Hibrit Hikayeler
Hasan Boynukara’nın ilk öykü kitabı olma özelliğini taşıyan kitap, ilginç adı ve kapak görseli ile dikkat çekiyor. İçinde 58 kısa öykünün bulunduğu kitap kapak görselli ile bile okuyucuya mesaj veriyor. Artık her şeyi çok hızlı tüketiyoruz ve biz teknolojiyi değil teknoloji bizi yönetiyor. En azından bakınca benim anladığım bu…
Bu kitabı diğer öykü kitaplarından ayıran özellikler var. Kitap girişini Mustafa Everdi, öyküleri Hasan Boynukara, arka kapak yazısını ise Vehbi Beşer yazmış. Ve kitaptaki en önemli özellik ise kısa öykü sonlarında okuyucunun yorumlarına da yer verişmiş olması. Böylece karşılıklı bir diyalog ortaya çıkmış. Artı olarak birde en kısa öykülerinin yanında durum belirten karikatürler bulunuyor. Bu öyküler ilk önce sosyal medya üzerinden okunmaya başlanmış daha sonra derlenip kitap haline gelmiş.
Yazar öykülerinde hemen hemen her konuya değinmiş. Günlük yaşamımızdan, insan ilişkilerinden, siyasetin uç köşesinden, bir kitap karakterine kadar herkesi konu yapmayı başarmış. Biraz ironik, biraz mizahi, dokundurma ve göndermeler ile anlattığı öykülerden herkes kendince bir pay çıkartabiliyor. Bazı öyküleri öyle açık uçlu yazmış ki konum ve düşünce yapınıza göre siz kendiniz durumu şekillendiriyorsunuz.
Yazılan öykülerde duygu yoğunluğundan çok hal, olay, durum anlatımı var. Okuduğunuzdan kıssadan hisse çıkarmak gibi.
“Ben sadece geçip gidecektim demeye fırsat bulamadım. Tam ağzımı açıp derdimi anlatacakken, üç beş saniye içinde birkaç kişi daha hamle yapıp, süslü bir genç kız “böylelerine iyi ders vermek lazım” der demez, az önce yakamdan tutan genç adam, vatan, millet, tarih, gelenek, yasa ve adabımuaşeret adına, hem kızın gözüne girmek hem de benimkini patlatmak üzere yumruğu sol gözüme indirdi”.
…
“-Peki dayı savaş devam etseydi kim kazanırdı?
-La yavrum iki horozu dövüştürürsen, horoz mu kazanır, horoz sahibi mi? Akıllı ol akıllı.”
Kitap kapağındaki “Hibrit”in anlamını şöyle bir araştırdım, en kısa ve net karşıma şu açıklama çıktı: “TDK’de “(Teknoloji) iki farklı güç kaynağının bir arada bulunması” olarak geçer. En basit tanımıyla melez düşüncedir, iki şeyin bir araya gelmesiyle ortaya çıkar.” Belki de yazar öyküleri ve yorumları tek kitapta birleştirdiği için kitabına bu ismi verdi. Yazarın öyküleri kadar yapılan yorumlar da öyküler kadar iddialı. Her öyküyü okuduktan sonra acaba bu sefer nasıl yorumlar var diyerek onları da merakla okudum.
Okuyucu Yorumları:
Serap Yalçın Pamuk: Birçok insanın ahlakçılığı onu sınayacak bir durumla karşılaşıncaya kadardır. Duruşumuz ve durduğumuz yer, seçimimiz mi, yoksa başkaca bir seçeneğimiz olmadığı için mi?
Recep Seyhan: Varoluşçulardan ödünç alarak “İnsan bu dünyaya fırlatılmıştır”ın (İnsan fırlamadır, der gibi tövbe tövbe.) tersi… İnsanın sürekli gurbette olmasının kaynağı olan şey… Çok açık oldu bu kez de yahu…
Mustafa Everdi: Küçük insanların gözünden kaç tane trajedi gördüm ben. Bağırmıyor diye mi hikâye yok.
Mine Pyrz: İnsana kendisi olarak yaşamayı layık görmeyen bir toplum, ölümü neden taçlandırır ki ?!
Çetin Şamil Güral: Hikâyen kötüyse kahramanı Süpermen olmalı.
Hasan Boynukara, öyle birden bire hadi bende bir kitap yazayım da okunsun diyen biri de değil, kendisi Edebiyat profesörü. Kelime yapısına, cümle kurmaya, kurgu akışına, dile ve edebiyata hâkim biri yani. Belki de bu kadar donanımlı olduğu için okutturuyor kendini.
Sonuç ne olursa olsun ben kitabı çok sevdim. Minimalist öykülere uzun anlamlar sığdırmış yazar. Yaratıcı düşünebilmemizi, farklı yaşamları bir araya getirerek empati kurmamızı sağlıyor.
Ve Mustafa Everdi’nin özsözde yazdığı gibi:
“Gel okuyucu, maden burada. Kazma-kürek taşımana gerek yok. Elini daldır pınara, doya doya iç!
Her sayfasında şenlikli bir toplantı var. Araya karışmak o kadar doğal ki. İlk satıra göz attığında saçmayı yiyeceksin zaten.”
Hibrit Hikâyeler
Hasan Boynukara
Bilge Kürtür Sanat
200 Sayfa, 2018