Kimlik insanı şekillendirir mi yoksa tam tersi mi olur?
Herşeyden önce kitap ile ilgili söylemek istediğim bunun gerçek bir yaşam öyküsü olduğu. Ingrid von Oelhafen olayların başkahramanı ve Tim Tate ile birlikte kaleme aldıkları bu kitapta II. Dünya Savaşının en bilinmeyen ve en çok saklanan yönünü anlatmışlar; Lebensborn projesini. II. Dünya Savaşı ile ilgili bolca kitap okumam ve araştırma yapmama rağmen bu kitabı okuyana kadar bende haberdar değildim bu projeden. Bu bakımdan benim için oldukça ilgi çekici bir kitaptı.
Kısaca Lebensborn projesinden bahsetmem gerekirse, I. Dünya Savaşı sonrasında düşen erkek nüfusu doğum oranlarının da azalmasına yol açması ve Alman nüfusunun düşmesi ari ırk takıntılı Hitler ve yandaşlarını telaşa sürüklemiş. Bunun üzerine Nazi Almanyasının ikinci is Heinrich Himmler -kendisini holokost yani yahudi soykırımının baş sorumlusu olarak tanıyoruz- dahiyane(!) bir fikir ile işgal edilen ülkelerden özellikle Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Slovenya’dan ari ırk standartlarına uygun gördükleri çocukları ailelerinden alıp uygun gördükleri alman ailelerin yanına yerleştirerek kimliklerinden uzaklaştırmış, kendilerini alman kabul etmiş kişiler olarak yetiştirilmelerini sağlamıştır. Hatta bu işi bir adım daha ilerleterek ari ırk standartlarına uygun gördükleri subayları yine aynı standarttaki kadınlarla evlendirerek ari çocuklar dünyaya getirilmesine çalışmışlar.
Yazarlardan biri Ingrid von Oelhafen’de Lebensborn çocuklarından biri. Evlat edinildiğini öğrendikten sonra gerçek ailesini bulma çabaları kitabın iskeletini oluştursa da Lebensborn ile karşılaşması aramalarının sonuçsuz kalmasına yol açıyor. Çünkü II. Dünya Savaşı Almanyası günümüz almanlarının konuşmaktan pek hoşlandığı bir konu değil. Yıllar boyunca izini sürdüğü gerçek kimliğini öğrendiğinde yetmişli
yaşlara gelmiş bir kadındır Ingrid von Oelhafen. Kızılhaç’tan gelen bir telefon ile gerçeklere yaklaşan Ingrid’in yolu Nürnberg Mahkemelerindeki araştırma sonrasında Slovenya’ya düşüyor ve burada gerçek ismini öğreniyor; Erika Matko.
Lebensborn Projesi kapsamında kaç çocuğun alındığı gerçeği bilinmese de, bilinen sayı ve bu ailelerin yaşadıkları insanın kanını dondurmaya yetecek nitelikte. Tarihi gerçekler ile dolu bu kitabı tarih seven herkese tavsiye ediyorum. Macera dolu hızlı ilerleyen bir kitap olmasa da içeriği dopdolu.
Alıntılar:
“Tarihten alınacak ders, hiç kimsenin tarihten ders almadığı dersidir. Ancak artık ders almanın zamanı gelmiştir.”
“Bana göre acıların en zalimce olanı insana ümit verildikten sonra umudunu tam gerçekleştirirken elinden kayıp gittiğini görmesidir.”
“İnsanın yetiştiği ortam her zaman doğuştan gelen özelliklerini alt etmenin yollarını buluyor. Yani su içinde bulunduğu bardağı şekillendiremiyor.”
“Silah gücüyle kazanılan pek çok zafer diğer taraftan bir milletin yaşamsal niteliklerine ve kanına mal olmuştur. Maalesef çok acı olmasına rağmen en iyi adamların ölümleri savaşın en kötü tarafı değildir. Bundan daha kötü olanı savaş süresince dünyaya gelemeyen veya savaş sonrası ölen çocukların durumlarıdır.”
“Yerinden edilmek insan toplumunun karşı karşıya olduğu en tehlikeli hastalıktır. Yerinden edilenler başkalarını yerlerinden ederler. Kökeni olan kimse hiç kimseyi yerinden etmez. Kökeni olmak belki de insan ruhu için en önemli fakat en az bilinen ihtiyaçtır.”
Tanıtım Bülteninden:
Ingrid yıllar boyu annesinin onu neden sevmediğini düşündü. Neden onu yanına yaklaştırmıyordu? Neden uzaklara gönderiyordu? Çünkü o annesi değildi. Çünkü Ingrid, Heinrich Himmler’in Ari Irk yaratma projesinin bir parçasıydı. Ailelerinden kaçırılarak uzaklarda yetiştirilen yarım milyon çocuktan biri…1942 yazında, Nazi istilası altındaki Yugoslavya’da aileler çocuklarını incelenmeleri için SS askerlerine teslim etmeye mecbur bırakıldılar. Bunlardan biri de dokuz aylık Erika Matko’ydu ve Nazi doktorlarına göre “Hitler’in Çocuğu” olabilecek kadar safkandı. Erika Almanya’ya götürülerek Nazi Partisi’ne yakın olan Oelhafen ailesine verildi. Fakat yıllarca sadece bir “proje” olarak, sevgisiz ve mutsuz yaşadı. Kalbinin sesini dinleyen Ingrid yıllar sonra gerçek kimliğinin izlerini sürmeye başladı.
Naziler pek çok kaydı ortadan kaldırmış olsa da Nürnberg Mahkemeleri’nde kendi kaçırılma olayının duruşma tutanakları da dahil olmak üzere pek çok dokümana ulaştı. Doğum yerini bulduğunda ise onu o zamana kadar öğrendiklerinden çok daha büyük bir sürpriz bekliyordu: Yıllar önce annesine kendisi olduğu söylenerek başka bir bebek verilmişti.
Ingrid Oelhafen, gerçek adıyla Erika Matko’nun gerçek yaşamöyküsü aynı zamanda müthiş bir tarih dersi!
4.5