Kahin
“Ne olacak bizim bu yerli polisiyenin hali?” diye giriş cümlesi yapsam, herkes olumsuz bir durumdan bahsettiğimi düşünüp birçok kişi “Hakkat yaa! Ben okuyamıyorum abi..Adamlarda hayal gücü yok.” da diyebilir. “Okuyun a’bi, okuyun da hayal gücü başını alıp yerli polisiyede nerelere gidiyor bir görün.” derim ben de.
752 sayfayı sabırla okumakla birlikte bir, buçuk günde bitirdiğimi de şuraya not olarak düşüyorum. Kitabın ortalarına kadar yumuşak bir geçişle ilerlediğini, sizi yormadığını hatta kitabı bırakıp farklı işlerle uğraşsanız bile döndüğünüzde kaldığınız yerden rahatça devam edebildiğinizi söylemeliyim. Ancak sonraları kitapta iniş çıkışlar birbiri ardına geldiğinden kitabı elinizden bırakmak istemeyeceğinizi düşünüyorum.
Şimdi bu satırları okuyan Günay Gafur’un (muhtemelen okuyacaktır, öyle kabul ediyorum. İmza : Ukala Okuyucu), bıyık altından (bıyıkları var) hafif gülerek, “biliyordum ki bunların böyle olacağını”dediğini düşünerek, diyorum ki “Günay bey, Ekua Zawati’nin son bölümde yama gibi durduğunu söylemeliyim. Elinizde karakter fazla kalmış da onu da şöyle koyayım demiş gibisiniz.” deyip bir tane de olsa bulduğum kusuru, ki haset gözle baksam daha bulur muyum bilmiyorum, şuraya yazayım, dedim.
752 sayfa polisiye roman yazmak kolay bir iş değil. Mümkün olduğunca olayları kusursuz planlamak ve kişileri uygun yerleştirmek, okuyucunun zihnini aktif tutmak ciddi bir çalışmadır. Okurken, her polisiye okuru gibi ben de katil veya katilleri tahmin etme savaşı verdim. Yeri geldiğinde saçma bulduğum noktalar da oldu ama yazar o noktaları bir şekilde ilerleyen sayfalada yapboz parçaları gibi yerleştirmeyi başarmıştı. Kitabın şaşırtıcı detaylarından biri de sakin giderken bir anda şaşırtan bir olayla zihninizi allak bullak etmesidir.
Kitabın konusuna gelinirse, Veronica adında magazin muhabiri bir kadın, Barbar Türk olarak bilinen cevval bir haber editörü olan Devran’ın yönettiği haber bölümüne transfer olur. Devran’ın aldığı ilginç ve fantastik boyuttaki mailler sebebiyle kendilerini akıl almaz bir olay örgüsü içinde bulurlar. Bilinmeyen bir Kâhin tarafından gönderilen maillerde belirtilen olaylar tek tek yaşanmaya başlar. Araştırma yaptıklarında ise , FBI’ın da içinde olduğu Uluslararası bir suç örgütüne ulaşırlar. Olayların uzantısı Türkiye’ye kadar gelmektedir. Olayların kilit noktası ise bir ABD’de bir hastanenin doğum servisidir. Devran, olayları Veronica ile birlikte çözümlemeye çalışırken, kendini geçmişini de sorgulamaya başlar. Kâhin ise şaşırtıcı şekilde onlarla oynamaya devam eder. Gerçekte Kâhin var mıdır yoksa onların hayatını yakından bilen biri midir?
Kitabın en güzel yanı ise belki de polisiye kitaplarda rastlamayacağınız şekilde şiirlerin yer almasıdır. Can Yücel baş şair olarak kitapta kendine yer bulmuştur. Devran’ın şiir tutkusu ise onun bir seçim yapmasına sebep olur. Ya şiirlerden vazgeçecektir ya da sevdiklerinin hayatından…
Kişisel olarak okuduktan sonra tereddüt ettiğim nokta acaba bu kadar karmaşık bir olay örgüsü olmasa mıydı? Belki daha az karakterle daha mı iyi olurdu yoksa kitabın etkililiğini arttıran bu muydu?
Okurken, kitaptaki bazı olay aktarımları, macera filmlerinden bazı sahneleri size anımsatacaktır. Tanıdık gelen görüntüler olabilir.
Kâhin
Günay Gafur
Fantastik Kitap
752 Sayfa, 2015