İnsan Olmak

İnsan olmak kitabı, Engin Gençtan’ın en önemli ve değerli eserlerinden birisidir. Kitaba ilk başladığımızda karşımıza 12 bölüm çıkıyor :

1- Birey ve toplum
2- Ana-baba ve çocuk
3- İnsanlardan korkmak
4- Öfke ve düşmanlık
5- Değersizlik duygusu
6- Kaygı
7- Sorumluluktan kaçış
8- Yalnızlık
9- Ortak yaşam ilişkisi
10- Nevrotik kısırdöngü
11- Yaşam ve ölüm
12- Kendini yaşamak

Bu bölümlerden birkaçını tanıtmak gerekirse, Birey ve toplum bölümünde, her ikisinin birbirine etkisi psikolojik ve sosyolojik bağlamda incelenmiştir. İnsanın, doğası gereği diğer insanlarla bir araya gelerek toplum denilen yapıyı oluşturmasının sebepleri üzerinde durulmuştur. Burada en dikkatimi çeken yerlerden birisi, insanın politik bir varlık olarak ele alınmasıdır. Kabile, töre, örgüt, devlet, köy gibi kavramlar etrafında değerlendirmeler yapılmıştır. Bu süreç anlatılırken de, geçmişten günümüze değişen algılarımız da yer almaktadır. Eski dönemlerde toplum bilinci daha çok önemsenirken, günümüzde yani çağdaş diye nitelendirilen toplumlarda bireycilik anlayışı daha çok hüküm sürmektedir. İçindeki boşluğu doldurmak, anlam arayışını tamamlamak isteyen insanlar da bir toplumda var olmak yerine kitle iletişim araçları ve uyuşturucu maddeler gibi daha çok nesnel olgularla bunu doldurmaya çalışıp, daha çok haz odaklı davranmaktadırlar.

Yalnızlık kavramında da bunu görmek mümkün. Yazara göre insan, yoğun hayal gücünü kullanarak ara sıra yalnız kalabilmelidir. Bunu sorun ya da kötü bir olgu gibi düşünmemelidir. Ya da bu durum birey de nahoş duygular oluşturmamalıdır. Böyle bir duygu oluşturuyorsa o zaman bir sıkıntı vardır. Çünkü arada yalnız kalmak, insanın kendi iç dünyasının keşfine çıkıp farkındalığını artırma açısından önemlidir. Kitap, insanların kaygıları, öfkeleri, iç dünyaları üzerine yoğunlaşıyor. Ana-baba ve çocuk bölümünde ise, karşımıza ilk olarak kuramsal ifadeler çıkıyor. Yazar, bunu anlatırken kendi birikimlerini de sentezleyerek okuyucuyu başka bir açıdan etkiliyor. İnsanın anne karnındaki varoluşundan başlayarak yaşadığı birtakım durumları, travmaları ve bilinçaltı kodlamaları anlatıyor. Bireyin ilerleyen hayatında bunlardan nasıl etkilendiği ve diğer rollerine nasıl yansıdığını gözlemleri doğrultusunda değerlendiriyor.
Örneğin, anne ve babasıyla yeterli duygusal etkileşime giremeyen bir çocuğun ileriki dönemlerinde, onları etkilemek için gerektiğinde ters kimlik dediğimiz bir durumu dahi yaşayabileceğini söylüyor ve bunu anlamamız gerektiği üzerinde duruyor. Örneğin, çocuk dikkat çekmek için ebeveynlerinin istemediği gibi giyinebilir, konuşabilir. Önemle vurgulanan nokta ise, kendisine değer vermeyen insanın, başkalarına da değer veremeyeceğidir. Çünkü, gerektiğinde insanlara hayır diyebilmek, istediklerimizi ve istemediklerimizi söyleyebilmekte var oluşumuzun bir parçasıdır. Çoğu zaman insanlar, incinmekten ziyadesiyle korktukları için her alanda maske takarlar. Birisini sevdiğini söylemekten kaçınabilir, ilgilenmek istediği halde önemsemiyormuş gibi davranabilir. Çünkü reddedilmek onlar için bazen bir travma boyutuna bile çıkabilecektir.

İnsanlardan birçoğu bundan çekindikleri için kaygı yaşamak istemediklerinden hep uzak dururlar. Değersizlik duygusunda da yazar bu konuya değinir. Otoriter olması gereken bir alanda meslek sahibi olan bir insan hayatındaki diğer rollerinde de bu tavrını takınarak etrafındaki ilişkilerin niteliğini bozabilir. Yazar, bu ayrımın doğru yapılması gerektiğini de söyler. Belli bir süre sonra kişinin yaşadığı bu durum onun kendi benliğine yabancılaşmasına ve ilişkilerindeki samimiyetin kaybolmasına yol açabilir.

Genel olarak baktığımızda ise, insanların kendilerini gerçekleştirmelerinin önemi, bu uğurda neler yapılabileceği, kendilerini ve çevrelerini daha iyi nasıl tanıyabileceklerini anlatılıyor. Tüm bunları ifade ederken de yazarımız, akademik bir dil kullanmadan, böyle bir kaygıya yer vermeden, herkesin anlayabileceği akıcılıkta anlatıyor. Geçmişten günümüze, toplumların maddi, manevi değişimleri ve bunun insan üzerindeki etkileri anlatılıyor. Bunun yanında bazı yerleri okurken duygulandım, düşüncelere daldım.
Bazı yerlerde hayretler içerisinde kaldım. Metis yayınlarından çıkan bu eser, 180 sayfadan oluşmakla beraber kitabı bitirmem bir haftadan fazla sürdü. Bitmesin istedim. Elime kalemimi alarak ders çalışır gibi ilerledim. Gazete, dergi okuyarak değil de sessiz sakin bir ortamda her bir kelimeyi, sayfayı hazmederek okumanızı öneririm. İnsanın hayatına birçok değer katabilecek başarılı bir eser diye düşünüyorum. Farkındalığınızın artması dileğimle, keyifli okumalar…

İnsan Olmak
Engin Gençtan
Metis Yayınları
182 sayfa, 2016

Güray Özdemir
https://www.instagram.com/ozdm88/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir