Çağdaş Sanatın Felsefi Söylemi
Süreyya Su, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Sosyoloji öğrenimi gördü. Hacettepe Üniversitesi’nde Antropoloji Bölümü’nde yüksek lisans yaptı. Cogito, Felsefelogos, Toplum ve Bilim gibi birçok dergide yazıları yayımlanmaktır. “Hurafeler ve Mitler ( İletişim Yayınları)” ve “Güzelliğin ve Çirkinliğin Ötesinde Estetiğin Halleri (Can Yayınları)” iki kitabı vardır.
Bu kitapta yer alan makaleler yazarın Cogito, Doğu Batı, Felsefelegos ve Sanat Dünyamız gibi dergilerde yayımlanan makalelerinin bir araya getirilmesi ile derlenmiştir. Makaleler arasında konu bütünlüğü sağlandığı için okuyucuların çağdaş sanatın geçmişten günümüze evrimselleşmesini ya da değişimini –karar okuyucunun!- tarihsel süreklilik içinde bütünsel bir okuma yapması için çok elverişlidir.
Günümüz sanat anlayışının oluşumuna katkıda bulunan, sanat eserlerine postmodern yorum ve teknik anlayışını getiren “Aydınlanma Çağı” ve “Modernizm” karşıtı filozofların görüşleri bağlamında modern sanatın sırlarını analiz edeceğimiz bir eser.
Deleuze, Facoult, Lyotart, Derrida gibi filozoflar postmodern sanatın yani modern sanat anlayışının doğuşunu rasyonalizmin eleştirisi ile başlatır. Evrenin ve doğanın matematiksel formüller ile kavranabileceğini; rasyonalizmin akılcılığı dışında evreni tasavvur edemeyeceğimizi ve akıl süzgecinden geçmeyen hiçbir bilginin kalıcılığının sağlanamayacağı fikrine entelektüel ortamda ağır saldırılar düzenlenir.
Frankfurt Okulu’nun önemli düşünürlerinden Adorno aklın kullanımının “aklın bunalımına” yol açtığını söyler. Doğaya ve yaşama dair bilmemiz istenenin bölük pörçük kaldığını, insan ve doğa üzerinde kurulacak hâkimiyetin aklın tahakkümü kullanıldığında bu anlayışa karşı durmaktadır. Bu tahakküm akıl olgusunu kullanarak doğan değiştirilebilir ve kontrol edilebilir bir nesne olarak değer kazanır. Bilim insanı özgürleştirmekten çok, insanı köleleştirmektedir. Kurtuluşu Logos’ta yani ortak akılda görmez.
Walter Benjamin, yaşam alanımıza dâhil olan her türden eşyanın esiri olduğumuzu ve kapitalist üretim tarzında emeğinde metalaştığını ve insanın modernizm ile karanlık bir çağa girdiğini belirtir. Benjamin’in belirttiği modernizm insanları daha çok mutsuzluğa sürüklemektedir. Meta fetişizmi günümüz dünyasının başat aktörü olmuştur. Yeni mutsuzluk düzenimize uygun bir sanat anlayışının doğması da yakındır.
Derrida “Yapıbozumu” ilkesi ile sanat eserlerine geniş postmodern bir perspektif açısı kazandırmıştır. Estetik yoktur. Bizim metin okumalarımızın dışında hiçbir şey yoktur fikrini ileri sürerek, “güzel” veya “çirkin” gibi nitelemeler yapamayacağımızı belirtir.
Sanatta postmodernizm ne anlatır? Dünyayı ve sanatı nasıl yorumlar? Süreyya Su’yun analizinden ve filozofların düşüncelerinden yola çıkarak kısa bir özetleme yapabiliriz. “Sanatçıların bizden beklentisi eserleri üzerine zihin yormamız değildir. Çağdaş sanat, anlamsızlıktan ve akla yatkın gelen bir estetik değer anlayışının yoksunluğundan hareketle oluşur. Modern sanat oluşumu estetik değere göre değil, kişinin yorumuna göre sanattır. Eserlerin hiçbiri zihinde kalıcı anlam bırakmaz. Zaten kalıcı olmak gibi bir derdi de yoktur. Anlamsızlık, belirsizlik ve nihilizm belirleyici olduğundan kuram ve ilkelerin sırtından yükselmez. Ruhsuzluğun, anlamsızlığın gösteriye dönüştüğü bir gösteri alanına dönüşmüştür. Plastik sanatlarda, resimde, edebiyatta gerçeğin olmadığı görüntü bolluğunun olduğu bir sanat anlayışıdır. Galeri ve müzayedelerde fiyata göre değer kazandığı ve üst sınıfa hizmet eden bir gösteri beğeni anlayışına dönüştüğüdür.”
Çağdaş Sanatın Felsefi Söylemi
Süreyya Su
Profil Yayıncılık
256 Sayfa, 2014
4.5