Gülünün Solduğu Akşam
Hepimizin sonunu bildiği üzerine çokça yazılıp konuşulmuş bir hikaye, üç fidanın öyküsü. 12 Mart 1971’de yaşanan Türkiye tarihinin ikinci başarılı darbesinden dört gün sonra 16 Mart’ta arkadaşı Yusuf Aslan ile birlikte Sivas’ta yakalanır Deniz Gezmiş. Düştükleri Mamak Askeri Cezaevinde muhtıra sonrası tutuklanan Erdal Öz ile tanışırlar ve kendi istekleri üzerine demir parmaklıklar ardında yaşadıklarını, kendi dillerinden anıları kitap haline gelir. Bu isteğin sonucu ortaya çıkan bir kitap ‘Gülünün Solduğu Akşam’. İlk baskısını 1986 yılında yapan eser Türkiye tarihinin önemli dönemlerinden birine kazananların değil kaybedenlerin gözünden ışık tutuyor.
Roman tadında bir anı kitabı olan ‘Gülünün Solduğu Akşam’ı merak içinde ama boğazımda bir yumru ile okudum. Akıcı bir dil ile tarihin çarpıcı gerçeklerini yazmış Erdal Öz. Herkesin okumasını tavsiye edeceğim bir kitap. Aynı dönemi anlatan Can Dündar imzalı ‘Abim Deniz’de farklı bir açıdan bakmamızı sağlıyor. Gezmiş, Arslan ve İnan ailelerinin ağzından ve tarafların birbirine yazdıkları mektupları içererek anlatılıyor 3 fidanın yaşamı.
Tarihi incelerken zamanın şartları göz önünde bulundurulmalı derler. İnfazlardan yıllar sonra Süleyman Demirel’e şu an böyle bir durum olsa ne karar vereceği sorulduğunda o zamana göre yapılması gerekenin bu olduğunu söylemiş. Yine de kitap okurken olayların gözünüzde canlanmasından hoşlanıyorsanız bu kitabı okuyana kadar bekleyin zira o işkence sahneleri benim okumamı hem zorlaştırdı hem de daha bir hırsla okumama sebep oldu.
Kitabın sonunda ise asılarak idam edilen devrimcilerin son sözleri ve son mektupları yer alıyor ki gözlerim dolu olarak okuduğum bölümlerden biridir onlarda.
Tanıtım Bülteninden:
“Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Sinan Cemgil” ve daha niceleri. Mamak Askeri Cezaevinde bu çocukların çoğuyla konuşmuştum. Deniz’le anlaştığımız gibi, tuttuğum notlardan yola çıkarak bir roman yazacaktım. Sorduğum sorularla onları sürekli küçük ayrıntılara yöneltmeye çalışmıştım. Roman, bu ayrıntılardan doğup gelişecekti. Ne yazık ki iş yarım kaldı. Hele belgesel bir roman için elimdeki notların yetersizliğini görünce böyle bir çalışmaya girmekten vazgeçmek zorunda kaldım.
Yıllar sonra, bir başka biçimlemeyle, sonunda oluşturabildim bu kitabı. ‘Gülünün Solduğu Akşam’, serüven dolu sürükleyici bir roman gibi de okunabilir. Ama acı ve hüzün yüklü bir kitap olduğu da bilinmelidir. Anı, belge, anlatı karışımı bu kitabı dilerseniz bir roman gibi okuyun; yeter ki sizde bırakacağı hüzün kalıcı olsun.
-Erdal Öz-
Gülünün Solduğu Akşam
Erdal Öz
Can Yayınları
304 sayfa, 2016