Bir Son Duygusu – Julian Barnes
2011 yılında Julian Barnes`e Man Booker Edebiyat Ödülü`nü kazandıran “Bir Son Duygusu” kısacık, 150 sayfalık bir roman. Arka kapak yazısında denildiği gibi “yazarın önceki birkaç yapıtında da görüldüğü üzere, Barnes’ın yazarlığının gitgide başat öğesi haline gelmiş olan “anımsama yoluyla hayatı irdeleme” izleğinin çarpıcı bir açılımıyla başlıyor.”. İki bölümden oluşan romanın ilk bölümünde roman kahramanı Tony Webster kırk yıl önceki anılarını anımsar. Önceleri Alex, Colin ve kendisinden oluşan üç kişilik bir arkadaş grubuna bir gün Adrian`ın katılmasıyla bir şeyler değişir. Tony olgun fikirler öne süren Adrian`dan çok etkilenir. Adrian artık olayların merkezinde yer almaktadır. Okul bittikten sonra üniversite yılları da bunu izler. Her biri ayrı yöne dağılan arkadaşlar mektuplaşmaya başlar, en çok Adrian’a mektup gönderirler. Tony`nin Veronica isimli bir kız arkadaşı vardır, bir gün onu arkadaşları ile tanıştırır ve tabii ki Adrian da onların arasındadır. Kısa bir süre sonra Veronica ile yolları ayrılır ve bir gün Adrian’dan Veronica ile beraber olduklarını haber veren bir mektup gelir. Tabbi ki o an hayal kırıklığı yaşayan Tony öfkeli bir cevap mektubu yazar, daha sonra ilişkileri kesilir. Ve günün birinde Adrian`ın intihar haberini aldıktan sonra bu konu tamamen kapanır. Barnes bu aşamada Adrian`ın intiharı üzerinden Camus`un intiharın tek felsefi sorun olduğu iddiasını ele alarak bir çok konuya değinmiştir.
Kırk yıl önce yaşanmış tüm bu olayları Tony Webster kendine bırakılmış bir vasiyet sonucunda anımsar ve tam anlamıyla geçmişe bir yolculuk yapar. Vasiyeti yazan Veronica`nın annesidir. Bir miktar para ile birlikte Tony`e Adrian`ın güncesini de vasiyet etmiştir. Ama Veronica günlüğü ona vermek istemez. Bütün bu olaylarda anlamadığı bir gizem var, belki de asla anlamayacağı. Günlüğü elde etme çabalarını sürdürürken geçmişle ilgili yanılmışlık duyguları, pişmanlıklar ruhunu sarar. Tony Webster`in sık sık kullandığı bir ifade var, her zaman “benim hayatta kalma yeteneğim vardır” der. Olaylar içinden çıkılmaz, tehlikeli bir hal aldığında uzaklaşmayı seçer. Bilmemeyi, sormamayı, mücadele etmemeyi tercih eden Tony`nin bu tavırları bir tür Bartleby sendromu olarak da nitelendiriliyor.
Tony`nin yaşadıkları aslında hepimiz için bir hayat dersi olabilir. Bazı şeyleri yaşanmamış gibi belleğimize gömme çabaları sonradan iyi sonuçlar vermeyebilir. Zamanında bilmeden, sormadan verilmiş yanlış kararlar, sağlam olmayan temeller üzerine kurulmuş bir dünya… Bir gün gerçeklerle yüzleştiğimizde bir şeyleri değişmek için geç kalmış olabiliriz. En kötüsü de bu olur.
Julian Barnes entelektüel okur kitlesine hitap eden bu romanında intihar, yaşam, gençlik ve yaşlılık, unutmak ve hatırlamak, zaman gibi felsefi sorunları ele alarak okuru düşündürmeyi başarmıştır. Herkesin seveceği türden bir roman olmasa bile her okurun tanışmasını istediğim bir kitap. Mutlaka okuyun.
Bir Son Duygusu
Julian Barnes
Ayrıntı Yayınları
160 sayfa
Aybeniz Hasanova
Kitap Cafe
https://www.instagram.com/_aybeniz_hasanova_/