Kuyu

Kuyu, Catherine Chanter’ın ilk kitabı, ilginç olan yanı ise daha yayımlanmadan ödül alması.

Ruth ve Mark orta yaşlı bir çift ve Londra’da mutlu mesut yaşıyorlarken, Avukatlık yapan Mark’ın çocuk pornografisi videolarını saklamakla suçlanması ve yargılanması ile hayatları altüst oluyor. Mark yargılanıp temize çıkıyor ama çamur at izi kalsın hayatları cehenneme dönüyor, yakın arkadaşları da olmak üzere etraflarındaki bir çok kişi onları yalnız bırakıyor. Onlar da Mark’ın hayali olan şehir dışında bir çiftlik yani KUYU’yu alarak hayatlarının baharını cennette geçirmeye başlıyorlar. Çünkü burası kuraklık yaşayan İngiltere de neredeyse tek yağış alan arazisi. Cennet köşesi KUYU da yavaş yavaş yerleşip ekip biçmeye, kuzular almaya başlıyorlar.

Yani şehrin boğucu havasından doğaya kaçış…
Aslında kitap böyle başlıyor sayılmaz. Ruth hapisten kuraklık vs. sebeplerden ev hapsine çiftliğe gönderiliyor ve Ruth hikayeyi kendi açısından anlatmaya başlıyor. Ruth’un suçu ise beş yaşındaki torunu Lucıen’i öldürmüş olması…

Kitap bir yere kadar sakin sessiz giderken, aniden bir gerilimin içine çekiliyorsunuz ve o andan itibaren kitabı elinizden bırakamıyorsunuz.

Ruth hikayesini anlatırken aslında kendisi bile bilmiyor Lucıen’ı öldürüp öldürmediğini. Ancak bunun farkına, daha doğrusu torununu kimin öldürmüş olabileceğini düşünmeye ve kendi küçük hapishanesinde bütün olanları araştırmaya, tek görüşmesine izin verilen rahip Hugh’un söylediği “kendi torununuzu kimin öldürdüğünü bilmemeniz korkunç bir şey…” cümlesi ile başlıyor.

Kuyu o kadar verimli ki, gazetelere çıkıyor. Gül tarikatı hemşireleri de bir şekilde arazilerine yerleşiyor. Bu tarikat da kadınlara özgü ve sembolleri bir gül . Ruth da bu tarikata seçilmiş kişi olarak katılıyor. Ve hayatı böyle böyle değişmeye başlıyor. Ruth un bu tarikata girme sebebi ise toplum tarafından ikinci defa dışlanmış olmaları, çünkü verimli arazileri, kıskanılıyor ve büyücülükle suçlanmaya başlıyorlar. Arazilerinde ki su onların hayatlarını iyi yönde iyileştireceğine keşke biz de ülkenin diğer susuzluk çeken bölgeleri gibi olsaydık dedirtecek kadar zorlaştırıyor.

Bir insanın hayatında ki eksiklikleri ne ile doldurduğuna dikkat etmesi gerektiği, ve hayatımı doldurdum derken elindekilerden olduğu, bir konumuz var .

Kitabı okurken geriliyorsunuz , kötülükten içiniz acıyor, Kuyu ile ferahlayıp insanların yargıları ile sinirleniyorsunuz. İnsan ilişkileri, inanç-inançsızlık bir kadının, bir ailenin mücadelesi, doğa ile mücadele kitapta muhteşem bir üslupla anlatılmış. Ruth’un kızının eroin bağımlısı olması, erken yaşta anne olması bebeği tek başına büyütmek zorunda kalması bir yerde kızlarını ve torunlarının kendilerine bağımlı yaşamaları da kitaptaki çeşitliliği arttırıyor. Kitaptaki tek sıkıntı kitabın hangi kategoriye girdiği …

Ben kitabı okurken ilk başlarda doğaya dönme isteği duyarken daha sonra küçük bir bölgede yaşamanın dezavantajlarını da görmeye başladım. Bilmediğiniz bir bölgede yaşamaya başlamadan önce iyi bir araştırma yapmak sanırım çok çok iyi olacaktır.

Kuyu
Catherine Chanter
Yapı Kredi Yayınları
360 sayfa, 2016

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir