Açlık – Knut Hamsun

Açlık, Knut Hamsun’un yaşamından bize küçük bir fragman sunan kitaptır.

Edebiyat çevrelerince, yazarın çocukluk ve gençlik yılları boyunca çektiği sıkıntıların bu kitabın temelini oluşturduğu dile getirilmektedir. Yazar, çektiği sıkıntılardan sonra 1920’de Nobel Edebiyat ödülünü alabilmiştir. Sadece bu bile yazarın azminin zaferidir.

Açlık, sefil halde olan bir insanın hayatla ve kendisiyle kavgasını anlatmaktadır. Kahramanımızın romanda ismi geçmiyor ama zor bir anında uydurduğu bir isim var; ben de ona bu ismiyle hitap edeceğim.

Kahramanımız Andreas Tangen, utangaç, ince düşünceli, onurlu biridir. En büyük hayali ünlü bir yazar olmaktır ve bunu gerçekleştirmek için her fırsatta yazar. En büyük hayali olmasının yanı sıra tek geçim kaynağının yazılarından aldığı paralar olması, onu sürekli yazmaya sevk eder. Andreas her yazdığı yazıda yayınevlerinin kapısını arşınlar ancak bu ziyaretleri çoğunlukla hayal kırıklığıyla sonuçlanır. Andreas’ın yazıları reddedildikçe maddi sıkıntıları artar. Gün geçtikçe yiyecek lokma bulamayacak hale gelmesi, Andreas’ı çaresiz bırakır. Bu zor zamanlarında birkaç dostu hariç, tanıdıklarından da umduğu yardımı bulamaz.

Andreas, kitabın başından sonuna kadar sürekli olarak gelgitler yaşar. Yazdığı yazılar red edildikçe hırsızlık, dolandırıcılık gibi başka yollarla para kazanmayı düşünmeye başlar. Doğuştan onurlu bir insan olan Andreas, kendiyle mücadele eder ve yine de onurundan vazgeçmez. Andreas’a yardım edenler çıktıkça kısa süreli de olsa sıkıntılarından uzaklaşır. Zaman zaman yaşanan sürprizler ve bazı insanların ona önyargısız yaklaşımları, Andreas’a hayatı sevdirir. Beklenmedik zamanda gelen biri ise onun hayatını kısa süreli de olsa güzelleştirir.

AçlıkKitapta olduğu gibi hayatta da, insanın en can alıcı noktasının “onur” olduğunu düşünüyorum. Hangimiz ölümle boğuştuğu halde onurunu kaybetmeyen Andreas gibi olabiliriz? Ben kendi adıma bunun çok zor olduğunu düşünüyorum. Hele ki günümüzde küçük menfaatler uğruna bile en yakınlarını unutan insanlar varken, Andreas’ın karakterinin yakınından geçebileceğimizi düşünmüyorum. Bana göre Andreas’ı Andreas yapan açlıkla mücadelesi değildir; açlığa rağmen koruduğu onuru, sıkı sıkı tutunduğu ahlakıdır. Onun, yiyecek bulamadığı dönemde bile, kendine ikram edilen pastayı paylaşmasıdır. Kunt Hamsun ve Açlık, bir asırdan beri okunuyorsa bunun en büyük nedeni Andreas’tır; onun karakteridir.

Yazar, kitapta son derece yalın bir dil kullanmış ve kahramanımızın iç dünyasını muazzam bir şekilde aktarmıştır. Açlığı okumak isteyenlere kesinlikle tavsiye ediyorum.

“Karanlık basmıştı, çocuğu göremiyordum, evine gitmişti herhalde. Pastayı dikkatle kapının kenarına koydum, kapıyı hızlıca çalıp hemen uzaklaştım. Görür, dedim kendi kendime, dışarı çıkarsa hemen görür! Çocuk pastayı bulacak diye duyduğum aptalca sevinçten gözlerim yaşardı.”

Açlık
Knut Hamsun
Varlık Yayınevi
Türkçesi: Behçet Necatigil
158 sayfa, 2017

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir