Beni Ödülle Cezalandırma

Kitaba geçmeden önce yazarın beni hayran bırakan öğrenim kariyerine kısaca değinmek istiyorum. Yazar, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, Türk Eğitim Vakfı ve Fulbright bursuyla Harvard Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde yüksek lisans yapmış. Doktora derecesini Cambridge Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde almış. Uluslar arası bir konferansta “En İyi Genç Araştırmacı” ödülünü almış. Halen de Gelişen Aile Akademisi ve Öğretmen Liderliği Akademisi kurucusu olarak araştırma ve eğitimlerine devam eden bir eğitim bilimci. Dolayısıyla kitap, akademik olarak da doyurucu bir niteliğe sahip. Ama öyle sıkıcı ve anlaşılmaz bir akademik dille yazılmış olduğu gibi bir kanı uyanmasın sizde.

Kitabın ilk bölümünde ‘ödül’ün çocukları nasıl etkilediğini; bu konuda merak edilecek soruları sorarak ve onlara yanıt verecek bilgiyi sunarak açıklıyor. Hemen hemen bütün önermelerini, yurtdışındaki araştırmacılar, akademisyenler veya davranış bilimcilerinin kişiler -özellikle çocuklar- üzerinde yaptıkları davranış deneylerinden örnekler vererek destekliyor.

Deneyler esnasında, vücutta salgılanan oksitosin hormonu ve güven arasındaki ilişki, deneklerin beyin hareketleri değişimi ve aldıkları zevk arasındaki ilişki, salgılanan dopamin hormonu ve heyecan-mutluluk arasındaki ilişki, vb. gibi gayet somut değişkenler kullanılıyor, bu da açıkçası deney sonucunu öznel yorumlardan kurtararak, yazarın görüşlerine de itiraza pek yer bırakmıyor.

Kitap; adeta her türlü musibet, bu ödül verme olayından geliyormuş gibi hissettiriyor. Çocuklarda ödül verme; iç motivasyon, başarı, mutluluk, yaratıcılık, öğrenme, değer kazanma, etik davranışlar geliştirme, kişilerle ilişki kurma gibi pek çok konuyu olumsuz etkileyen bir uygulama olarak veriliyor. Tabi ki her birini ispatlayan verilerin olduğu ayrıntılı açıklamalar mevcut.

Ödül, hava kaçıran bir tekerleğe sürekli dışarıdan hava vermeye benzer.

Yirmi bir soru bölümünden oluşan kitapta her bölümün sonuna 1 sayfa maddeler halinde özet konulması da ayrıca, deneylerle dağılan ilgiyi toparlamada faydalı olmuş kanımca.

‘Peki bu kadar hayatımızın içine girmiş olan, her yerde uygulanan ve neredeyse vazgeçemeyeceğimiz bu ödül verme işi bu kadar kötü bir uygulama ise ve bunu tamamen ortadan kaldırırsak, bu çocuklarla nasıl başa çıkacağız, ödülün yerine ne yapmalı o zaman?’ derseniz kitabın ikinci kısmını yazar bu konuya ayırıyor ve size “koşulsuz ebeveynliği” öneriyor.

Kitap kapağında yazan “Bildikleriniz değişecek” notu, gerçekten de kitap bittiğinde tutulmuş bir vaat oldu benim için. Çoğu kimse için de öyle olacağını düşünüyorum. Zira ödülsüz bir çocuk yetiştirme yöntemini ne bizi yetiştirenler becerebilmiştir ne de bizler. Hatta çocuğa verebileceği zararların boyutunu hiç birimiz bu denli tahmin edemezdik sanıyorum. Çok fazla yapılmadığı sürece ödülün çocuğu motive ettiğini, şevk verdiğini, sevindireceğini ve mutlu olacağını düşünürüz çoğumuz. Bu sadece evde değil, kreşlerden başlayarak, çocukların tüm okul hayatında da öğretmenler tarafından sıkça uygulanan kökleşmiş bir sistem ve düşüncedir. Ama bu kitabı okuduktan sonra, bizim çocuğa yaptığımız en küçük bir ödül uygulamasında bile aslında çocuğa ve gelişimine ne kadar zarar verdiğimizin hayretle farkına varacaksınız.

Kitapta şirketlerdeki ödül uygulamaları ile ilgili de kısmen daha küçük bölümler mevcut. Ancak ben daha çok çocuğun ödüllendirilmesi kısmına vurgu yapmak istiyorum ve tüm ebeveynlerin, öğretmenlerin, rehber öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin okumasını şiddetle tavsiye ediyorum.

Beni Ödülle Cezalandırma
Dr. Özgür Bolat
Doğan Kitap
233 sayfa, 2016

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir