Kurtlarla Koşan Kadınlar
“Uzattığımız saçlarımızı duygularımızı saklamak için kullandık.”
Yazarın yirmi sene boyunca masalları ve halk hikayelerini harmanlayarak, araştırarak ve çözümleyerek yazdığı tam bir başucu kitabı.
Clarissa P. Estes, Amerikan Jung analisti, travma sonrası uzmanı, yazar ve sözcük sanatçısıdır.
Doğadaki bağımızı güçlendirmek ve asla kopartmamak gerekirken, sezgilerimize ne kadar önem vermemiz gerektiğini anlatan Kurtlarla Koşan Kadınlar, bence herkesin okuması gereken bir kitap. Her kadın okumalı; hatta bizim Kurtlarla Koşan Kadınlar grubu oluşturup kitap çemberinde arada toplanmalı; her kelimeyi, cümleyi yakalayarak kendi derlemesinden ortaya sunmalı…
Öyle roman gibi okunan bir kitap değil elbette; okuma stili her gün beş ile on sayfa arasında oluyor. Okurken, arada topraklanma ihtiyacıyla dışarı çıkarak yürüyüş ya da koşu yaptıktan sonra gelip yeniden okumaya devam ediyorsunuz.
Günde ortalama elli ile yüz sayfa arası kitap okurken, bu kitabın beş- on ya da en fazla yirmi sayfada kalması, beni epey dikte durumunda bıraktı. Muhtemelen okuduğum satırların bedenimde, ruhumda nadaslanması için hazırlık dönemine giriyordum.
En çok etkilendiklerim Kelebek Kadın, Mavi Sakal ve İskelet Kadın benim içimde debelenip yaşarken, bir yerde Çirkin Ördek Yavrusu’ndan da her kadının yaşamına bir enerji akışı alacağını hissederim.
Yazar, kadının huzuru ve kendini bulabilmesi için arketipiyle (benzer psişe kurt) yeniden yakalaması gereken bağları ve doğayı dibine kadar işlemiş ve demiş ki;
“Sağlıklı kadın tıpkı bir kurt gibidir: Sağlam, kunt, diri, hayat verici, konumunun bilincinde, yaratıcı, sadık ve göçebedir. Ancak vahşi doğadan ayrılmak kadının kişiliğinin zayıflamasına, bir hortlak ve hayalet halini almasına yol açar. Postu kolay deldiren, çelimsiz, sıçrayamayan, avlanamayan, doğuramayan, bir hayat yaratma yeteneğinden yoksun biri olmak için burada değiliz. Kadınların hayatı durağanlık içindeyken ya da can sıkıntısıyla dolu olduğunda, bu her zaman için Vahşi Kadın’ın ortaya çıkma zamanının geldiğini gösterir; ruhun yaratıcı işlevinin deltayı doldurmasının zamanıdır.”
Kitaptaki kadınların değindiği birçok masal var;
“Benim gözümde Historias que son medicina, yani öyküler ilaçtır.
‘… Ne zaman bir öykü anlatılsa gece olur. Nerede oturulursa oturulsun, zaman ve mevsim ne olursa olsun, masal anlatmak saçaklardan sessizce yıldızlı bir gökyüzünün ve beyaz bir ayın çıkıp süzülmesine ve dinleyenlerin kafalarının üstünde asılı durmasına neden olur. Kimi zaman, masalın sonuna doğru oda şafakla dolar, kimi zaman arkada bir yıldız parçası kalır, kimi zaman da fırtınalı gökyüzünden bir paçavra parçası. Ve arkada kalan her ne olursa olsun, bu şey çalışmak için, ruh-yapımında kullanmak için bir armağandır…’”
Bir kadın, kültürün ve yeryüzünün parçalanmasını bir gecede durduramayabilir, ama kendi bedenine bunu yapmayı bırakabilir.
Okurken sadece ruhunuza, annenize, anneannenize ve onlardan size seslenen sezgisel dürtünün işlenmiş kodunu ve içinizdeki vahşi doğanızın sezgi gücünü hissediyorsunuz. Bu gücün aslında sizde olduğunu hatırlayıp en alta çekilen saçları yerden kaldırmanın yine kendinden geçmekte olduğu gerçeği ile yüzleşiyorsunuz.
“Her neredeyseniz dışarı çıkın, derin ayak izleri bırakın.”
Kurtlarla Koşan Kadınlar
Clarissa P. Estes
Ayrıntı Yayınları
Türkçesi: Hakan Atalay
560 sayfa, 2017