Kalbimi aklıma tercih ederim…
Edebiyatımızın önemli yazarlarından Can Dündar’ın kaleminden çıkan ‘Lüsyen’, Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde eserler vermeye başlayan ve öldüğü 1937 yılına dek hakkettiği ‘Şair-i Azam’ sıfatıyla eserlerini sürdüren Abdülhak Hamid’in özel hayatı ve dördüncü evliliğini konu alıyor.
1912 yılında Brüksel’de verilen bir davet ile başlıyor belgesel tadındaki kitabımız. 60 yaşında bir Osmanlı sefiri olan Abdülhak Hamid ve 18’lik Belçikalı Maria Lucienne Sacre bu davette tanıştırılıyor. Bu davette ikili arasında gelişen etkilenme 25 yıl süren bir aşk, sayısız mektup ve 541 sayfalık bir roman bırakıyor ardında.
Tanıştırılmalarından kısa bir süre sonra Londra’da evlenen çift 1912’nin sonlarında İstanbul’a dönerek burada yaşamaya başlıyor. 60’lık Şair-i Azam ile evliliği sebebiyle ailesi ile olan bağlarını koparan Lucienne İstanbul’da hayatının en zor günlerini yaşamaya başlıyor. Yeni ülke, yeni kültür, yeni ev ve zorlu yolculukları sebebiyle yüzleştikleri parasızlık derken dertleri dağ olurken büyük bir aşk ile bağlı olduğu Hamid sayesinde bütün bunlara dayanma gücü buluyor kendisinde. Hamid’in Meclis-i Ayan’da göreve gelmesi ve yayınladığı eserler sayesinde ufak adımlarla rahata kavuştukları günlerde I. Dünya Savaşının patlamasıyla yine zor günler kapılarına dayanır ancak yaşadıkları hiç bir zorluk aşklarına gölge düşüremez. Zorlu savaş yıllarının ardından babasını kaybeden Lüsyen cenaze için gittiği Belçika’dan Mondros Mütarekesi şartlarınca dönüş zorluğu yaşarken karşılaştığı Viyanalı bir kont ile evliliği, Lüsyen-Hamid aşkının yeni bir döneminin kapılarını açar.
Yıllarca sadece mektuplarla kurabildikleri iletişim, birbirlerine duydukları özlem, Hamid’in sağlık sorunları ve istenmediği bir sarayın kontesi olan Lüsyen’in yüzleşmek zorunda kaldıkları ikilinin parasız, savaşın ortasında ancak birlikte oldukları günlerden daha zorlu bir süreç yaratır. 1927’de kontu bırakıp İstanbul’a dönen Lüsyen ile Osmanlı edebiyatının kapanıp Cumhuriyet edebiyatının başladığı döneme adapte olmaya çalışan Abdülhak Hamid yıllar öncesinde olduğu gibi zorluklara birlikte baş kaldırmaya başlarlar.
Çok etkilenerek okuduğum bir kitap oldu ‘Lüsyen’. Belgesel tadında, öğretici ve etkileyiciliğine ek olarak Dündar’ın kullandığı dil ile okumaktan çok izliyormuşum izlenimi uyandırdı. Şair-i Azam’ın hayatının önemli bir bölümüne tanıklık etmek isteyen, edebiyat ve aşk odaklı bir tarihi kurgu okumak isteyen herkesin bir şans vermesi gerektiğini düşündüğüm bir kitap ‘Lüsyen’.
Tanıtım Bülteninden:
Atatürk, dans etti Lüsyen’le… Tevfik Fikret ona edebiyat dersi verdi. İnönü, evlerinde satranç oynadı. Nazım Hikmet, sofralarında yemek yedi. Kimler yok ki, bu belgesel romanın sayfaları arasında: Mehmet Akif’ten Victor Hugo’ya, Damat Ferid’den Oscar Wilde’a, Yahya Kemal’den Hindenburg’a, Necip Fazıl’dan, Karındeşen Jack’e, Abdülmecid’ten Namık Kemal’e, Sultan Reşad’dan Talat Paşa’ya Geçen asrın en ünlü portreleri…
Ve onların arasında bir çağ yangınının tam ortasında yaşanmış inanılmaz bir aşk hikâyesi…
Lüsyen
Can Dündar
Can Yayınları
541 sayfa, 2015