Dinginliğin Muhteşem Gücü
Bugün ilk yazımla size dingin bir “MERHABA” diyorum. Konum neden “Dinginlik” derseniz, hiçbir şey tesadüf değildir, derim.. Konu kendisini önüme getirdi. Olacak olan olur, bizler bedenlenmesini izler ve yaşarız.
Ruhumuz her şeyi önceden hisseder, sezgilerimiz bize seslenir, yeter ki fark edelim ve farkındalığımız daim olsun.
“Dingin olmak” size kelime anlamı olarak kendinizi nasıl hissettiriyor? Tam şimdi, bu anda haydi gözlerini kapat ve rahatlama nefesi yapalım. Peşinden okumaya devam edebillirsin. 10 adet nefesi sadece burundan alıp, burnundan geri ver. Peşinden 10 adet nefesi burnundan al, ağzından geri ver. Dingin bir ruh halin, bu ânı ıskalamadan seni sana getirdi. Hergün güne böyle uyanmanın ve pozitif ruh halini yaşayın. Çünkü bugün geri kalan hayatının ilk günü.
Zihinden Kurtulamamak!
Aslında size iyi bir haberim var; zihnin esaretinden kurtulmak mümkündür. O konuşan ses var ya, hani sussanız konuşan, sustursanız susmayan, bazen delirten o zihindeki kalabalık! Önce yapılması gereken bu kafamızdaki sesi dinlemek ve izlemek. Biraz izleyin, ne diyor, ne anlatıyor, hangi zamanlarda daha çok konuşuyor… Lütfen önyargı yapmadan dinleyin, tepki vermeden kabul edin, suçlamadan sadece farkedin. Bunları yapmaya başladığınız da siz bir pencereden bakmaya başlarsınız, ses karşınızda izlediğiniz olmakla, yeni bir bilinç boyutunu yakalamış olursunuz.
Dinginliğimize geri dönelim; Bu konuda ilk ve en önemli isim kendi adıma şüphesiz “Eckhart TOLLE” diyebilirim. Ve en güzel kitaplarından biri olan, yazıma adını verdiğim ‘Dinginliğin Gücü’ kitabıdır. TOLLE ne yazsa okunur okurum, ne söylerse dinlenir dinlerim, ne yayınlarsa izlenir izlerim.
Yazar bu noktaya o kadar diplerden gelmişki, biraz kendinden bahsetmek isterim. Almanya doğumlu Tolle, anne ve babasıyla yaşadığı zamanlarda hep kavga ve gürültü içinde mutsuzluk yaşamış, 13 yaşında babasıyla Ispanya’ya yerleşerek 20 yaşına kadar orada yaşamıştır. Ve ağır, yoğun ve uzun süren depresyonları ile 29 yaşında dibe indiğinde ruhani bir aydınlanma ile sıçramaya geçmiştir. Kendi sözleri ise şu şekildedir; “Artık kendimle yaşayamıyordum, peki ben kendimle yaşayamıyorsam ‘kendiyle yaşayamayan bu içimdeki kim?’ Peki kendi dediğim şey kim?! İşte o anda bir boşluğa düştüm. O andan itibaren ve şimdi anlıyorum ki, tüm ağırlığı ve sorunlarıyla pişmanlık dolu geçmişimle, korktuğum geleceğim arasında yaşayan ve zihnimin ortaya attığı ‘kendim’ tamamen çöktü ve yok oldu. Ertesi gün uyandım ve her şey huzurdu, ve artık o ‘kendi’ dediğim şey yoktu. Sadece var olmak, hayatı izlemek, gözlemlemek vardı.”
Bu aydınlanma, farkındalık yolunda yaklaşık 3 yıl evsiz kalmış ve sokaklarda, parklarda ve bazı arkadaşlarında yaşayarak geçirmiştir. Ve dışarıdan izleyenlerin onun için düşünüp söyledikleri tek şey ” görünürde hiçbir şeyi olmayan, ama her şeyi olan adam hali” durumu merak uyandırmıştır.
İçsel dinginlik ile teması yitirirsek, kendimizle teması da yitirmişizdir, bu durum dünyada kendimizi kaybetmek demektir. Siz tüm deneyimlerin geçici olduğunu, dünyanın size kalıcı değere sahip hiçbir şey veremeyeceğini idrak ettiğinizde, teslimiyet çok kolay hale gelir.
TOLLE der ki; Dinginlik içsel huzurdur. O dinginlik ve huzur sizin Var’lığınızın özüdür. Dünyayı kurtaracak ve dönüştürecek olan şey içsel dinginliktir.
Dışsal gürültünün karşılığı içsel düşünce gürültüsüdür. Dışsal sessizliğin karşılığı içsel dinginliktir. Bilgelik dingin olma yeteneğiyle birlikte gelir. Sadece bakın ve dinleyin. Dingin olmak, izlemek, dinlemek içimizdeki kavramsal- olmayan zekâyı aktive eder. Bırakalım sözlerimizi, eylemlerimizi dinginlik yönetsin. Bırakalım aksın, izin verelim ki olsun..
Düşüncelerimizde kaybolmuşluk = biz insanların durumudur!
Dinginlik elbette gelişim, farkındalık, arınma süreçleri gibidir; yani uzun, daimi ve sonsuz bir diyardır.
Toparlarsam biraz daha;
Düşüncelerinizi çok dikkate almayın. Siz duygu ve düşünceleriniz değilsiniz. Siz onları deneyimleyensiniz. Düşünler, duygular nehir suyu gibi akıştadır, bırakın set kurmayı, engellemeyi gelsinler ki gidebilsinler. Bilinç denen âlem düşüncenin kavrayabileceğinden çok çok sınırsızdır. Siz artık düşündüğünüz her şeye inanmadığınız da, düşüncenin dışına çıkar ve düşüncenin siz olmadığını fark edersiniz.
Gerek şu ki, o sizin başınıza gelebilecek en önemli şeydir. O düşünmekten farkında mevcudiyete geçişin başlangıcıdır. Siz aklınıza gelen her düşünceyi gerçek sandığınızda bir hayli ıstırap ve mutsuzluk hissedersiniz. Durumlar sizi mutsuz etmez. Onlar size fiziksel acı verebilir ama mutsuz etmezler. Sizi kendi düşünceleriniz mutsuz eder, yorumlarınız mutsuz eder, kendinize anlattığınız hikayeleriniz mutsuz eder.
Ben inanırım ki hep;
HER OLUŞ KABUL ‘den
HER KABUL ŞÜKÜR yolundan ibarettir.
Bir Diyalog:
Olanı Kabullen.
Bunu gerçekten yapamam. Bu durum beni rahatsız etti ve kızdırdı
Öyleyse olanı kabullen.
Rahatsız olmamı ve kızmamı mı kabulleneyim? Kabullenemememi mi kabulleneyim?
Evet. Kabullenmemeni kabullen. Teslim-olmamana teslim ol. Sonra neler olduğunu gör.
Sevgi ve Işıkla kalın.
Dinginliğin Gücü
Eckhart Tolle
Akaşa Yayınları
120 sayfa, 2003