İçimizdeki Karanlığı Aydınlatan En İyi Yazarlar Ve Sözleri -2-

Benim için kıymetli yazarların kıymetli sözlerini yazmaya devam ediyorum. Bazı yazarların bir kitabından bir cümle bile bana ışık tutuyorsa, ben o kitaptan fayda sağladım derim hep… Özellikle eski yıllarda bana OSHO için “nasıl okuyorsun” gibi çok tepkiler gelirdi; kimisi ‘aşk söylemlerine’, kimisi ‘tek eşlilik yoktur’ demesine, kimisi de ‘din ile ilgili söylemlerine’ tepki ile onu okunmaz listesine alıyordu. Ben o zaman şöyle açıklıyordum ki halen öyle düşünüyorum:

“Ben kitabın tümü doğru ya da yanlış diye bakmıyorum. Okurken o an tasvip etmediğim, bana uymayan cümlesi olabilir; ama bir sonraki sayfada başka bir düşüncesi benimle paralel ise veya bana hatırlattığı, içimin kalbimin doğru bulduğu bir söylem ise benim için kayda değerdir. “

Bu bakış açısıyla ve yine kıymetli bulduğum yazarlara ait sözleri aşağıda bulabilirsiniz:

George Ivanovich Gurdjieff (Benim için en kıymetliler içerisinde olan yazardır; tanımayı en çok istediklerimden ve sanırım sadece bir dosya yapacağım önümüzdeki günlerde onun için), 1912 yılında Rusya’da ortaya çıkana kadar, hakikati bulma arayışı ile genç yaşlardan itibaren Orta Asya, Mısır, Hindistan, Tibet ve Roma dahil seyahat etmiştir.

Fransa Prieure’deki Çalışma Evi’nin duvarlarındaki özel bir yazıdan kısaca alınmıştır.

“O”nun sevmediğini sev.
Bir insanın ulaşabileceği en yüksek durum, yapabilme durumudur.
Kendini her zaman ve her yerde hatırla.
Buraya kendinle, sadece kendinle mücadele etmenin gerekliliğini zaten anladığın için geldiğini hatırla. Bu yüzden sana bu fırsatı veren herkese teşekkür et.
Biz burada sadece koşullar yaratır ve yönlendiririz, fakat yardım edemeyiz.
Diğer insanları, kendinizi onların yerine koyarak yargılayın, o zaman nadiren yanılacaksınız.
Her dine saygı gösterin.
Başkalarına öğreterek siz de öğrenirsiniz.
Şuurlu inanç özgürlüktür. Duygusal inanç köleliktir. Mekanik inanç ise aptallıktır.
Umut, cesur olduğunda, kuvvettir. Umut, kuşkulu olduğunda korkaklıktır. Umut, korkulu olduğunda zayıflıktır.

P. D. Ouspensky (Ouspensky, Moskova’da 1915 yılında karşılaştığı George Gurdjieff’in ilk dönem çalışmalarını detaylı olarak anlattığı çalışmalarıyla bilinen Rus yazar, gazeteci, ezoterik, filozof.):

Kendini bilmek ya da tanımak, insanın tamamen değişmesi zorunluluğunun doğal bir uzantısıdır. Değişmek, uyanmak, şuurlanmak için fazlalıkları terk etmek, içsel bir mücadeleye girişmek, özdeşleşmeyi kolaylaştıran bağımlılıklardan soyunmak şarttır. Üstün çaba gösterilmeden, kendi üzerinde çalışmadan değişmek, uyanmak, şuurlanmak mümkün değildir. Bütün inisiyatik öğretilerin temeli TERK’e dayanır.
Zaman sonsuz ihtimaller boyutudur. Zihin ihtimallerin gelişimini hep tek bir yönde izler. Fakat aslında her an kendi içinde çok sayıda ihtimali kapsar, bunların hepsi de gerçekleşir, ama biz bilemeyiz.
Mutluluğu karşılığını vermeden elde etmemiz halinde elimizde tutamayız. Bunu kaybederiz ve mutluluk olan şey acıya dönüşür.
Bilince giden yolda ki en büyük engel, kişinin kendini zaten bilinçli sanmasıdır.
(İnsanın Bilinmeyen Psikolojisi)

MOOJİ (Papaji’nin doğrudan öğrencisidir. 1987 yılında Hristiyan bir misyoner ile tesadüfi karşılaşması Mooji’nin hayatını değiştiren bir olay oldu. Ona dua aracılığıyla ilahi özü ile bağlantı kurabilme olanağını açtı. Kısa bir süre içinde, bilincinde radikal bir değişim deneyimledi.):
Geriye gitme.
İleriye de gitme.
İşaret ettiğim şey herhangi bir istikamette bulunmuyor.
O tam olarak Burada.
Onun kendini gösterdiği yer, buna açık olanın Kalbidir.
Farkındalık olarak kalındığında, yanılgılar biter ve zihin kendi doğal meskeni olan Kalbe geri döner.
Hiçbir eğilimin ile mücadele etme .
Her zaman an’da olan ve ismi veya şekli olmayan bağlantısız tanıklık eden olarak kal. Onun bir hikayesi yoktur.

Bu tavsiyeye uy.
“Hangi yöne gidersen git, pusulanın ibresi her zaman kuzeyi gösterir. Sende de böyle olmalı. Ne yaparsan yap ya da nereye gidersen git, izin ver zihnin kalbinin içinde kalsın.”
Öncelikle ne olmadığını fark etme yoluyla, kendinin gerçekte ne olduğunu aydınlığa kavuştur ve böylelikle dünyan, ruhunun bir yansıması olan dünyan gitgide artarak güzelleşecek ve huzur dolu olacak. Dünya senin içsel halinin bir yansımasından başka bir şey değil.
Hayatın değeri, kendinin kim ya da ne olduğuna inandığının, kendini nereye koyduğunun değeri ile belirlenir.
Paradoksal olarak, kendini isim, şekil ve şartlanmanın ötesinde o’lan olarak keşfettiğinde, hayat içeriden ışıldamaya başlar, göksel bir elmas gibi.
Hiçbir şey senin değil. Her şey sensin. (SEN ÖZSÜN)

Lao Tzu:
Yaşarken, toprağa yakın olun. Düşünürken, basit düşünün. anlaşmazlıklarda adil ve cömert olun, ailenizleyken her şeyinizle orada olun.
Biri ne zaman bir başkasını iyi insan yapmaya çalışsa, bana göre günah işliyordur…
Sen kimsin ki yol göstereceksin?
Sen kimsin ki rehberlik edeceksin? Ve ne kadar çok rehber olursa, emin ol o kadar çok kargaşa olur…
Herkesi kendi haline bırak sen kimsin?
Gerçek bilge aydınlanmanın amaç değil, anlam olduğunu anlar.
Değerli insanların yüceltilmemesi; kıskançlığı önler. Nadir bulunan şeylerin üretilmemesi; hırsızlığı önler. Arzu edilecek şeylerin teşhir edilmemesi; halkın kalbindeki fesadı önler. Bilge yönetici: kalpleri kirden temizler, karınları doyurur, hırsı öldürür, kemikleri güçlendirir, halkı bilgi ve istekten uzak tutarak masum kalmasını sağlar, kurnazlığı önler, hiçbir şey yapmamayı yapar. Böylece her şey düzene girer.
Benim üç hazinem vardır. Onları gözbebeğim gibi saklarım: Birincisi sevgidir, ikincisi kanaatkârlıktır, üçüncüsü tevazudur.
Kırılmamak için bükül
Düz olmak için eğril
Dolmak için boşal
Parçalan ki yenilen
Az şeye sahip olanlar çoğa kavuşabilirler
Çok şeyi olanların zihni karışır…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir