Hayallerinizden ne kadar uzaktasınız ya da hayatınızın ne kadar içinde

“Gördüğümüz ya da görünen her şey, rüya içinde rüyadan başka bir şey değildir.”
Edgar Alan Poe

Hayal kurmayı sever misiniz? Güzel bir düşler dünyasının içinde kaybolmak istemez miydiniz mesela? Peki, şöyle sorsam: hayallerin peşinden koşmak mı yoksa durup tehlikeli olup olmadıklarını düşünmek mi? Hangisini tercih ederdiniz?

Hayaller tehlikelidir. Hayatınızı mahvedebilir. Bu hiç kimseden duymayacağınız bir gerçek belki de. Herkes, aileniz, öğretmenleriniz, arkadaşlarınız hayallerinizin peşinden koşmanızı söyler ama kimse hayallerin size neler yapabileceğini söylemez.

Son zamanlarda sosyal medyada onlarca motive edici başarı öyküsü yer almaya başladı ama bunların, günlük yaptığımız sıkıcı işlerin arasında sadece biraz daha yol almamız için bize uzatılan motive edici birer yem gibi olduğunu düşünüyorum. Peki ya başarısız olanlar? Onlar hakkında bir şey duymak istemeyiz hiç, değil mi? Sokaklarda bozuk para dilenen birilerinin yanınıza yaklaştığını gördüğünüzde ne düşünürsünüz? Belki de onları, o konuma hayalleri getirdi.

Peki ya Kafka’ya, Schubert’e, Edgar Allan Poe’ya, Van Gogh’a, Nietzche’ye ve Karl Marx’a ne dersiniz? Dev hayaller kuranların kısacık bir listesi bu saydıklarım. Düşünceleri ve eserleri hala yaşıyor, ama kendileri nasıl yaşadılar? Hiçbirinin sonu, mutlu son değildi. Meteliksiz öldüler ve yaşarken ünlü filan değillerdi. Böyle bir hayat ister miydiniz? Böyle olacağını bilseydiniz yine de hayallerinizin peşinden koşar mıydınız?

Umarım cevabınız “evet” olur. Hayallerle ilgili olan en güzel şey ne biliyor musunuz? Almanız gereken büyük riskler. Yazı tura atmaya benziyor bu. Ya kazanırsınız ya da her şeyi kaybedersiniz.

Çok da karamsar bir tablo çizmemek adına çocukluğunuza dönün şimdi. Küçük bir çocukken hepimizin hayalleri olmuştur. Şimdi ilk karşınıza çıkan küçük çocuğa sorsanız mutlaka bir hayali vardır. Peki ya bu hayallere ulaşıyor muyuz ya da kaçımız o masum ama kocaman hayallere dokunabiliyoruz? Etrafıma şöyle bir baktığımda hayal ettiğimiz şeylerden çok hayallerimizden uzaklarda yaşadığımızı görüyorum. Bir sürü mantıklı neden sayılabilir tabi onlara ulaşamamanın sebebi olarak: çok gerçekçi değildir, aileler desteklememiştir, para yoktur, gelenekler ve toplumsal yargılar duvar oluşturmuştur, hayat şekillendirmiştir, belki geç kalınmış ya da erkenden sonlanmıştır her şey…

Önemli olan çocukluk hayallerinize ulaşıp ulaşmamak değil, otuz yaşında da olsanız, kırk yaşında da olsanız hayal kurmaya devam edebilmektir. Çünkü yaşamın ortalarında kurulan bir hayalle yeniden başlayabilir hayat.

Ve ben de öyle olduğuna inanıyorum. Hala hayatın çetrefilli yollarında mücadele eden küçük bir çocuk olduğumu düşünüyorum, hayalleri önünde giden. Belki burada hangi yolları seçtim ya da hangi yollardan gitmedim seçeneklerini paylaşmayacağım çünkü elbette her insanın hayatı başarılar, başarısızlıklar, şüpheler, ya da cevapsız bırakılan yüzlerce soruyla doludur. Ama yine de bir umut olmalı içimizde. Bir gün, bir yerde, bir şekilde gözlerimizi olmak istediğimiz yerde açabiliriz. Aslına bakılırsa önemsediğim tek başarı, umutsuzluklarda kaybolmamak, nerede olduğunu, nereye gidiyor olduğunu kısacası yaşam yolculuğunu bilmek. Bana kalırsa kaç yaşında olursanız olun, ister yedi yaşında bir çocuk, ister elli yaşında kocaman bir yetişkin olun asla hayallerinizin peşini bırakmayın. Onları takip edin, gerçekleşmesi için çabalayın. Kalbinizin en derinine hayalinizi koyun, o sizi gerekli yere götürecektir, hayatın içine alacaktır.

Hayalleriniz için savaşın ki hayalleriniz de sizin için savaşsın!
Paulo Coelho / Simyacı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir