Kim Güldüye Gittim Gelicem
Türkiye’nin mizahi yazarlarından biri olan Mine Sota, birçok gazete ve dergide yazılar yazmış olup birçok kitabı da bulunmaktadır. “Siz Adamı Ölmekten Güldürürsünüz , Gülme Başına Gelir Komşuna, Hepimus İnsanus, Bi’şey Söylicem Ama Gülmek Yok , Zonk “ gibi mizahi anlatımlı kitaplarıyla tanınmaktadır.
“Kim Güldüye Gittim Gelicem”, kitabı da mizahi bir kitap olup daha çok ‘kızım sana söylüyorum, gelinim’ sen anla atasözünü gerçek kılarak, bir anlamda ‘mizah’ altında bireysel ve toplumsal ilişkilerimize, yaşantımıza ayna tutmaktadır.
Yazar, kitabın farklı bölümlerinde yaşanılan olaylara ilişkin açıklamalar yaparken bir yandan da karşılaşılan hayat senaryolarını ve altındaki gerekçeleri bize sunmaktadır. Bu yönüyle de sosyolojik ve psikolojik çıkarımlarda bulunulan bir kitap olduğu da söylenebilir.
Bazılarınız kitabın anlatımını çok komik bulmayabilir. “Geyik muhabbeti” yaparken ne kadar gülüyorsanız, o kadar gülebileceğiniz gibi, bazı yerlerinde zekice yapılan espirilerine tam not da verebilirsiniz. Okurken, güldürmekten çok düşündürmek eğilimde olan “Modern Nasreddin Hoca” fıkraları gibi düşünebilirsiniz anlatılanları.
“Abi bugün yüksek dozda insani muameleye maruz kaldım. Çok iyi hissettim. İnanılmaz mutlu oldum. Berbat durumdayım.” Diyerek bize unuttuğumuz “insan olmayı” , güldüren ve düşündüren bir senaryo ile anlatırken verdiği açıklama ile de kara kara düşündürmektedir. Yazarın dediği gibi “Kötülerle anca onlar gibi kötü olarak baş edebiliriz.” felsefesini benimseyip bizi biz yapan her şeyden azar azar vazgeçeriz. Oysa bu kadar ucuz bir yöntem bir milyoncularda bile satılmaz.” Anlatılanları okurken farkında olmadan ‘insan olmak’tan ne kadar uzaklaştığımızı görebilirsiniz. En son ne zaman komşumuzun kapısını çalıp bir ihtiyacı var mı, diye sorduk. Kaçımız komşudan gelen gürültüye koşarak gidiyoruz? Bir ‘aymazlık’ sarmış her yanımızı.
Kitapta ilişkilerde karşı tarafın yerine düşünmenin yani ‘sanmanın’ nelere mal olabileceği, hayatımıza nasıl zarar verdiği üzerine hoş diyaloglara yer verilmiştir. “Hayat yaşamak yerine sanmaktan ibaret olmaya başladı.” diyen yazar, konuşurken, davranırken, düşünürken, karşı taraf yerine kendi bencilliğimizin tercih ettiği senaryolara inanmaya başladığımızı ve tepkilerimizin de buna göre şekillendiğini ifade etmektedir.
Kitap, hayatımıza ayna tutarken kendi özeleştirimizi de yapmamızı sağlıyor. Başkalarına iyilik yaptığımızı zannederken nasıl ötelediğimizi, kendimizi nasıl değiştirebildiğimizi okuyorsunuz. Özçekim ve reklam hastalığının, bizi telefonlardan ve fotoğraf makinalarından ibaret kıldığı, sosyal medyada ‘sosyal olmanın’ derdine düşerken gerçek olan bizi unuttuğumuzu da hatırlatmakta. “Aman ne önemli, ne tarihi bir olay! Yaşadığımız an değil de anısı mı kıymetli yani. ‘Tazesini boşver, ben bayat seviyom’ demek mi bu? Aman zaten her şeyin kaydı tutulmuyor mu? Mahşerde, al bunlar marifetlerin diyerek önümüze dökülmeyecek mi? Bu espri mortlayalı çok oldu, ama inadına yapacağım. Boşverin bırakın bu işleri, devlet su işleri. Bu yazıyı okurken resim çekinip altına da “hiqaye qeyf” yazarak paylaşılmaması dileklerimle…”
Çevremizde mutsuzluktan beslenen insanların bizlere gülmeyi nasıl zehir ettiğini ve olumsuz olaylara hatta eskiden kötü adam sevmeyen bizlerin kötü olana gerekçe bulup törpülediğimizi dile getirmiştir. İyilik ve kötülük kavramlarının karıştığını söyleyen yazar “Korkmamanın, iğrenmemenin, nefret etmemenin ve kınamamanın bir hastalık olabileceği kimin aklına gelirdi!” diyerek alıştığımız hayatlara göndermeler yapmaktadır.
Kim Güldüye Gittim Gelicem, kısaca adıyla size ‘çok gülebilirsin’ mesajı verse de içinde ‘çok düşündüren’ “Trajikomik” bir hayat mizahisi kitabıdır.
Kim Güldüye Gittim Gelicem
Mine Sota
Erdem Yayınları
160 sayfa, 2015