan film karakteri üzerinden anlatılan bir olayda, film hakkında hiç bir bilgim olmadığından ve yeterli dipnot açıklamaları da bulunmadığından mevcut paragrafı anlamam ve o filmden kaynaklı yazarın duygu ve düşüncelerini hissedebilmem mümkün olmadı. Benzer şekilde yine, yaşadıkları evin gaz sistemi ile alakalı yaptığı işlerde geçen ve yabancı isimleri ile belirtilmiş bir sürü alet ismi sahneleri anlamama engel oldu. Dolayısıyla birçok bölümde kitaptan koptum. Aynı nedenlerle karakterleri de tanımlamam zor oldu. Hakeza kitap bittiğinde karakterler hakkında düşündüğümde de, gözümün önünde canlanmadıklarını görüyorum.

Konusuna dönecek olursak, Lancelot’un karısı tarafından aldatılması ve kızının kendisinden olmadığını farketmesi sonucunda, karısını sevgilisi ile yakalayıp evini yakması ve o psikoloji ile sevgilisini öldürmesi ile sonlanan hikayesinin yanında ana karakterin yaşadıklarından dolayı Hristiyanlıkla, dinle, sevgi ve kadınlar ile ilgili düşüncelerinin değişip bunları sorguladığı ve çokça yerde acımasızca -sevgi ve kadınlar hakkında – eleştirilerde bulunduğunu söyleyebilirim. Bu bölümlerin modern zamana yapılan eleştiriler açısından dikkate değer olduğu kesin.
Benim kitaba dair eleştirilerimin de çeviriye bağlı olduğunu düşünüyorum. Çünkü kitabı orjinal dilinden okuyanların kitap hakkında cidden güzel yorumları olduğunu gördüm.

Hikayenin genellikle gergin olması, anlatıcının hikayenin içinde olup dinleyicisine (Pecival adlı karakter) anlatımı da, okuyucuyu yoruyor diyebilirim. Zira kendi kendine konuştuğu bölümler ve çoğunlukla -di li geçmiş zaman kullanıyor olması da bunun sebebidir diye düşünüyorum.

Sonuç olarak orjinal dilinde okusaydım belki daha farklı yorumlarım olabilirdi diye düşündüğüm ve çeviri konusunda sıkıntılı bulduğum bir kitap olmakla birlikte daha iyi bir çevirisi olduğunda okunabilir olduğunu düşünüyorum.

Lancelot
Walker Percy
Ayrıntı Yayınları

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir