Ayşe Kulin – “Kördüğüm”
“Öyle uzak ki yerim uzakları aşıyor
Bütün özlediklerim benden ayrı yaşıyor.
Ya her şeyim ya hiçim, sonra dünyam ne biçim
Bir kördüğüm ki içim çözdükçe dolaşıyor.”
Ahmet Ümit, Sherlock Holmes, Canan Tan. Üç yazarın üslubunu düşünün. Ardından alın bu düşüncelerinizi bir fanusta toplayın. İşte fanusta oluşturduğunuz düşünceler size ‘’Kördüğüm’’ romanını açıklamaya yetip artacak bile. Her kitabında olduğu gibi bu romanında da sade dilinin inceliklerini akıcı üslubuna başarıyla uygulamış.
Tabiki yine, yeni, yeniden ülkemizdeki sorunsallara değinmiş. Kitabın girift noktalarına siyasi olayları öylesine enteresan bir şekilde yerleştirmiş ki olaylardan hem haberdar oluyor hem de bunu fark etmeden romanın içindeki alt mesajı bir çırpıda anlıyorsunuz. Kitapta asıl başrol kim diye düşünüp duruyorsunuz. Adeta yan roller başrolü kontrol altına alıp romanın gidişatını ele geçirmiş gibi.
Gizem, nedeni bilinmeyen bir sebepten trafik kazası geçiriyor. Ve hafızasını kaybediyor. Ama bu kayıp diğerlerine hiç benzemiyor. Ailesini, kim olduğunu, kaza anında neler olduğunu hatırlamıyor veyahut hatırlamak istemiyor. Doktor Cemil’in ilgisini çeken Gizem, onun kontrolü altında psikolojik tedavi görmek üzere Doktor Orhan’ın ortağı olduğu kliniğe yatırılıyor, ismi bilinmediği için de ona Gizem adı takılıyor. Kaza anında vücuduna aldığı hasarlardan mıdır bilinmez polisler Gizem’in kimliğini bir türlü belirleyemiyor. Adıyla müsemma Gizem’in gizemini çözmek pek de kolay olmuyor.
Romanda kişiler ayrı ayrı tanıtılıp tahlilleri bu doğrultuda yapılmış. Kişilerin geçmişlerine şöyle bir göz gezdirilmiş. Mesela Aliye, kliniğe amcası tarafından ailesinden korumak amacıyla yatırılıyor. Halüsinasyonlar görüyor, başkasının yaşadığı şeyleri kendi yaşamış gibi davranıyor. Üstelik hikâyesini orada burada herkese anlatıyor, üstüne üstlük anlattığı kişileri de tembihliyor. Öyle böyle değil yani hastalığı. Doktor Cemil ile Doktor Orhan ise çocukluktan beri arkadaşlar. Doktor Orhan’ın huyu ne ise Cemil’inki tam tersi. Hem maddi manada hem manevi alemde. Orta sınıf bir ailenin çocuğu olan Cemil, ailesinde tadamadıklarını Orhan’ın ailesinde tadıyor. Orhan’ın babası Cemil’e ve ailesine sahip çıkıyor. E Cemil de zeki çocuk hiçbir şeyi suiistimal etmiyor aksine başarıdan başarıya koşup herkesi gururlandırıyor. Orhan’ın yapamadığını o yapıp torun sahibi yapıyor Orhan’ın ailesini. Çocukluktan bu yana çok zaman geçmesine rağmen ara sıra Orhan’ın başına çorap örmeyi de ihmal etmiyor.
Doktor Orhan, çocukluğunu Cemil’le paylaşınca orta sınıf insanların neler yaşadığına şahitlik ediyor. Doktor olmak istese de sınavlarda puanı yetmeyince psikiyatrist olmayı yeğliyor, Orhan. Kendine bir ortak bulup klinik açıyor.
Gelelim şimdi Gizem’in gizemini çözmeye. Klinikte Doktor Orhan’ın ilgisiyle iyileşmeye başlayan Gizem, bu ilginin nedenini merak etse de durumu böyleyken güvenebileceği birisi olduğunu bilmek de onu rahatlatıyordu. İşin garip kısmı da aslında Gizem’in hafızası çoktan geri gelmişti amma velakin hala peşindeki adamların kim olduğunu merak ediyordu. E polisler de olayı henüz aydınlatamadıkları için hafızasının yerine gelmiş olması onun pek de işine gelmiyordu. Ancak Doktor Orhan, Gizem’deki değişikliğin farkındaydı ve onun üzerine gitmeye de kararlıydı. Gizem de bildiklerini anlatabileceği tek kişinin Orhan olduğunu da biliyordu. Bu yüzdendir ki en başından itibaren her şeyi Orhan’a anlattı. Hatta anlatmakla da kalmadı gece yarısı herkesten habersiz Orhan’ı evine götürdü. Mardin’de yaralanan sevgilisi Tarık’ın ona emaneten verdiği cipten bile söz etti. Birilerine açılmak zorundaydı ve Orhan doğru kişiydi. Sevgilisinin onu kullandığını düşünen Gizem, çip hariç her şeyi sorguya gelen komisere de anlattı. Peşindekilerin kim olduğunu bilmek istiyordu, bilmeliydi de. Ancak Gizem’in aklının ucuna bile gelemeyecek olaylar vuku buluyordu. Komiser de Gizem gibi her şeyi biliyormuş, ancak bazı sebeplerden dolayı saklamak durumunda kalmış. Aslında Gizem’in tıp öğrencisi olduğu çoktan biliniyormuş. Adı da Esra’ymış. Ancak çip davasını bilen komiser hastanede Doktor Cemil’le işbirliği yapıp gerçekler açığa çıkıp suçlular yakalanana kadar Esra’nın kimliğini herkesten saklamış. Artık herkes her şeyi öğrendiğine göre yeniden Esra’nın peşine birilerinin düşeceğini düşünen komiser, kızı ailesinin yanına göndermeyi uygun buluyor.
Bir anda tüm hayatı tepetaklak olan Esra, ailesi sayesinde yaşama bir kez daha tutunmak için çabalamayı seçiyor.
‘’Kanadı Kırık Kuşlar’’ kitabının devamı niteliğindeki ‘’Kördüğüm’’ tam bir polisiye roman formunda inşa edilmiş. Ayşe Kulin elbette yine kalemini konuşturmuş. Kitabın dili öylesine akıcı ve kitap öylesine sürükleyici ki kitap bittiğinde üslubunun lezzeti damağınızda müthiş bir tat bırakıyor.
Kördüğüm
Ayşe Kulin
Everest Yayınları
293 sayfa, 2017