Doktor March’ın Dört Oğlu
İnce ama dolu dolu bir kitap. İlk sayfadan, ilk cümleden sizi esir ediyor. Kapağını kapattığınızda dahi her an patlayabilecek bir bombaymış gibi hissediyorsunuz. Aklınız daima kitapta, karakterler sizi adeta ruh halleriyle büyülüyor. Sizi psikolojik esirleri yapıyorlar, rüyanızda bile yakanızı bırakmıyorlar. Harika bir polisiye, harika bir gerilim, harika bir gizem kitabı.
Nice kalın polisiye-gerilim kitaplarına taş çıkartan bu kitap bir günlük şeklinde yazılıyor. Bir katilin dilinden işlediği, işleyeceği suçları ve hislerini tüm çıplaklığıyla okuyoruz, bir de o katili yakalamaya çalışan kadın karakterin iz üstünde gitmesini, korkmasını, iki arada bir derede kalmasını okuyoruz. Katilimiz Doktor March’ın oğullarından biri, katilin günlüğünü bulan ise evin hizmetçisi. O da kendince bir günlük tutmaya başlıyor ve katilin kim olduğunu bulmaya çalışıyor. Bu iş biraz zor çünkü katil hangi oğul olduğundan yazdıklarında bahsetmiyor ve bu oğullar dördüz. Üstelik bir zaman sonra bu durum ikili bir savaş halini alıyor.
Böylesi ilginç bir kurguyu daha önce hiç okumamıştım. Kitap boyunca kafamda birçok farklı senaryo yazdım. Ve bu senaryolardan bence zaten en güzel olanı gerçekleşti ama aklımdan bunu geçirmeme rağmen yazar yine kıvrak bir hareketle son anda beni şaşırtmayı başardı.
***
Günlük tutan bir katil. Bu günlüğü tesadüfen keşfeden bir hizmetçi. Ne yapsın? Günlüğün sahibi, yanında çalıştığı itibarlı ailenin on sekiz yaşındaki dördüzlerinden biri, kendisi ise hapisten yeni çıkmış, hırsızlıktan arandığı için takma adla çalışan, basit bir kız. Polise mi haber versin, kaçıp gitsin mi, dördüzlerden hangisinin katil olduğunu bulmaya mı çalışsın, olanlara göz mü yumsun?
Katilin ve Jeanie’nin günlükleri şeklinde gelişir öykü. Cinayetler birbirini izlerken Jeanie katilin günlüğünü okumayı sürdürür. Ta ki bir gün katil, onun her şeyi bildiğini anlayana kadar…
1956 doğumlu Fransız yazar Brigitte Aubert’in seri cinayet yönünden sıkıntı çekmeyen bir ülke olan ABD’de geçirdiği öykü, temposu hiç düşmeyen uğursuz bir oyunda, gerilimi her an ayakta tutan karşılıklı hamlelerle, türün meraklısı okuru, “Merak kediyi öldürür” deyimini doğrulamaya çağırıyor.
Katilin Günlüğü
İlk seferinde… Hayır, önce size merhaba diyeyim. Merhaba sevgili dostlar. Sevgili yeni dostlar. Merhaba sevgili gizli günlüğüm. Hayatımı ve aileminkini anlatmaya karar vermiş olan sevgili gizli benliğim, merhaba!
Ama asıl sözünü etmek istediğim “o”.
İlk seferinde, yaşım… Kesin yaşımı söylemeye gerek yok, diyelim ki çocuktum. Sevimli, ufak bir çocuk. O da küçük bir kız çocuğu idi. Elbise giymişti, kırmızı akrilik bir elbise, parlak kırmızı. Akriliğin bayağı iyi yandığını biliyordum, bir meşale gibi.
Elbisesini yaktığımda bağırdı, sonra da yandı. Yanmasını sonuna kadar izledim. Her yanı şişmişti ve gözleri dışarı fırlamıştı. Hâlâ çok iyi hatırlıyorum, oysa çocuktum. Her zaman iyi bir belleğim olmuştur.
Doktor March’ın Dört Oğlu
Brigitte Aubert
Metis Yayıncılık
Türkçesi: Esin Talu Çelikkan
163 sayfa, 1996