Hafızanın Antrenmanı; Unutmak
Öğrenme sürecinde öğrencinin en çok yakındığı şeylerden biridir unutmak. Nasıl öyle olmasın ki? Büyük emek ve zaman harcanarak öğrenmeyi amaçladığımız bilgiler, bir süre sonra sanki hiç çalışmamışız gibi “Hooop!” diye uçup gidiyor. Öğrenilmesi gereken bu kadar çok bilgi; çalışılması gereken bu kadar çok konu varken her birini aklımızda tutmak nasıl mümkün olabilir ki? Sahi bunu başarabilen var mı gerçekten?
Öğrenci dediğin hele ki sınava hazırlanıyorsa konu yetiştirme telaşındadır. Dolayısıyla kendisini sürekli olarak yeni konu çalışmak zorunda hisseder ve kaçınılmaz bir şekilde bir kısır döngünün içinde bulur. Sürekli olarak ilerleme derdinde olduğundan eski konuları tekrar edemez; konuları tekrar edemediğinden o bilgilerin büyük bir çoğunluğunu bir süre sonra unutur. Unuttukça da aslında gerçek manada bir ilerleme kaydedemez. İki ileri- bir geri debelenir durur anlayacağınız. Sınav sonrasında yaşanacak büyük bir hüsranın habercisidir aslında tüm bu yaşananlar. İstemeden de olsa öğrenci bu sonucu kendi elleriyle hazırlamıştır. Göz göre göre devam etmiştir. Ama nedense basireti bağlanmış gibi iş işten geçene dek bu “Bir yerlerde yanlış yapıyorum,” hissinin adını koyamamıştır. Sınav sonuç belgesini eline aldıktan sonra gelen pişmanlık her şeyi daha net idrak etmesini sağlasa da bir yıl çöpe gitmiştir bile. Gelin biz bu çıkmaza hiç girmeden bu sevimsiz döngüyü nasıl kırabileceğimizden bahsedelim.
“Unutmak” da öğrenme yolculuğumuzun etkin bir parçasıdır.
Öncelikle kazanılması gereken bakış açısı şudur: Başarıya giden yolda olumlu ve olumsuz tecrübelerimizin bir açıdan birbirinden farkı yoktur; her ikisi de bizi başarıya götüren araçlardır. Hiçbir olumsuz tecrübe yaşanmamış bir başarı hikayesi asla olmamıştır. Dolayısıyla anlamlı olan bu olumsuzlukların bize kazandırdıklarına odaklanmak olacaktır. İşte sinir bozucu ve sevimsiz görünen “Unutmak” da öğrenme yolculuğumuzun etkin bir parçasıdır. Çünkü öğrenme denen şey çoğu zaman anlık olarak değil; uzun vadeli olarak gerçekleşen bir etkinliktir.
Nasıl mı?
Gün içinde maruz kaldığımız bilgilerin büyük bir çoğunluğunu gün sonunda unuturuz. Bu iyi bir şeydir; böylelikle zihnimiz önemsiz, tekrar ihtiyaç duymayacağımız bilgilerden temizlenir ve daha önemli bilgilere yer açılır. Eğer beyninizi bu bilgiye ihtiyacınız olduğu ikazını göndermek istiyorsanız, onu tekrar ederek zihninizi ona tekrar maruz bırakırsınız. Bir kısmı unutulmuş bilgi de tazelenerek bu kez daha güçlü bir şekilde aklınızda yer eder.
Bilginin zihninizdeki bu hareketliliği onu canlı tutar.
Bilginin zihninizdeki bu hareketliliği onu canlı tutar; yani tam da bu unutma-hatırlama döngüsüdür, bize bilgiyi öğreten. Anla, unut, hatırla, unut, yine hatırla, tıpkı bir halterle antrenman yapar gibi; indir-kaldır. Asıl mesele unutmayı azaltmaktan çok kendimizi o bilgiye bilinçli olarak tekrar tekrar maruz bırakabilmektedir.
Yaşadığımız, duyduğumuz veya öğrendiğimiz hiçbir şeyi unutmadığımız bir hayatı gerçekten düşünemiyorum. Hayatta her bir zerrenin bir anlamı olduğu gibi unutmanın da işlevini göz ardı etmemek dileğiyle.
5
4.5
0.5
1