Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi
Varlıklı bir ailenin şımarık bir çocuğu olarak yetişen Fitzgerald adını akrabası olan aynı zamanda, ABD ulusal marşının sözlerini yazan Francis Scott Key’den almıştır.
Okul hayatında fazlasıyla başarısız olan Fitzgerald edebi yeteneğinin olduğunu çok erken yaşta fark etmiş, ilk romanı 1919’da This Side of Paradise / Cennetin Bu Yakası’nı yayınlamıştır. Kitap ilk yılında 50 bin ciltli kopya satmış ve yazarını bir anda şöhrete taşımıştır.
Şöhret olmadan önce görüp aşık olduğu ve annesinin yüzüğü ile evlenme teklifi ettiği Zelda, ilk kitap basımının hemen ardından teklifi kabul ederek ünlü yazarımız Fitzgerald ile evlenmiş bir çocukları olmuştur.
“Bir gün tren yolculuğu yaparken Hugh Walpole’nin kitaplarından birini aldım. Şöyle düşündüm ‘Bu adam bile yazar olabiliyorsa, ben de olurum.’ Daha kötü bir kitap olamazdı ama yok sattığını biliyordum. Ondan sonra kolları sıvadım ve ilk romanımı yazdım.” diyen yazarımız birbiri ardına yazdığı kitaplarıyla ününe ün katmaya devam etmiştir.
Lüks hayatının zirve yaptığı dönemlerde artık bir alkoliktir…
Dönemin en yakın arkadaşı ünlü yazar Ernest Hemingway kendisi için “Tabi ki alkoliksin ama çoğu iyi yazardan fazla değil.” Sözleriyle her zaman yanında olmuştur.
“Çok fazla içtim ve bu beni kesinlikle yavaşlatıyor. Öte yandan içki olmasa bugüne kadar hayatta kalır mıydım bilmiyorum.” diyen yazarımız, otobiyografisine “20’sinde ayyaş, 30’unda perişan, 40’ında ölü” diye yazmış ve yaşadıkları çöküş sırasında defalarca intihara kalkışmıştır. F. Scott Fitzgerald 21 Aralık 1940’ta henüz 44 yaşındayken evinde kalp krizi geçirerek ölmüştür.
F. Scott Fitzgerald, 20. yüzyıl Amerikan ve dünya edebiyatının en önemli isimlerinden olduğu inkar edilemez. Ünlü eseri Muhteşem Gatsby’nin yanı sıra birçok önemli esere imza atmış olan Fitzgerald, “Benjamin Bultton’ın Tuhaf Hikâyesi” zekice bir kurguyla oluşturduğu, çarpıcı bir öyküyle karşımızda.
54 sayfalık bu kısa hikâyede Benjamın Button 1860 yılında dünyaya gelir. Tüm hikâye tam da bu noktada başlar. Seksenli yaşlarında doğup, geriye doğru yaşlanan bir adamı konu alan hikâyesinde Benjamin Button herkes gibi zamanı durduramamaktadır. Yaşlılığından bebekliğine doğru geri giden hayat hikayesinde ilk önce savaşa katılır ardından iş hayatına atılır ve çok zengin olur, aşık olur evlenir ve yıllar geçtikçe eşini hiç beğenmez hale gelir, yaşlanan eşinden ayrı lüks hayatın ve gençleşmeye başlamasının da verdiği enerjisiyle güzel genç kızlarla gününü gün eder. Daha sonra üniversiteye, liseye, ilkokula ve anaokuluna başlayan Button için artık hayat bir biberon süt ve bakıcısı ile devam eder…
Benjamin Button’ın Tuhaf Hikayesi, F. Scott Fitzgerald’ın 1920 yılındaki çıkarttığı kısa öyküden uyarlanmış 2008 yapımı film olarak vizyona girmişti. Yönetmeni David Fincher, senaryo yazarı ise Oscar ödüllü senarist Eric Roth’dur. Filmin başrollerini Brad Pitt ve Cate Blanchett paylaşmıştır.
Ve son olarak, 2008 yılda filmi izlemiş bir okur olarak, kitap ile film arasında çok farklılıklar var. Keşke Fitzgerald böyle muazzam bir hikayeyi bu kadar kısa kesmeseydi de filmdeki gibi uzun uzun yazarak bize soluksuz bir roman bıraksaydı.
Bu kısacık hikayesinde bile defalarca insanın hayatı sorgulatabilen, hayatın görünenden farklı olduğunu, işlerin her zaman istediğimiz gibi asla gitmeyeceği gibi birçok düşünceye sevk eden, felsefi düşünceler içerisinde sizi oradan oraya savuran kaç yazar olabilir?
