Hep Sonradan

“Ortak bir acıya sahip iki kişi varsa, acı eşit bölünmez; biri diğerinden daha güçlü olmak ve acının büyük payını üstlenmek zorundadır.”

İç içe geçmiş birden çok roman okuyor hissi yaşatıyor insana, sanırsın matruşka. Sonu hüzünlü biten romanlardan biri gibi olsa da yeni dönem yazar sistemine okkalı eleştiriler de söz konusu romanda.

Otuz yaşındaki Eylül’ün hayatla ilişkisi anlatılıyormuş gibi dursa da aslında roman fark edemediklerimizi anlatmakla yükümlü. Annesi İnci Hanım’ın ölümü onun için büyümek demek. Babasının ona yaşatamadığı çocukluğuyla daha baş edemeyen Eylül, annesiyle özdeşleştirdiği için büyümek istemiyordu.

“Herhangi bir insan, vaktini nasıl geçireceğini; üstün bir insan ise vaktini nasıl tasarruf edeceğini düşünür.”

Tanıdık bir kalemdi sanki Ezgi Durmuş. Hatıraları yerli yerinde. Eserin dili pürüzsüz, anlatım akışı sorunsuz, imla hatasız bir roman “Hep Sonradan’’. Yazarın ikinci romanı olmasına rağmen işin ehli bir kalem olduğu besbelli. Kurgusuyla örtüşen roman gidişatı, sizi kitaba sapasağlam bağlıyor. Nitekim bu bağlanma dürtüsüyle bir çırpıda okuyup zihninize kaydediyorsunuz olanı biteni.

“Keşke kanser, konuşarak atlatılabilecek bir hastalık olsaydı.”

Hep SonradanKısa süre önce kanseri yenen İnci Hanım aniden rahatsızlanıyor. Kızı Eylül tarafından götürüldüğü hastanede yapılan tetkikler sonucunda kanserinin nüksettiği öğrenilir. Kanser sonrası gördüğü kemoterapiden sonra zaten hâlihazırda var olan acıları daha da artmış durumdadır. Kızı Eylül, bu acıları dindirmek için çabalamaya çalışsa da annesinin acıları çocukluğuyla yüzleşir. Babasının desteği olmadan hayat mücadelesi veren Eylül, annesine karşı desteğini esirgemese de hayata tutunmak için annesinin hiç çabalamadığını fark eder. İşte asıl mutsuzluk o an başlar Eylül için. Eylül, hem sevgili hem editör. Büyük bir aşkla bağlı olduğu Deniz. Birbirlerinde kimsenin görmediği şeyleri görüyor, tatmadık duyguları tadıyorlar. Ancak her şey göründüğü gibi mükemmel değildir. Zaman bazen her şeyin de ilacı olmayabilir. Hayat herkese eşit davranmayabilir. Aşkta bazen gitmek de gerekebilir. İşte Eylül için mücadelenin son bulduğu andı annesinin ölümü. Hayatla kavgasında kansere mağlup olmuştu. Yine de son bir işi kalmıştı, Deniz’in kitabı. Garip bir kızdı Eylül. Son dakikaya kadar işine de aşkına da sahip çıkan bir kız. Rotasını denize çevirdi. Metafor değildi bu. Beyazlar içinde kendini sonsuzluğa bıraktı.

“Deniz… Benim şimdiye kadar kurduğum en uzun ve en anlamlı cümleydi. Deniz’in bir anı bir anını tutmazdı, bazen durgundu bazen de dalgalı. İkimizin arasındaki dili kimse anlamazdı. Kavgalarımızdan bir tek edebiyat karlı çıkıyordu. İki kişilik koca bir kalabalıktık biz.”

Hep Sonradan
Ezgi Durmuş
Destek Yayınları
191 Sayfa, 2017

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir