Büyüdüğün Zaman Anlayacaksın

“Etrafımız ne kadar kalabalık olursa olsun; acılarımızı, kavgalarımızı ve sevinçlerimizi tek başımıza yaşıyoruz”

Çok sevdiği babasının vefatı, acısına kayıtsız kalan sevgilisi ve beyin kanaması geçiren anneannesinin de üstüne eklenmesi ile Julia hayata dair bütün güzel umutlara artık kalbini kapatır. Acılarından kaçmak için ise 8 aylık geçici psikolog arayan Tamaris Huzurevi’e başvurur. Bu iş ne kadar zor olabilirdi ki? Yapacağı şeyler sadece bu yaşlı insanlarla konuşmak, dertlerini ve isteklerini dinlemek, içlerini rahatlatıp uyumak için bir iki ilaç yazmak. Ama onlara baktıkça ölümle bu kadar yakın olan insanlardan korkmaya başlıyor. Dahası birlikte çalışacakları iş arkadaşlarının kalpleri de kendi gibi kırık ve mutluluğa çok uzak bir noktada durduğunu düşünüyor.

Kendi acılarıyla baş edemeyen bir psikolog, hayatın bütün duygularını ele geçirdiği bu yaşlılara ne kadar yardımcı olabilecekti? Peki ya yaşlılar, sadece eğitimini aldığı duygularla bile baş edemeyen bu acemi psikoloğu kendi yanlarına çekip hayat tecrübelerini aktarabilecekler miydi?

Julia’nın yerinde ben olsam kendi dertlerimden kaçmak isterken bir sürü yaşlı arasına dalıp onların dertlerini dinlemek ister miydim acaba? Evet, isterdim; çünkü herkesin anlatacağı bir hikâyesi vardır ve eğer yaşları 80-90 arasındaysa anlatmakla kalmayıp hayata ve yaşama dair verilen öğütleri dinlemek ayrı bir keyif olurdu.

“Acıların eleştirecek çok yönü olsa da insanları birleştirdiği inkâr edilemez”

Julia yaşlıların hiç de öyle düşündüğü gibi pasif olmadığı görüyor; hatta fazla hayat enerjisiyle dolu olduğunu söyleyebilirim. Zıpır büyükbabalar, çılgın anneanneler ile aynı ortamda bulunmak onu kendi dertlerinden uzaklaştırarak daha mutlu olmasını sağlıyorlar. Dinlediği her bir huzurevi sakininin tecrübesinden kendi yanlışlarını görerek hayatına bir yön çizmeye çalışıyor. Psikolog olan kendisiyken olaylar tam tersine dönmüş gibi kendisini çoklu terapi ortamında hissederek iyileşmeye çalışıyor.

“Kendinize inanırsanız, kimse size acı çektiremez”

Büyüdüğün Zaman AnlayacaksınKitabı okurken kurgunun içine saklanmış birçok acı, sevinç, aşk, başarı gibi hayat tecrübeleriyle ve rehber olacak bir sürü cümle ile karşılaştım. Hissettirmeden bilinçaltına yerleşen bu öğretileri seviyorum. Sanırım, yazarın anlatım dilinin de bunda etkisi var, hiçbir zorlama olmadan bunu okuyucuya aktarabilmeyi başarmış. Başlarda kitap adından dolayı beklentimi fazla tutmamıştım ama okuyunca iyi ki okumuşum, dedim. Onca yaşlıdan hatıralarını dinlemek, zamanda yolculuk yapmak gibiydi ve zamanlarının çok az kaldıklarını bildikleri için hayatı artık istedikleri çılgınlıkta yaşamaları, içlerindeki çocuğu serbest bırakarak özgürce konuşup davranmaları umudun hiç bitmediğinin göstergesiydi.

Büyümek, 18’e girip reşit olmakla ya da 30 yaşına gelmekle olmuyormuş. Büyümek, hayatı her yanıyla kabul edip yaşamaya başlayınca büyümek oluyormuş. Hatalarımızı kabul edebiliyorsak ve değiştirmek için çabalıyorsak büyümüşüz, demektir. Karşımızdaki insanın yaşı ne olursa olsun ona zaman ayırıp dinleyerek hayatımıza dâhil edebiliyorsak o zaman yaşıyoruz, o zaman hayatı anlıyoruz, o zaman büyümüş oluyoruz.

“Hayat, şimdiki zamandan ibaret. Şimdi ve burada! Dünden sadece güzel olan şeyleri hatırlamalı. Yarından hiçbir şey beklememeli. Geçmişi değiştirmemiz ve geleceği önceden bilmemiz mümkün değil.”

Büyüdüğün Zaman Anlayacaksın

Virginie Grimaldi
Yan Pasaj Yayınları
Türkçesi: Gülşah Ercenk
404 Sayfa, 2018

2 thoughts on “Büyüdüğün Zaman Anlayacaksın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir