Haftanın kitabı (15 Aralık 2015) – Pembe ve Yusuf

Ne benim sözüm geçer bu iklimde Ne de senin Böyle gelmiş böyle gider Son söz TÖRE’nin!
Birbirlerine delicesine düşkün iki kardeşin,

Pembe ile Yusuf’un sızılı ve çarpıcı öyküsü.
Ezenler ve ezilenlerin amansız savaşımı.
Üzerinde yaşadığımız coğrafyanın değişmez kaderi…

Törenin kara gölgesi renklerin üzerine çökerken, içlerinde en gariban gördüğü “pembe”ye vermişti önceliği. Soluğu kesildi “pembe”nin, beti benzi attı. Güzelim rengini yitiriverdi. Varlığını sürdürmekle yok olmak arasındaki ince çizgide asılı kaldı. Tıpkı yaşamın içindeki gerçek PEMBE’ler gibi…

Keder, doğulu bir ailenin üç numaralı kızıdır. Dedesinin öldüğü gün doğan Keder’in kötü yazgısı o an yazılmıştır. Çünkü, Servet Bey’in babası erkek bir torun görmeden ölmüştür ve o sıralarda doğan Keder’in de hiç bir değerinin olmamasına neden olmuştur.

On dördüne geldiğinde babası artık onu görmek istemediği için küçük gelin olmuştur Keder. Kocası hariç yeni ailesi onu çok sevse de kocasından gördüğü şiddet dayanılmazdır.

Keder’in çocukları Pembe ve Yusuf.. Onlarda törenin acımasızlığından fazlasıyla nasiplerini almış iki çocuk.

Töre adına baba ve ağabeyler hüküm verirken, bu genç bedenler ne yapacaktır?

Canan Tan ile Pembe ve Yusuf Sohbeti

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir